Güllerin Savaşı her ne kadar klişelere teslim olmaya ve zaman zaman inandırıcılığını zorlamaya başlasa da, gerek oyunculuklar, gerek muhteşem ötesi müzikler, gerekse senaryonun pek çok yan karakter üstünden yaptığı sürprizlerle izleyiciyi ekran başına kilitlemeye devam ediyor. Yani Gül'ler bir süre daha mis gibi kokmaya, çiçek açmaya devam edecek, siz hiç merak etmeyin!
Güllerin Savaşı'na geçen sezon şubat mart gibi başladım. Başlama nedenim dizinin müzikleri. Evet, televizyonu zaplarken dizinin müziklerine takılıp kalıyordum ve sonuç olarak kendimi dizinin hikayesine de takılmış olarak buldum. Dizi, bu sezon hikayesini olabilecek en muhteşem şekilde devam ettirdi. Gülru ve Ömer arasına bir "bebek" konusu sokarak aşklarını farklı bir yola saptı. Ömer, romantik prens iken Gülru'dan nefret eden bir adama dönüştü. Gülru da ondan nefret ediyor. Yani buralar FAZLASIYLA saçma ve klişe, ama oyunculuklar güzel, sahneler güzel, Güllerin Savaşı bir şekilde izletiyor kendini.
Diziyle ilgili EN MUHTEŞEM bulduğum şey ise, GEÇTİĞİMİZ SEZONDAKİ HİÇBİR YAN KARAKTERİ DİZİDEN ÇIKARMAYIP HİKAYENİN GERÇEKÇİLİĞİNİ KORUMALARI. Ben buna yapılan işe saygı derim. Genelde çoğu dizi sezon finalinde yan rollerdeki karakterlere veda eder, çünkü onlara boşuna para vermek istemezler. Ama Güllerin Savaşı, karakterlerini sahipleniyor. Demek istediğim; Çiçek'ten Taner'e, Duygu'dan Mert'e, Mebrure'den Şevket'e dizimizin en işlevsiz ve suya sabuna dokunmadan kendi hallerinde takılan karakterleri bile yeni sezonda varlar. Brooke yeni sezonun ilk birkaç bölümünde vardı, ama sonra Ömer Türkiye'de kalmaya karar verince Amerika'ya gönderilerek diziden çıkarıldı, bu mantıklıydı. Ama Onur'la Gülfem aşkı bence gayet iyiydi. Onur niye çekip gitti geçen bölüm? Aşk diyoruz ama, Onur'un Gülfem'e olan aşkı ve Gülfem'in kendi hırsları, savaşları, egoları yüzünden bu aşkı görmemesi, Onur'un evlenme teklifini kabul etmemesi gibi bir durum var. Bu nedenle Onur gurur yaptı ve ortadan kayboldu. Sanırım diziden çıktı ama bence Onur dizide kalmalı. O ilişkiden daha çok malzeme çıkardı çünkü.
Halide geçtiğimiz sezon akıl hastanesine yatarak veda etmişti. Yani biz öyle sanıyorduk. Ben de onun artık dizide olmayacak olmasına üzülmüştüm. Çünkü Halide dizinin dramatik yapısı içinde aslında çok ama çok önemli, kilit bir karakter. Bu sezonun ilk bölümünün yayınlanmasıyla birlikte bir de ne göreyim, Halide is back! Senaristler, Halide'yi diziden çıkarmayarak müthiş bir karar almışlar. Halide-Gülfem, Halide-Gülru çatışmaları daha kendini izletir. Gülfem'in ondan "tiksinmesi", ama Halide'nin her şeye rağmen köşke geri dönmesi, senaryoya renk getirdi. Şimdi bir de Halide iki Gül'ün kız kardeş olduğunu yumurtladı, durun bakalım senaryo daha ne kadar saçmalayacak...
