Herkese merhaba! Bir önceki yazımda sizlere Prag'da ne yapmalı, nerelere gitmeli, nereleri gezmeli gibi konularda bilgi vermeye çalışmıştım. Bu yazımdaysa Prag'da nerede ne yemeli konusunda tavsiye ve deneyimlerimi paylaşacağım. Sanırım öncelikle en sevdiğim yerden başlamam gerek.
BİSTRO KAPROVA 9.5/10
Son derece şık bir yer burası... Prag'da Prag'a özgü yöresel yemek yapan bir yer pek yok, zaten Prag'ın öyle zengin bir mutfağı da yok. Bistro Kaprova da dünya mutfağı yapan bir yer. Çorbaları ve balıkları nefis. Yemekten önce getirdikleri ekmekler de öyle. Biraz pahalı bir yer, ama buna değer.
Ekmek ve zeytinyağı tam bir İtalya esintisi taşıyordu ve çok hoşuma gitti. Üstünde iri tuz taneleri olan bu yağlı ekmeğinin tadı hala damağımda. (Gerçi hesap gelince, bu ekmek sepetinden de para almış olduklarını gördüm.)
Adeta bir yosun görünümünde olan, erimiş peynirli bezelye çorbası nefisti. Aslında ilk başta sadece peynir geldi, ben bir an için “çorba buysa aç kaldık” diye kalakalmışken, şef garson şov yaparak gelip katımsı, yeşil bir sıvıyı tencereden peynirin üstüne dökerek çorbayı tamamladı. Kaprova’nın geometrik şekilli yamuk tabaklarına bayıldım. Bu çorba 22-23 lira civarında olmalı.
Somon balığı... Şu sunumun şıklığına bakar mısınız? Yemeklerinin sunumuyla ve lezzetiyle, mekanın atmosferi ve dekorasyonuyla Prag’a gelince kesinlikle uğranması gereken bir restoran burası. Az önce içtiğim çorbaya benzer yeşil sıvı, somon balığının zemininde de vardı ama tatları birebir aynı değildi. Bu tabakta gelen somon balığı 80 lira.
Size Kaprova biraz pahalı demiştim. Ama gerçekten buna değen bir yer. Üstelik üst katında güzel bir kitap bölümü de var. Yani eğer yolunuz Prag'a düşerse, Kaprova'ya mutlaka gidin. Tuvaletlerinde elinizi yıkadıktan sonra kutulamak yerine baya evdeki havlular gibi olan havlulara silip sonra da havluyu çöpe atıyorsunuz. Ben böyle bir konsepte Türkiye'de rastlamadım. Bence dahiyane bir fikir.
Prag'da bahşiş olayı
Bahşiş
isteyen garson kız verdiğimiz bahşişi az buldu! Prag'da gittiğiniz bir
restoranda, hatta sadece kahve içtiğiniz bir kafede bile, bahşiş bırakmanız
bekleniyor. Garsonlar hesabı getirdiklerinde “Bahşiş dahil değildir, bahşiş
bırakmak ister misiniz?” diye soruyor. Böyle diyen bir yerde yaklaşık 10 lira bahşiş
bıraktığımızda garson kız burun kıvırdı, “This is nothing” dedi (yorumu size
bırakıyorum)… Bazı yerlerde de hesap istediğinizde fişin üstünde iki fiyat
geliyor. Biri bahşişsiz, diğeri kendi kattıkları bahşişli fiyat. Tabii ki
bahşişliyi ödemenizi bekliyorlar. Eğer vermezseniz soruyorlar. Yani “gönlünden
ne koparsa ver abi” olayı Prag’da pek hoş karşılanmıyor ve yapılmıyor.
Prag’daki garsonlar size vereceğiniz bahşişin miktarına kadar ayar çekmeyi
seviyorlar.
Trdelnik sorunsalı
Trdelnik nedir? Bir çeşit tatlı. Çeklerin kalın şişlerde döndüre döndüre pişirdiği şekerli bir şey. Ama açıklıyorum: Bu trdelnik denen şey kesinlikle zorlama, kesinlikle uydurmasyon. Üstelik bunu
ben değil, konuştuğum Çekler söylüyor! Onların böyle bir tatlıları yokmuş,
meğerse bu trdelnik son birkaç yılda çıkmış! Ama Old Town bölgesinde her adım
başı bir trdelnikçi olduğu için ben de maruz kaldım ve mecburen yedim. Sonuç:
meh, yani burun kıvıran emoji.
Bildiğin Nutellalı ekmek ya da waffle falan yani
bu. Ortalama sade bir trdelnik 70 krona, içine eklemeler yaptıkça 150-160 krona
kadar yolu var/çıkıyor. Yani ortalama bir trdelnik 14-15 lira. Waffle gibi işte.
