20 Şubat 2020 Perşembe

POP MÜZİK ÖLMEDİ, ÖLEMEZ: 2010'LU YILLARIN EN İYİ YERLİ POP ALBÜMLERİ

2020'nin gelişiyle birlikte, dile kolay, bir on yılı geride bırakırken yeni bir on yıla başladık. "Pop müzik öldü, şimdi rap müziğin zamanı" cümleleri ve pop müzik öldü mü kaldı mı tartışmaları süredursun, aslında çok eski değil, 2010'lu yıllarda pop müziğin çok güzel örneklerini dinledik... Bazısı hit olmuş, bazısı o kadar gündem olmasa da kaliteli müzik adına sanatçıların diskografisinde önemli bir yer edinmiş şarkılardan oluşan albümleri, tabii ki kendi beğenime göre şöyle bir hatırlamak istedim. Bu derlemeyi yaparken, adeta nostaljik bir zaman yolculuğuna çıktım ve şimdi sanki milattan öncesine aitmiş gibi gelen bu albümleri tekrar tekrar dinledim. 


Bu yazı, uzun bir zamandır taslak olarak blog'umun yayımlanmamış yazılar kısmında bekliyordu. Sürekli "aman bir şeyi gözden kaçırmayayım" diyerek düzeltiler, eklemeler yapa yapa, yazı uzadıkça uzadı ve sıkıcı bir ansiklopedik bilgi halini aldı. Böylece o yazımı sildim ve çok kısa-öz bir şekilde, kendimce ciddi kriterlerden geçirerek, pek çok şarkıcının ismini eledim. Ve albümleri uzun uzun yorumlamaktan da (içim ağlaya ağlaya) vazgeçtim. 2010-2020 yılı arasında çok iyi albümler çıktı; ama sadece bu yazacaklarım değil, benim de sevdiğim daha bir sürü albümü bu yazıya al(a)madım. Ama gerçekten, hala ve hala tekrar tekrar dinlediğim albümleri bu yazıya almalıydım ve öyle de yaptım. Bunu yaparken, çıkış tarihlerine göre kronolojik sırayla ele aldım albümleri. Hepsine yüksek not vermiş gibi görünüyor, çünkü yazıyı zaten bende iz bırakan albümleri ele alarak kısalttığım için geriye onlar kaldı. Böylesi sizler için de daha kolay okunabilir oldu diye düşünüyorum. 

Bu arada bu yazıyı yazdıkça, acaba o albüm hakkında zamanında blog'umda ne yazmışım diye arşivde kaybolduğumu, yazıda yer alan albümlerin meğer pek çoğu hakkında uzun uzun yazdığımı fark ettim. Malum, Eylül 2009’da açtığım ve o günden beri dur durak bilmeksizin yazdığım blog'um 10 yaşını geçeli çok oldu ve meğer koca bir on yıla tanıklık etmiş. Dediğim gibi, her albümü uzun uzun yazmıştım. Hele en favorilerimden olan Funda Arar, Göksel, Hande Yener, Betül Demir ve Gülşen'i o kadar uzun yazmışım kibaşlı başına bir yazı bile olabilirler diyerek onları başka yazılara saklamaya karar verdim. Albümleri kronolojik olarak, albümdeki şarkıları da albümdeki sıralarıyla belirttim. Buyurunuz efendim. Okudukça, "Aaa, hakikaten bu şarkı vardı, bir ara ne dinlerdim ben ya" diyeceğinizin garantisini bile verebilirim. Yazıyı okurken arka fonda Youtube'dan açmak serbest.

Candan Erçetin - Kırık Kalpler Durağında (16 Aralık 2009) 10/10

Kırık Kalpler Durağında, Git, Kader, Unutama Beni, Vallahi, Yalvaramam, Gözler, Türkü, Vay Halime, Unutursun, Bahar, Kimin Doğrusu, Özür Dilerim, Nedense Sustum, Ben Kimim, Ninni. "Sözleşmeden buluşuverir kırık kalpler, anlatılmaz ama oradadır bütün dertler... Kimini yakıp geçen aşklar incitmiş, kimini yanlış kararlar yıkıp geçmiş, kimine yakın dostu ihanet etmiş, kimi hayatın sillesini yemiş." 

