Lütfen sonuna kadar okuyunuz!
Vize yani midterm haftası geldi çattı ve ben de bu sebeple okulla, aldığım derslerle, derslerde ne yaptığımızla ilgili bir yazı yazayım dedim (niye vize demişler adına, sanırım hiçbir zaman anlayamayacağım). Biliyorsunuz, bu yıl ikinci sınıfım. Bu dönem Aslı Hoca'dan MED 207 (Social Media), Müge Hoca'dan MED 251 (Literary Interpretation), Esra Hoca'dan MED 204 (Culture, Communication and Society) derslerini alıyorum. Bunlar zorunlu derslerimiz. Online olarak HTR 111 diye bir tarih dersimiz var. Ve ben seçmeli olarak da 3. sınıftan Celil Hoca'nın ADV 301 (Copywriting) dersi ile 4. sınıftan Ceyla Hoca'nın TVJ 411 (Broadcast Announcing) dersini seçtim, yani bir de bu iki dersi alıyorum. Sizlere ADV 301 dersinde yaptığımız, hayli ilginç bir çalışmayı anlatacağım.
Işıl Hoca (çok sevdiğim, aynı zamanda çok da tarz bir hocadır) tahtaya "Bugün sigara içmesem de olur" diye yazdı (ki bence "Bugün çiçek almasam da olur" diye daha hoş bir şey de yazabilirdi, ama hoca öyle yazdıysa öyledir) ve bu cümledeki beş kelimeyi hiçbir şekilde değiştirmeden (kelimelerin sonuna yeni ekler getirmeden), başka hiçbir kelime kullanmadan, bu beş kelimenin yerini değiştirerek yeni cümleler yazmamızı istedi. Sadece istediğimiz noktalama işaretlerini kullanabilecektik. Tahmin edebileceğiniz üzere tüm sınıftan "Aaaaaaaaaaa hocam olmaz kiiiiiiii!" itirazları çıktı. Ama hoca "marş marş" düdüğünü çaldı ve böylece herkes tahtaya kalkıp yazmaya başladı. Yazılanlardan bazıları şunlardı:
Bugün de sigara içmesem olur.
Bugün sigara da içmesem olur.
İçmesem de sigara olur bugün.
Sonra benim sıram geldi, ben şunu yazdım:
Bugün sigara içmesem olur da...
İlk tur bitti. Biz etkinliğin bittiğini sanmıştık ki, hoca "Devam" düdüğünü çaldı ve tekrar yazmaya başladı herkes:
İçmesem sigara bugün de olur.
Olur içmesem sigara bugün de.
Sigara da içmesem olur bugün.
Sonra yine benim sıram geldi, ben şunu yazdım:
Bugün de sigara içmesem? Olur!
İkinci tur da bitti. Artık kimsenin yazacak yeni cümlesi yoktu çünkü herkes kombinasyonların tükendiğini düşünüyordu. Hoca yine "Devam" dedi ve herkes oflaya puflaya yazmaya devam etti:
Olur sigara içmesem de bugün.
Bugün olur sigara içmesem de.
İçmesem de bugün sigara olur.
Sonra yine benim sıram geldi, ben şunu yazdım:
"Bugün sigara içmesem olur" de.
Yerime oturdum ve hoca çalışmayı burada sonlandırabileceğimizi, istediği 3 doğru cümlenin tahtada olduğunu söyledi. Herkes tahtaya yazılmış olan onlarca cümleye bakmaya ve "Şu mu? Bu mu?" diye sormaya, tahminler yürütmeye başladı. Hoca sonunda tahtaya gitti ve doğru olan üç cümlenin başına tik attı. Siz o doğru cümlelerin hangileri olduğunu biliyorsunuz:
Bugün sigara içmesem olur da...
Bugün de sigara içmesem? Olur!
"Bugün sigara içmesem olur" de.
"Üçünü de sen yazdın, Mert," dedi hoca bana dönerek. Bu etkinliğin dersteki amacını da açıkladı: "Bu beş sınırlı kelimeyle bile farklı anlamlar yaratılabileceğini gördünüz. Ama reklamcılıkta özgürsünüz! İstediğiniz kadar çok kelime kullanarak müşteriyi etkileyecek başlık ve sloganlar yazmak aslında çok kolay. Çünkü bu zordu ve siz zor olanı başardınız."
Noktalama işaretlerini nasıl kullanması gerektiğini bilmiyordu kimse ve oradaki "de"nin "söylemek" anlamında kullanılabileceğini kimse düşünmemişti. 2. sınıfta bir medya iletişim öğrencisi olarak, 3. ve 4. sınıf reklamcılık dersi öğrencilerinin bulamadığı bir şeyi bulmak, yani aslında onların yapması gereken bir şeyi yapmak hoşuma gitti doğrusu. Ama bir yandan da üzüldüm. Çünkü artık herkes sadece telefonunda mesajlaşırken yazı yazıyor ve haliyle de noktalama işaretleri ya da derin anlam içeren sözcükler kullanmıyor. Bu nedenle de benden başka kimsenin aklına gelmedi o üç cümleyi yazmak. Çünkü kimse başka türlü düşünmemiş, herkes olaya yüzeysel bakmıştı. Ben öykü, roman yazdığımdan, yani yazıyla uğraştığımdan daha farklı bakabilmiştim olaya. Günün sonunda bir kez daha anladım ki iletişimin hangi alanında okursanız okuyun, öncelikle yazma, anlama ve düşünme kabiliyetiniz olmalı.
Uzun lafın kısası, gururlu bir şekilde çıktım seçmeli dersimden...