22 Haziran 2018 Cuma

GÜNÜBİRLİK ÇAMLIHEMŞİN MACERAM


Trabzon'dan günübirlik Çamlıhemşin macerası harika geçti! 

Gün köyün en meşhur pastanesinden aldığımız nefis çörekler, keteler ve Laz börekleriyle başladı; hatırladığımda en son onuncu fincan çayımı içiyordum. 

Hava tüm hafta boyu yağmurlu diyordu ama Çamlıhemşin'e gideceğimiz için mi ne şans bizden yanaydı, güneşli ve acayip sıcaktı. 

Zil Kale'ye çıkıp vadiye tepeden baktık.

Palovit Şelalesi'nin görkeminde ve gölgesinde serinledik. 

Buz gibi Fırtına Deresi'ne ayaklarımızı soktuk. 

Çat Köyü'nde çatalımızı bol tereyağlı kuymağa doladık. 

Kaçkar Dağları Milli Parkı'nda Türkiye'nin tek şimşir ormanını gördük. 

Ve ben, günü nehir üstünde cambazlık yaptığım zipline ile sonlandırdım! 

Her yaz Güney sahillerine inmeden önce, Kuzey'in tadını çıkarmak gerek... 

Bu muhteşem günün hatıraları silinmesin diye, detayları instagram hesabım @ofluoglumert'te Çamlıhemşin story'lerimde profilime kaydediyorum. Beni takip etmeyi unutmayın!

instagram.com/ofluoglumert
twitter.com/ofluoglumert
facebook.com/ofluoglumert 

Not: Trabzon'un sahili çok bozuldu. Deniz dolduruldu, hala da dolduruluyor, doğal kıyı şeridi yok edildi, kumsalların yerinde şimdi iş makinelerinin toz toprağı var. Rize de değil ama Rize'nin dağları, Çamlıhemşin, Çat vb için nispeten hala el değmemiş diyebiliriz. 

1 Haziran 2018 Cuma

PRAG GEZİ REHBERİ VOL. 3: GÜNÜBİRLİK KARLOVY VARY GEZİSİ

Prag caz kulüpleri, bohem yaşam tarzı, Franz Kafka’dan Nazım Hikmet’e, Atatürk’e sayısız ismin hatırası ve kafeleriyle, Avrupa’nın yükselen yıldızı. Caz melodilerinin arka fondan hiç eksik olmadığı bir şehir burası... Vltava Nehri kıyılarında taze bir nefes almanın şimdi tam zamanı. Sizler için hazırladığım Prag gezi rehberinin üçüncü ve son yazısı karşınızda! İşte günübirlik Karlovy Vary turumdan notlar... 

Herkese merhaba! Şu yazımda sizlere  Prag'da ne yapmalı, nerelere gitmeli, nereleri gezmeli gibi konularda bilgi vermeye çalışmış, şu yazımda da Prag'da nerede ne yemeli sorularına cevaplar vermiştim. Şimdi de Prag'a iki saat mesafede olan Karlovy Vary'yi anlatacağım kısaca. Böylelikle Prag dosyası da kapanmış olacak. 


Prag'dan Karlovy Vary'e giderkenki yol üstünde sapsarı kolza çiçekleri... . Sarı kolza çiçekleri, yol boyunca size eşlik ediyor. Prag'dan bunalanların hafta sonu evleri de yolda yanlarından geçtiğiniz küçük köylerde gözümüze çarpıyor. Almanların "hütte" evleri, Çeklerde "chata" olarak karşımıza çıkıyor (bilgi için babama teşekkürler).


Prag’a gelmişken, Karlovy Vary'e de günübirlik bir kaçamak yapmadan olmazdı… Prag'dan yaklaşık iki saat uzaklıkta bir yer olduğu için günün yarısının yollarda harcanacağı anlamına geliyordu bu; ama nihayet vardığınızda, bu yolu gitmeye fazlasıyla değen bir yer olduğunu anlıyorsunuz. Gerçekten de söylendiği gibi yemyeşil bir yeryüzü cenneti burası. Şifalı kaplıcaları ve sıcak suları var. Çeşmelerinden akan sıcak suları bazı hastalıklara şifa oluyormuş, ben tadı nedeniyle pek içemedim. "Kralın banyosu" anlamına gelen Karlovy Vary kimleri ağırlamamış ki... 1918 yılında Atatürk yaklaşık bir ay kadar burada kalmış, kaldığı otelin kapısında bugün onun adı yazıyor. 


Biz şansımıza soyluların buluşma gününe denk geldik! Her tarafta başlarında silindir şapka olan beyefendiler, saçlarına çiçek kondurulmuş hanımefendiler vardı! Soylu olsun veya olmasın, sokakta yürürken giyimine özen gösteren insanlara bayılıyorum. Pahalı/marka giyinmekle hiç alakası olmayan, tamamen önce kendine ve sonra başkalarına saygıyla alakalı bir şey bu. Temiz ve özenli olan tarz sahibi insanlar beni çok çekiyor. Bir saç bandı, bir kasket, bir kolye, bir saat... Bunlar, bir insana ait önemli ipuçları bence.


Karlovy Vary’den dönerken buraya özgü bardaklardan, porselenlerden, kremlerden ve yiyecek içeceklerden almayı ihmal etmemek gerek. Hava bir ara kapandı ama yağmur yağmadı. Harika bir bahar gününü geride bıraktık… Bakmayın Karlovy Vary’nin güzel, küçük bir kasaba olduğuna, sessiz sakin bu kasaba aynı zamanda Film Festivali ile de biliniyor. Hatta bu yıl da Haziran sonunda düzenleniyor film festivali. Son olarak, James Bond’un Casino Royale filminin görkemli otel sahnelerinin bu küçücük Karlovy Vary’de çekildiğini de not düşerek yazımı sonlandırayım. Umarım yazım yolu buralara düşeceklere faydalı olur. 

Beni sosyal medyadan da takipte kalmayı unutmayın: 

instagram.com/ofluoglumert

twitter.com/ofluoglumert

facebook.com/ofluoglumert 

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...