19 Nisan 2018 Perşembe

4 ALBÜM 4 SADE / ŞARKI TAVSİYELERİ

80'lerde yaptığı çıkışla gönüllere taht kuran Sade'yi hep çok sevmişimdir, ama şu son zamanlarda yeniden ve iyice bir takıldım geçmişten günümüze dek yaptığı albümlere... Aslında, doğal olarak, Sade'yi sonradan keşfettim ben, çünkü ilk çıktığı zamanlarda haliyle ben yoktum. Ama Smooth Operator'u yazları duyduğumu hatırlar gibiyim. Şimdi bu smooth caz, soul ve R&B kraliçesinin, yaşayan efsanenin en çok sevdiğim 4 albümünden seçtiğim şarkılara bakalım.

Diamond Life (1984)



Sade’nin Diamond Life albümü, sanki bir yaz akşamüstü esen meltem gibi saçınızı okşayan zarif ve naif şarkılardan oluşuyor... Öyle fırıl fırıl, öyle ferah… Tam dinleyip dinleyip salınmalık... Bu albüm, sonraki dönemlerde göreceğimiz ve dinleyeceğimiz Sade'ye dair birçok ipucu da barındırıyor. Karşımızda klas, şık ve kaliteli çizgisini hiç bozmayacak bir şarkıcı olduğunu daha ilk andan itibaren anlıyoruz. Smooth Operator bir dönemler tatil beldelerinde, nezih ve şık caz restoranlarından yükselirdi… İlla bir yerlerden duymuşsunuzdur bu şarkıyı. Ne güzel bir smooth caz şarkısıdır! Eski şarkılar daha mı güzeldi? Şimdi yok sanki o tatta işler… Ya da eskidi diye mi özlemle anan bizleriz? Sade’nin bu zamana kadar ıskaladığı hiçbir şarkı yok. Her şarkısı muazzam. Smooth Operator, Your Love is King, Hang on to Your Love ve bonus olarak da Cherry Pie, benim Diamond Life’teki favorilerim. Hang on to Your Love'ı adeta bir Michael Jackson dinler gibi dinliyoruz. Caz, soul, R&B ve alternatif sevenler Sade'nin bu ilk albümünü kesinlikle keşfetmeli.



Love Deluxe (1992) 


Love Deluxe de başlı başına bir efsane… Muazzam bir slow olan No Ordinary Love klibinde girdiği deniz kızı hali, bugünün kliplerine taş çıkartıyor desek abartmış olmayız. Sade'nin klipleri gerçekten her zaman geçerli klipler oluyor, sanki daha dün çekilmiş gibi hala yeni duran bir klip bu da. Feel No Pain, Cherish the Day ve Pearls albümün diğer kıymetlilerinden. Cherish the Day'i canlı söylediği konser videosu internette haklı olarak büyük ilgi görüyor. Pearls'te de "Hallelujah" diye haykırdığı kısım çok iyi. Love Deluxe Sade'nin en iyi ve önemli albümlerinden biri hiç şüphesiz. Aşağıya No Ordinary Love'ı bırakıyorum. Hem dinleyin hem izleyin. Bir benzeri daha görülmedi. Ama bu tatta şarkıları tekrara düşmeden yine Sade yaptı. Şu şarkıyı dinleyip de kalbi titremeyen var mıdır? 



Lovers Rock (2000)


Lovers Rock'ta favorilerim By Your Side ve King of Sorrow, ikisi de muazzamdır! İki şarkıda da R&B ve soul sularında yüzüyor Sade. King of Sorrow muhteşem... By Your Side'ın klibi de öyle. Kararsız kaldım, aşağıya King of Sorrow'ı bırakıyorum. Ama kalın yazdığım her şarkıyı bulup dinleyin zaten. Bir de bu albüm kapağında, alakasız bir şekilde, Ufak Tefek Cinayetler'deki Burcu'ya benzetiyorum Sade'yi. Bazı karelerde de İsveçli caz sanatçısı Lisa Ekdahl'ı andırıyor suratı. 




Soldier of Love (2010) 


Sade 8-10 yılda bir albüm çıkarıyor ve bu gerçekten ü-zü-yor... Ama çıkardığı albümler de size bir 10 yıl yetiyor, asla çabuk tüketmiyorsunuz. Bu Şubat ayında bir film için yaptığı şarkıyı saymazsak, en son albümü 2010 yılında çıkmıştı. Smooth cazın ve R&B'nin kraliçesinin, çizgisinden ödün vermeden zamana, çağa ve sektöre ayak uydurduğu bir albüm oldu bu. Açıkçası albüme de adını veren Soldier of Love şarkısını (albümlerinde genelde hep "love" kelimesi geçmiş) ilk dinlediğimde pek ısınamamış, yani Sade'nin tarzının dışında bir iş olduğunu düşünmüştüm. Ama şimdi en çok sevdiğim Sade şarkılarından biri kendisi... Ve çıkış şarkısı olarak seçilmiş olsa da, aslında albümün genel ruhunu yansıtmıyor. Ama yeniliği, farklılığı ve özgünlüğü severim! Soldier of Love, trip hop ve alternatif sularında yüzen bir şarkı. Bir savaş (ya da barış) marşısını andıran, cesur, gümbür gümbür bir iş. Klibi de bu ruhla çekilmiş. Dinledikçe çok seviyorsunuz. Özellikle "in the wild wild west, I'm doing my best" kısmı dillere takılıyor. Bir tek hala, şarkıda enstrümanlar vokalin önüne fazla mı geçiyor diye düşünüyorum. Öte yandan albümdeki Bring Me Home ve In Another Time, tipik eski Sade şarkıları. Muazzam slow'lar. The Moon and the Sky da değişik bir şarkı. Yani aslında Sade'nin, Sade'liğinden hiçbir şey kaybetmemiş olduğunu anlıyorsunuz. Caz, soul ve R&B duruşunun üstüne bu sefer trip hop, pop ve yer yer hafif elektronik de ekleyerek kendini yenilemiş diyebiliriz Sade için. 



Uzun lafın kısası: Eğer hala tanışmadıysanız, Sade ile KESİNLİKLE tanışın. Daha fazla zaman kaybetmeden hemen yapın bunu. Kaliteli bir müzik, güçlü bir vokal ve muhteşem şarkılar sizi bekliyor olacak. 

Uzun lafın kısası 2: Caz, blues, R&B gibi alternatif türleri seviyorum, biliyorsunuz. Hande Yener'in 2006'daki Apayrı albümü de R&B idi ve oradaki şarkılar için de zamansız şarkılar diye yazmıştım bir yazımda... Bu türün özelliği de bu sanırım; enstrümanlarından mı sound'ından mı nedir bilinmez, cidden zamansız şarkılar oluyor. Sanki daha dün yapılmışlar gibi. İşte 1984'ten 2018'e Sade'yi dinlerken de, bu zamansızlık hissine kapılmadan edemiyorsunuz. Sade'yi dinleyin.

Uzun lafın kısası 3: Sade kendini gizleme çabasında falan değil ama yine de ortalıkta yok. Sosyal medyayı hiç kullanmıyor diyebiliriz. Bu da onun duruşunun bir parçası aslında. Sade nerelerdesin, yeni bir albüm yap artık ve geri dön lütfen... 

Sosyal medyadaki paylaşımlarımı kaçırmayın!

instagram.com/ofluoglumert
twitter.com/ofluoglumert
facebook.com/ofluoglumert 

2 yorum:

  1. Ne zamandır dinlemiyordum, iyi aklıma getirdin teşekkürler ♥

    YanıtlaSil
  2. hiç duymamıştım, teşekkür ederim..

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...