İki Gül arasında aslında artık Ömer için yapılan bir savaş falan kalmadı... İki Gül'ün çekişmesi bundan böyle Gülru'nun bebeği üzerinden olacak... Bir de Tibet karakteri girdi diziye ama daha pek önemli bir şey yapmadı. Belli ki Gülru'ya aşık olacak. Bu durumda Ömer'in pabucu iyice dama atılacak. Cihan'ın hemşiresi olan Sevgi de belli ki Cihan'a aşık olacak. Mert ve Duygu ise aslında dizinin ana konusundan çok uzakta, şöhret olma sularında yaşıyorlar aşk çatışmalarını. Yonca, Çiçek'inse artık konusu kalmadı. Ama onlar da hala dizide. Cahide öldü, çünkü Ömer'in bir şekilde Türkiye'de kalması gerekiyordu ve senaristler bunun bahanesi olarak da Cahide'nin "bu bebek seninse torunumu o kıza bırakma" vasiyeti gösterildi. Falan filan. Dizi acayip saçmaladı ve kendini zorluyor, ama Canan Ergüder'in muhteşem Gülfem performansı sayesinde kendini heyecanla izletiyor. Ayrıca şöyle ilginç bir durum da var ki, dizi TOTAL'de 5., 6. olurken AB'de 1. oluyor. TOTAL, adı üstünde, tüm ekonomik grupları kapsıyor. AB grubu ise eğitimli ve ekonomik geliri yüksek olan izleyici anlamına geliyor. Genellikle, matematik olarak kurgusu iyi, zeki işler AB'de kendine yer edinirken, konu yönünden daha basit ve izleyicinin anlaması kolay olan diziler TOTAL'de kendine yer buluyor. Bunlar araştırmaların söyledikleri, her gün reyting şirketlerinde, internette yazılıp çizilenler. Bu araştırmalar reklamverenler için yapılıyor (yani kimseyi küçük görme durumu yok), reklamverenler daha ucuz bir çamaşır suyunun reklamını TOTAL'deki dizilerle yaparken, daha pahalı bir çamaşır suyunu AB'deki dizilerle yapıyor. Bu noktada, Güllerin Savaşı aslında "zengin"lerin yaşamını gözler önüne serdiğinden, AB kendisine daha yakın buluyor ve diziyi izliyor. Mesela Paramparça da TOTAL'de 2. olurken AB'de 1. oluyor. Aynı şekilde Hatırla Gönül de yabancı bir diziyi andıran kurgusu ve müthiş senaryosuyla TOTAL seyircisine karmaşık gelen bir iş olurken, TOTAL'de 8., 9. olurken, AB'de 3. olabiliyor. Yani bizim izlediğimiz diziler yapımcıların, kanalların, reklamverenlerin cebini dolduruyor ve aslında bizim üstümüzden böyle araştırmalar, istatistikler yapılıyor. Önceki günün reyting sonuçları her gün saat onda reyting sitelerinde açıklanıyor. İlgileniyorsanız siz de bakın derim. Paramparça ve Hatırla Gönül'ü akşama doğru yazmış olurum, okumayı unutmayın!
Ara ara konuda saçmalamalarına rağmen, Güllerin Savaşı'nı ben de hala beğenerek izliyorum. Hala umudum var Ömer ve Gülru mes'ud olacaklar :)))
YanıtlaSilSonunda belli ki olacaklar! :)
SilCanan Ergüder'e bu rolü hiç yakıştıramadım ben. ):
YanıtlaSilBehzat Ç.'de ki Esrayı özlüyorum...
Ergüder her rolün hakkını veriyor bence... :)
SilBarış Kılıç için az izlemedim o diziyi:)
YanıtlaSilŞimdi? :)
SilBen de çok sevdim bu diziyi ama cumartesiye aldıklarından beri kızımdan dinliyorum heyecanlı yerlerini :)Hafta sonu dizi izlemek zor..
YanıtlaSilÖzet en iyisi aslında... :)
Silinadına aşk ve çilek kokusu bunları yazdın mıydı yaaa :)
YanıtlaSil