Gülşen - Önsöz (22 Aralık 2009) 10/10


Bi An Gel, İade, Tamamen Yanılsama, Önsöz, Ezberbozan, Bir Taraf Seç, Uyan Da Gidelim, Arkadaş Kalalım, Hükmen Mağlup, Yukarıdan Ayarlı, Dillere Düşeceğiz Seninle. "Çekip sağa inmesini de bilirim icabında, sen olacağına bak / Sen haklı çık da didişmelerden, gocunmam alkışlarım şak şak! / Aç biilaç dönmesini de bilirim icabında, sen olacağına bak / Sabahlar olmaz sevişmelerden, gönlünü alıveririm şipşak!"

Hande Yener - Hande’ye Neler Oluyor? (1 Nisan 2010) 10/10


Yasak Aşk, Sopa, Bodrum, Çöp, Bi Gideni mi Var, Kal Kal, Boşa Ağlayan Kız, Kalpsiz, Neden Ayrıldık, Ben Kimim, Böyle Olacak. "Her günahın bedeli var, bunu zaten ödedim / Her delinin sebebi var, bunu zaten söyledim"

Sertab Erener - Rengârenk (7 Haziran 2010) 10/10
Rengarenk, Bir Varmışım Bir Yokmuşum, Koparılan Çiçekler, Asla, Bir Damla Gözlerimde, İkimiz Bir Fidanın, Bir Çaresi Bulunur, Avare, İstanbul, Ego, Bu Böyle, Ayrılık ve Biz, Açık Adres.

Nadide - Nadide’s (12 Temmuz 2010) 9/10


Olmadı Gitti, Kara Kara, İki Kanlı, Sorumlusun, Hatırlanmıyor. "Aşkım her şeyden büyüktür, her yer bana dar / Kimileri kabullenemez, gizli bir benliğim var"

Tarkan - Adımı Kalbine Yaz (28 Temmuz 2010) 10/10

Sevdanın Son Vuruşu, Acımayacak, İşim Olmaz, Kayıp, Öp, Adımı Kalbine Yaz, Sen Çoktan Gitmişsin, Usta-Çırak.

Yonca Lodi - Milat (7 Kasım 2010) 9.5/10 

Düştüysek Kalkarız, Tavan Arası, Milat, Tenden Tene, Mum Lekesi, Emanet, Yalan Gibi, Yeter, Haksızlık Değil Mi, Gölgelerime Işık Tut. "Böyle bir acıya yürek nasıl dayanır, nasıl alışır bilmem / Biliyorum senin de aklın hep bende, nasıl dersin gelmem" 

Sıla - Konuşmadığımız Şeyler Var (24 Kasım 2010) 10/10

Öndeyiş, Acısa da Öldürmez, Kafa, Oluruna Bırak, Boş Yere, Gol, Boşver, Tam da Bugün, Cam, Kafoz, Zamanında, Vur Kadehi Ustam.

Can Bonomo - Meczup (19 Ocak 2011) 8/10

Bana Bir Saz Verin, Balon, Öptüm, Hep Bi’ Derdi Olur, Ayıl, Sebebi Var, Şaşkın, Ben Yağmurum, Süper, Meczup, Daha Sıcak Daha Dumanlı. 

Yıldız Tilbe - Hastayım Sana (Şubat 2011) 9.5/10

Bu Evde Sen’le, Hastayım Sana, Bir Daha Dokunma, Sen Gelince, Ayrılamam, Sevgilim Benim (Seni Düşüneceğim), Yalanlar, Sende Kalsınlar, Hiç Kimse Değilim, Ne Var, Habersizim Zannetme.

