Yayıncılık sektörünün geldiği durumu üzüntüyle izliyorum.
Zira izlemekten başka elden bir şey gelmiyor ve gelmeyecek gibi...
Temmuz ayında yayımladığım "Türkiye'de genç bir yazar olmak... ya da olamamak" başlıklı yazımı hatırlıyorsunuzdur.
Kendi kitaplarımla ilgili son durumu uzun uzadıya o yazımda anlatmıştım.
Peki bu konuyu neden tekrar açtım?
Geçen gün mail'ime gelen bir teklif üzerine...
Çok büyük, çok popüler, çok köklü bir yayınevi, mail atarak, onlara daha önceden gönderdiğim yeni kitabımı basacaklarını, benimle detayları konuşmak için telefon numaramı istediklerini söyledi.
Numaramı yazdıktan biraz sonra telefonum çaldı.
Çok köklü yayınevinden arayan bu ses, kitabımı basacaklarını, ancak bunun için benden 17 bin lira istediklerini söyledi.
Şaka gibi...
Tabii ki kabul etmedim...
Sen koskoca yayınevi bile, kitaplarını yazarlardan para talep ederek basmaya başladıysan, vay bu ülkedeki yayıncılık sektörünün geldiği hale!
Benim de kafam attı.
Ben Ters Düz'ü 2015 yılında çıkarmışım.
Devam kitabı olan ikinci kitabımı 2016'da yazıp bitirmişim.
Yıl olmuş 2021.
Bu roman beş yıldır benim elimde.
Ben hala o yazmaya tutkulu hayalperest yazar hallerimle, kitaplarımı basacak düzgün bir yayınevi bulmaya çalışıyorum...
E bu kitabı bekleyen siz değerli bir sürü okurum yok mu?
Var.
Maksat kitabı okurlarla buluşturmak değil mi?
Aynen öyle.
O halde ben neden Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık sistemi üzerinden kitabımı bastırmıyorum ki? Siteyi inceleyince, sistem aklıma yatar gibi oldu...
Hatta bu hızla, Bozbalık Üçlemesi'nin üç kitabını da oradan çıkarırım!
(Ve hatta, ilk kitabı okuyup yorum yazanlarınızın yorumlarına da o kitapta yer verir miyim, veririm!)
Belki de bunca zaman bu kadar beklemekle hata ettim.
Sizin bu konudaki önerileriniz neler?