Sizin yaptığınız HER yorumu okuyorum, hatta bazen bir kere okuduktan sonra dönüp bir daha okuyorum. Bana söylediğiniz her şey üstüne düşünüyorum, güzel yorumlarınız karşısında çok mutlu oluyorum ve hatta bazen öyle güzel ve edebi şeyler yazıyorsunuz ki yazımın altında resmen mini yazılar dallanıp budaklanmış oluyor. Cevap bekleyen sorularınızı hemen yanıtlıyorum, ama beğeni içerikli olanları "Teşekkür ederim" diye yanıtlamıyorum, çünkü her sefer bunu yapmam sizleri sıkabilir diye düşünüyorum. Aslında yorumlarınıza karşılık vermek için CAN ATIYORUM, ama o zaman 15 yorum 30 yoruma katlanıyor ya, işte bu bana haksızlık yapmışım gibi geliyor (Hani blogger'ın yaptığı yorumlar yorum sayısını artırmasa gönül rahatlığıyla sizlere cevap vereceğim yani). Halbuki hiç de öyle değil. Her blogda, hemen her blogger'ın yaptığı şey bu. Üstelik bendeki blog aşkını da biliyorsunuz, her an için blog'umun istatistiklerini ve yorum kutusunu kontrol ettiğimi de. Ama işte...
HEPİNİZ, kendimle ilgili yazdığım yazıları, deneyimlerimi paylaştığım bölümleri ve öykülerimi-hikayelerimi daha çok seviyorsunuz galiba. Yani benim HAYAL GÜCÜMDEN ÇIKAN ŞEYLERİ.
Kültür-sanat hakkında yazdığım yazılar, eleştirilerse hepinizin değil de AZINLIĞIN ilgisini çekiyor sanırım. Ben de bu yüzden okuduğum her kitabı, izlediğim her filmi, gittiğim her tiyatroyu değil de; bende en çok iz bırakanları yazıyorum burada (Kafa internette biraz da tiyatro eleştirileriyle biliniyor). Haksızsam söyleyin. Haklıysam da söyleyin. Ben de ona göre ilk kategorideki yazılarımı artırayım. (Ya da NE yazmamı istiyorsanız onu yazın, bakın yazın ama, sizin dileklerinize göre içeriğimi değiştirmekten hiç çekinmem çünkü okuyan zaten sizlersiniz. YORUMLARINIZDADA BUNU GÖRMEK İSTİYORUM.)
Yine bir prensip gereği, yazılarımda ":)" işaretini neredeyse HİÇ kullanmıyorum. Çünkü sizler zaten benim eğlenceli ve enerjik yazı dilimi çoktan benimsediniz. Bu nedenle ekstradan ":)" işaretini kullanmaya gerek duymuyorum. Haksızsam burada da düzeltin.
Not düşümü: "Ters Düz"ün kitabıyla ilgili gelişmeleri buradan mı yoksa kendi sitesinden mi aktarayım, şaşırdım kaldım! 2 bloga sahip olmanın her zaman için çok keyifli bir şey olduğunu kim söyledi ki?
2009'DAN BERİ TELEVİZYON, KİTAP, EDEBİYAT, SEYAHAT, ŞEHİR, POPÜLER KÜLTÜR HAKKINDA YAZILAR VE HİKAYELER YAZAN BİR KAFADAN ÇIKAN SESLER... BLOG'UM 15 YAŞINDA!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
SİNEMADA İKİ FİLM
Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...
-
Şimdi sizleri Trabzon'a götürüyorum... En sık gittiğim altı harika kafeye... Gerek menüleriyle gerek atmosferleriyle muhteşem mekanla...
-
Bu yazı blog taslaklarında tam bir yıldır bekliyor. Elbette yarım bir şekilde, tamamlanmayı bekliyor. Ben güya bir yıl önce, 2015 yazınd...
-
Her sezon iddialı projelerle evlerimize konuk olan Bennu Yıldırımlar’la, "Buluşma Yeri" adlı oyununun bu sezonki son gösterimin...
:) rahat ol, sen kendi dilediğin gibi davran, yaz işte :)
YanıtlaSil