Deniz Seki - Sözyaşlarım (9 Şubat 2011) 8.5/10

Suya Hapsettim, Herkes Kendi Yolunda, Aşk Müzikali, Hayallerim Hayal Oldu, Soyadımı Sen Yaz, Uyan, Soysuz Şövalyeler, Kork Benden Bundan Sonra, Bugünlerde, Bitti. “Adı aşk denen bu müzikali hem sen oynadın hem ben oynadım, ama alkış almıyor"

Funda Arar - Aşkın Masum Çocukları (10 Şubat 2011) 10/10



Sen ve Ben, Aşkın Masum Çocukları, İkimiz, Piyango, Erite Erite, Anmam Adını, Herkes Gibisin, Aşkın Bana Değdi Değeli, Gül Döşek, Gerekçe, Sevdiklerim, İki Sevda İki Hata, Aşkın Bana Değdi Değeli.

Atiye - Budur (24 Mart 2011) 8/10

Budur, Güzelim, Baba, Yalnızca Üzmek İçin, Ahmet, Asla, Yoksun, Batum Türküsü, Hali Hali Hal. "Sabahın körü oldu ortalarda yoksun, tenimi bıraktın nefesinden yoksun." 

Sibel Can – Seyyah (5 Nisan 2011) 9.5/10

Yok Yok, Hançer, Arası Yok Mu, Beyaz Sayfa, Suistimal, Son Vapur, Sebep, Ne Olursun, Mucize, Bize Üzüldüm, Eloğlu, Hançer. “Telaşlı halinden kurt düştü aklıma, garanti başka bir el dolaştı saçlarında”

Hadise - Aşk Kaç Beden Giyer? (12 Nisan 2011) 9/10



Burjuva, Mesajımı Almıştır O, Aşk Kaç Beden Giyer, Kalbine Yalan Bulma, Melek, Yetenek, Superman, Macera, Harakiri. “Denenmişi denemek yok, hiç olmadı kitabımda, olduramazsın / Nasıl bir düşmek bu böyle gözden, Superman olsan toplayamazsın!” 

Betül Demir - Mıknatıs (19 Mayıs 2011) 10/10


Hop Dedik, Mıknatıs, Beni Mazur Gör, Ya-Ya, Herkes Haklı, Küfür, Üşüdüm, Yola Devam, 14 Şubat, İlaç, Bir Ara. “Ve ben artık kendi yolumu seçtim, içine koydum aşkı, zehir içtim / Kanatsa da dilin acı damarı, yara almaya her daim müsaitim ... İster doğru yolda gönül, ister yanılır / Hasta düşürse de aşk, tenin ilaç sayılır” ve “İnsanlar konuşurken kaderler gülüşürmüş / Bazen kurban katiliyle suçu bölüşürmüş” diye başladığı ve “Al götür beni, ister yere ister göğe ser / Ört üzerimi seni, nefesini nefesime ver / Hiç ayırma gözünü gözümden, gece kan ter / Bana en kendin olduğun halini göster” 

Bengü - Dört Dörtlük (9 Haziran 2011) 8/10

Aşkım, Kalbi Olan Ağlıyor, Saat 03.00, Cesaret, Kalbim Affetsin, Kadar, Son Nokta, Dört Dörtlük, Veda, Çetele. 

Gülşen - Yeni Biri (29 Nisan 2011) 10/10

Yeni Biri. “Sen ne dersen de artık, ne önemi var? / Kırık kalbimin de bir bildiği var. / Bi’ meleksin diyor, yeni biri var.” 

Gülben Ergen - Hayat Bi’ Gün (2011) 8/10

Yarı Çıplak, Maksuscuktan, Dünyaları Versem, Vıdı Vıdı, Yok Acelem, Şıkır Şıkır, Tesadüf, Masal Olalım. 

Gülşen - Sözde Ayrılık (28 Temmuz 2011) 10/10

Sözde Ayrılık. "Taklitlerimden sakındın mı yokluğumda? / Onlar hep aslını yaşatır, aptal olma!” 