CAFE SLAVİA 2/10
Nazım
Hikmet’in gittiği Cafe Slavia hayal kırıklığı oldu… Ortam da, çalışanlar da
beklediğimiz gibi değildi… İlgisiz ve soğuklardı... Kahvesi de kötü… Dondurması fena değildi… Zaten Slavia'yla ilgili beğendiğim tek şey dondurması oldu ama o da zaten Prag'da her yerde dondurma böyle güzel, çünkü hazır. Duvarda
Hikmet’in fotoğrafını ara ara bulamadık! Garsonlar da bilmiyor. En sonunda bir
köşede bulduk, küçücük bir Google resmi…Yani Google'da Nazım Hikmet yazınca çıkan resimlerden birini basıp duvara asmışlar. Onu da zorla bulduk. Cafe Slavia tam bir hayal kırıklığıydı. Eğer ille de gitmek istemiyorsanız, Prag gezinizde burayı kesinlikle es geçebilirsiniz. Zira bir aşağıda tanıttığım Cafe Cafe'ye övgüler geliyor birazdan.
CAFE CAFE 10/10
Cafe Cafe'ye aşık oldum... Muhteşemdi!
Buraya on üstünden yirmi veriyorum! Hangi kekini yediysek çok iyiydi, tadı damakta
kaldı yani! Son derece şık ve nezih bir yer. Prag’ın en iddialı yeri.
Rezervasyonsuz gitmeyin. Bistro Kaprova'yı öğle ve akşam yemekleri için, Cafe Cafe'yiyse sabah kahvaltıdan sonra veya kuşluk vaktinde çay içmek için gönül rahatlığıyla tercih edebilirsiniz. Ben beyaz çay içtim. Prag'da siyah çay bulmak gerçekten sorun çünkü.
Çaysız kaldım!
Otelin kahvaltısı çok güzel ama şöyle bir sorun var ki normal siyah çay bulunmuyor. Yok, demleme çay aradığımı sanmayın sakın, poşeti bile yok. Bergamotlu earl grey koymuşlar ve bu benim için büyük bir sorun çünkü asla sevmediğim bir kokusu ve tadı var ve kahvaltıda siyah çay yerine bergamotlu earl grey içmemi benden kimse beklemesin. 🙃 Kısacası kekler, reçeller, ekmekler, peynirler kuru kuruya iniyor boğazımdan aşağı. Tamam çok acıtasyon yaptım ama öyle yani. Peki benim gibi güne çaysız başlayamayanlar burada mı? Elbette normal siyah çaydan bahsediyorum.
Ristorante Pizzeria Giovanni 4/10
Old Town'daki Ristorante Pizzeria Giovanni'yi de pek beğenmedim. Zaten Old Town'daki restoranlar genelde hep turist tuzağı ve özensiz yerler oluyor, bu hangi şehrin Old Town'ına giderseniz gidin genelde böyledir. Yemekleri de çok kötüydü. Ama haksız mıyım? Şu pizzaya bakın... Domates çorbası gibiydi içi! Üstelik hamuru da hiç ince değildi, tabak gibi kalındı.
Hotel U Zlateho Stromu Restaurant 0/10
Burası da Old Town'daki turist tuzağı yerlerden biri... Sakın ha gitmeyin. Üstelik o kadar çok şey yiyip içtikten sonra, sokağın karşı tarafındaki trdelnik'çiden alıp geldiğim trdelnik'imi burada yememi çok gördüler. Garson kız yanımıza gelip "Bu bizim yiyeceğimiz değil, burada yiyemezsiniz!" dedi. Üstelik masada sadece ben yiyordum. Ve orada zaten yiyeceğimizi yemiştik. Ben de, "Sizde trdelnik var mıydı?" dedim. Cevabı biliyordum, tabii ki yoktu. Öyle olsa onlardan alırdım zaten, değil mi? Ama kız yine de onu orada yememe izin vermedi, trdelnik keyfimi bana zehir etti. O nedenle Hotel U Zlateho Stromo'nun restoranına 0 puan veriyorum...
Prag'da hemen her köşe başında rastlayabileceğiniz kurabiye dükkanları var. Zencefilli kurabiye adam, 5 lira. Apfelstrudel'leri de saymıyorum artık, onlardan da bol bol yedik çünkü burada hemen her kafede var bu kek. Uzun lafın kısası, özellikle Cafe Cafe ve Bistro Kaprova'ya gitmenizi şiddetle öneririm...
Prag'da ne yemeli ne içmeli yazımın sonuna geldik... Bir sonraki yazıda size Karlovy Vary'i anlatacağım!
Sosyal medyadan takipte kalın:
instagram.com/ofluoglumert
twitter.com/ofluoglumert
facebook.com/ofluoglumert
O geometrik yamuk tabaklara ben de bayıldım.Siyah çay Balkanlar ve Doğu Avrupa ülkelerinin genelinde yok sanırım .Poşet olana rastladım ama içilecek gibi değildi.Belki yeni yeni ,gezmeye giden Türkler çoğaldıkça bulunur olmuştur
YanıtlaSilbezelye ve trelnik not aldım. gezme ve yeme meraklarını seviyom senin yaaa :)
YanıtlaSilYemek ve çay biz Türkler için ne kadar önemli iki unsur. Prag'da eksikliğini yaşamak bize göre değil. :) ama pasta ve kekler muhteşem görünüyor.
YanıtlaSil