Merhaba!
Göz açıp kapayıncaya dek bitirdiğimiz 2024 artık tarihin tozlu
sayfalarındaki yerini aldı ve 2025 yılı başladı. Şurası kesin ki bu yıl da
hemencecik bitiverecek ve bir de bakacağız ki 2026'ya geri sayım yapıyoruz.
Bari hem kişisel hayatlarımızda hem ülke olarak hem de dünyaca iyi şeyler
yaşasak bu yıl...
Yeni yılın daha ilk günlerinden kimsenin içini karartmak istemem ancak
(şirketin son anda zorunlu olarak verdiği iki günlük yılbaşı tatili sebebiyle
bir son dakika uçak bileti alarak gittiğim memleketim) Trabzon'dan İstanbul'a
dönerken uçakta cam kenarında oturdum ve Karadeniz'in en yüksek dağlarının, en
ulaşılmaz zirvelerinin bile kupkuru oluşunu yolculuk boyunca endişeyle izledim.
On yıl öncesine dek bu mevsimde uçaktan baktığımda aşağıda bembeyaz
bir manzara görürdüm, şimdiyse her yer kurak bir kahverengi; dağlarda karın çok
az olması ve hatta hiç olmaması iklim krizine dair en çarpıcı tablo değilse ne?
(Kitap kulübümün blog gibi kullanmaya başladığım instagram sayfasında videosunu
paylaştım.)
Gezegenimizin, ülkemizin günden güne giderek kuraklaşıyor olması
karşısında hepimiz elimizden geldiğince bir şeyler yapmalıyız. Mesela bence
işe, belki dolaylı da olsa çevreyi korumak adına, her gün olmazsa olmazımızmış
gibi şu zincir kahvecilere giderek plastik bardak çöp dağlarının üretilmesine
neden olmayı ve gerekli gereksiz her şeyi adresimize sipariş vererek kargo
paketi ve ambalaj çöpleri üretmeyi azaltarak başlayabiliriz. Yanımızda sürekli
aynı poşeti ya da bez çantayı taşıyarak her alışverişte lüzumsuzca poşet almaya
son verebiliriz. Düşününce, yapabileceğimiz küçük ama etkili çok şey var
aslında. Yeter ki yaşadığımız bu gezegeni bencilce tüketmeyelim. Onu
umursayalım. Çünkü evimizi umursamalıyız.
Herkese mutlu bir yıl dilerim...
Mert'in ek notu: 2024'le ilgili hepimizi üzen bir ayrılık hakkında
yazmadan olmaz... Sibirya’da üreyen ve Akdeniz çevresinde kışlayan ince gagalı
kervançulluğu, nesli tükenen kuş olarak resmen kabul edilerek tarihe geçti. En
son 1995 yılında Fas’ta gözlemlenerek “nesli kritik” (CR) kategorisine alınan
türün uzun zamandır görülmemiş olması sebebiyle statüsü “soyu tükenmiş” (EX)
olarak güncellendi. İnce gagalı kervançulluğu, Türkiye’nin de içinde bulunduğu
Batı Palearktik bölgesinin ana karasında bulunan türlerden soyu tükenmiş
kategorisine alınan ilk tür oldu. İklim krizinin ciddiyeti ve canlıların doğal
habitatlarının korunması gerektiğine dair sadece bu tür kaybına bakarak bile
çıkarmamız gereken çok önemli dersler var.
En son çıkan kitabımı incelemek için:
https://www.remzi.com.tr/kitap/benim-kucuk-saheserim
Çevre ve iklim krizi konusu, yalnızca ülkemizin değil tüm dünya ülkelerinin sorunu haline geldi. Bireysel olarak çabalayan, çevresine sahip çıkan var elbette ama çoğu kişi bunu umursamıyor bile. Sizin dediklerinize de katılıyorum. Bir plastik poşetin doğada kalıp çürümesi ve yok olması bildiğim kadarıyla en az bin yıl geçmesi gerekir. Bakınız, bir ara market poşetleri kendiliğinden birkaç ay içinde yok olacak şekilde üretilmeye başlanmıştı. Elinize aldığınız an poşet, olurdu un ufak. Ne olduysa bundan vazgeçildi.
YanıtlaSilBizler geleceği düşünmeden hareket ediyoruz. Sonucunda da mevsimler şaşar, karlı olması gereken dağlar ve ormanlar susuz kalmış çöle benzer.
Yeni yılınızı kutluyorum. Duyarlı, kıymetli paylaşımınıza teşekkür ediyorum.
Ek notta okuduklarıma üzüldüm, ardından gelen paragrafta kitabınızı memleketinizdeki kitapçının raflarında görmeniz olayına sevindim. Tebrik ederim :) Bireysel olarak muhakkak bir şeyler yapmalıyız belirttiğiniz seçenekler de dikkat edilmesi gereken noktalardan bazıları. Yine de daha anlamlı bir fark için ülkelerin iklim krizini önlemek için baştan sona birlikte adımlaması gerekiyor. Ufak farkındalıkların etkisi yadsınamaz ama artık gereken büyük farkındalıklar gibi geliyor bana...
YanıtlaSil