Ziynet Sali - Sonsuz Ol (2 Nisan 2012) 10/10



Alışkın Değiliz, Ruh İkizim, Dün Gece, Deli, Favori Aşkım,Yine Geceler, Yanabiliriz, Vakit Tamam, Her Şey Güzel Olacak, Yenilik Var, İstanbul, Senden Sonra, Senin Olsun şarkılarından oluşuyor. “Yakar gemileri içimdeki deli / Miadını doldurdun da dank etmedi, di mi?” ve “Yanımdaki başka biri, içimdeki başka!”

İzel - Aşk En Büyüktür Her Zaman (9 Nisan 2012) 10/10



Amerika, Drakula, İyi ki Doğdun, Düşer O, Oh Olsun, Solmuş Gül Kasabası, Rezil, Hicran, İmdat, Yaz Geldi, Göz Göre Göre, İlk Yala. "Yatağını özler, dayanamaz döner o / Aşk gözünü bürür, sonra erir o / Belki bir rüzgar götürebilir onu, olsun, düşer o", "Sen artık kendi kendinle, küçük tercihinle / Sevişip durursun, beni zor bulursun" ve "Hoşçakal dedim ama boşta kal diye bir dilek tuttum / Sen köşelerde yalnız bitap düştün, yoruldun / Oh olsun" 

Göksel - Bende Bi’ Aşk Var (18 Ocak 2012) 10/10



Acıyor, Aşkın Yalanmış, Rüzgar, Uzaktan, Aşk Bitti, Unuttun Mu Sahi, Sarhoş, Gidemiyorum, Yalnız Kuş, Yarım Kalan Şarkı. "Delisin senin kadar ben de deliyim / İpin ucuna sürüklersin beni gelirim” ve "Öyle uzaktan uzaktan, hiç konuşmadan / Nasıl da bağladın beni? / Hani bi' geldin bi' kayboldun, esrarlı mağrurdun / Aklıma sardım seni" 

Funda Arar - Sessiz Sinema (2 Mayıs 2012) 10/10


Sessiz Sinema, Şarap Mevsimi, Var Mısın, Pişmanım, Yazık, Geciken Gözyaşı, Yok Yok, Yoksun, Hayat Arkadaşı, Leblebi. "Sessiz sinema, aşk ile prova / Sor anlat bana / Bilemediğim her film için, bir öpücük / Omzuna, boynuna yar" ve “Aşktan emekli olunur mu, yaş haddinden ya da malulen / Kıdemli aşklar ölümsüz mü ya da biz eskidik mecburen”

Nadide - Hayat Aşktan Yana (4 Mayıs 2012) 8/10

Taşındım Yüreğinden, İçimin İstanbul Yanı, Beni Sordu mu, Kafi Zulmün, Kimsesiz Biri, Dön Bana, Sensiz Yaşar Mıyım, Aşk Beni de Al, Öyle Sevdik Biz.

Murat Dalkılıç – Bir Güzellik Yap (12 Mayıs 2012) 8.5/10

Teslim Oldum, Bir Güzellik Yap, Yalancısın, Lüzumsuz Savaş, Bir Hayli, Yudum Yudum, Yalan Dünya, Neyleyim İstanbul’u, Kader, Canına Yandığım.

Can Bonomo - Aşktan ve Gariplikten (8 Aralık 2012) 7.5/10

Başkan, Maşrapa, Basması Pembe, Defol, İyi ki Doğdun, Abla, Derda, Min El-Aşk ve Min El-Garaib, Olmaz Sensiz, Ali Baba, Son, Haberler İyi Paşam, Veysel.

Burcu Güneş - Gül Kokusu (12 Şubat 2013) 8/10

Gül Kokusu, Sen Kaybı, Unutma Beni Çiçekleri, Bir Lokma Sevda, Aşk Gribi, Bir Sevgi İstiyorum, Oflaya Oflaya, Geçer, Hasret Kaldım, Yasaklı Kitaplar Gibi, Zarar.

Gülşen - Beni Durdursan mı (20 Şubat 2013) 10/10


Yatcaz Kalkcaz Ordayım, Kardan Adam, Saklandım İzlerinde, Kendine Müslüman, Yalanlar Çok Güzel, Irgalamaz Beni, Aşk Cinayet Sever, Acısı Bile Bal, Seyre Dursun Aşk, Ne Düşünürsen O Olur. "Bi' açıldım, bi' kapandım / Bi' üzüldüm, bi' de güldüm, hahayt! / Eserekli durumumdan mütevellit ruh halim berbat! / Dile kolay ama zor, hasretini bana sor / Bu nasıl bir geri sayım yerinde sayıyor her gün / Bineyim arabaya, bir varayım oraya / 300 bin yıl gibi geliyor bana şu son 3 gün / Yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz / Hooop ordayım!"

Sertab Erener – Sade (12 Nisan 2013) 8.5/10

Dönmüyorsunİyileşiyorum, Öyle de Güzel, Cumartesi Pazar, Çocuktuk Bir Zamanlar, Söz, Sade, Oyna, Karalama Defteri, Acıtır, Sus. “Umurumda değil iyi ki bitti, omuzlarımdan koca bir yük gitti”

Atiye - Soygun Var (16 Mayıs 2013) 8/10

Uyan Da Gel, Durma, Soygun Var, Senin Modan Asla Geçmez, 1 Hain, Ya Habibi, Bonkör Dünya, Seviyorum, Korkma, Sor.

Ziynet Sali - No 6 (31 Temmuz 2015) 8/10

Dağınık Yatak, Belli, Çeyrek Gönül, Diken, Mevsimsizim, Kırk Yılda Bir, Bi’ Büyük Devirdik, Geldim Oyununa, Başrol, Adeta Müebbet, Bugün Adım Leyla.

Ayşe Hatun Önal - Selam Dengesiz (17 Şubat 2017) 9/10



Dengesiz, Beyaz Atletli, Olay, Dur Dünyam, Devran, Sirenler, Cehennem, Güm Güm, Çak Bir Selam, Şeytan Tüyü. "İçi dışı bir olanı kayıp, ara da bul / Yılanın yalanı sonu fizana dokunur / Yani kalbi çıkarı olursa atar kaçar, dengesiz! / Orada bir dur / İçin için bi' seveni hadi ara da bul / Yalanı dolanı sonu sana yazık olur / Yani sevgi çıkarı kadardı, atarlı atar!"

Hande Yener - Hepsi Hit. Vol. 2 (21 Haziran 2017) 10/10


Alev Alev, Bakıcaz, Patates, Sana Bir Şey Olmaz, Vay, Benden Sonra, Ben En Çok, Leyla, Faili Meçhul, Şükür, Misafir. "Kalp kırılır korkma, yapıştırıcısı da zaman ... Git! / Ve de oradan bana bir mektup yolla / Üstünde bir kalple ya da sadece pulla / Aynıysa tabii adresim, değişmediyse yerim / Bakıcaz artık... Bakıcaz artık..." ve "Hava mı soğudu yoksa yine / Kalbin buz kesti de ben dondum / Üşüdüm diyorum dinlesene / Sar tenini tenime, yoksa mahvoldum" 

Görüldüğü üzere 2010, 2011 ve 2012 yılları Türk pop müziği açısından oldukça verimli geçmiş. 2015'ten sonra biraz duraklama olmuş. 2017'ye geldiğimizde artık öyle çok etkileyici albümler çıkmamış; daha doğrusu sektör şartları nedeniyle pek albüm çıkmamaya, daha çok single'lar çıkmaya başlamış. Tekrar belirtiyorum; bu albümler benim favori albümlerimdendi. Elbette yazamadığım birkaç favori albümüm daha var ama en çok dinlediklerimi, hala ara ara açıp dinlediklerimi yazmak istedim. Pop müzik öldü mü kaldı mı tartışmalarına gelince... Belki bir duraksama döneminde olduğu söylenebilir ama asla iddialı konuşmamak gerek. Pop'a hiçbir şey olmaz. Sound'lar biraz daha toparlandıkça ve vakti zamanında, ta 2007'li yıllarda Hande Yener'in yaptığı gibi oldukça pop'a hiçbir şey olmaz. Bu yazıda da gördüğünüz gibi, çok değerli pop müzik şarkıcılarımız var. Bu arada birçoğu da yeni albümler veya single'lar çıkarıyor/çıkarmak üzere, onlar da başka yazıların konusu olsun o zaman. 

Ben gerekli hatırlatmaları yaptım... Peki sizin 2010'lu yıllarda en sevdiğiniz, en çok dinlediğiniz albüm/şarkı hangisiydi? 

Sosyal medya hesaplarım:
instagram.com/ofluoglumert
twitter.com/ofluoglumert
facebook.com/ofluoglumert

14 Şubat 2020 Cuma

YENİ KİTABA DAİR


Beni biliyorsunuz; yeni kitap çıkana kadar içeriğine dair en küçük bir şey paylaşmam, adını bile tam dört yıldır belli olmasına rağmen hala açıklamış değilim, ama artık birkaç cümle yazmak istedim. Bozbalık Üçlemesi'nin ikinci kitabında olaylar tam da ilk kitap olan Ters Düz'de kaldığı yerden, Şubat ayından devam ediyor.

Dört yıl önce çıkmış olmasına rağmen Ters Düz’ün artık iyice kıymetli olan ilk baskısını hala inatla bulup okuyanlarınıza teşekkür ediyorum. Henüz okumamış olanlarınız bence yeni baskıyı bekleyebilir. Çünkü ikinci kitapla birlikte Ters Düz de bir seriye yakışır şekilde yeniden basılacak.

Yıllar sonra buluşan iki kız kardeşin, Ece ve Nilgün’ün gizemler ve sırlarla dolu Bozbalık Köyü’ndeki aşklar, entrikalar, ihanetler, yalanlar ve polisiye olaylarla örülü hikayesi devam ediyor. Çok yakında. 

Sosyal medya hesaplarım:

instagram.com/ofluoglumert
twitter.com/ofluoglumert
facebook.com/ofluoglumert 

16 Şubat, saat 12.40 güncellemesi: Tam 4 yıl önce, Mart 2016 tarihinde, yeni kitaba dair oldukça fazla ipucu içeren bir yazı yazmışım. O zamandan bu zamana, romanda okuyacağınız olayları her düşündüğümde kalbim hızla atmaya başlıyor. Şimdi okuyunca ben bile fazlasıyla heyecanlandım! Meraklısına... 

1 Şubat 2020 Cumartesi

ŞU SIRALAR NEDEN SIK SIK TRABZON'A GİDİYORUM VE NE YAPIYORUM?


Şu sıralar havalardayım. Havalardayım diyorsam, öyle havalara girdiğimi kastettiğimi sanmayın lütfen. Hoş beni havalara sokacak bir şey olduğu da yok, ama olsa da girmem, beni tanıyorsunuz (tanıyorsunuz, di mi?). Uçakla seyahat halindeyim demek istiyorum. Kuş misali. İstanbul-Trabzon, Trabzon-İstanbul arası gidip geliyorum. O şehirler arası uçuşlar hep 1 saat 15 dakika sürüyor da, İstanbul'da havaalanından eve gelmek uçak yolculuğunun kendisinden çok daha uzun ve zahmetli oluyor. 

Buluşmak için arayan arkadaşıma "Ama ben yeni Trabzon'a geldim" diyebiliyor, "Şu filmin galasına gelmek ister misiniz?" davetini "Keşke iki saat önce haber verseydiniz, ben uçağa biniyorum" diyerek geri çevirebiliyorum. Ya da tam tersi bir şekilde, "Seninle görüşmem gerek ama sen şehir dışındasındır şimdi"cileri, "Yok yahu, İstanbul'dayım ben, o şehrin tam da içindeyim!" diyerek şaşırtabiliyor, “Gelince bana bi' 'alo' desene" tayfasını "Gitmedim ki, buradayım"la sevindirebiliyorum. Yani havalarda geziyorum şu sıra derken kastettiğim tam da bu. İnsanların da kafası karışıyor, bu Mert nerede, şu an şu yazıyı nereden yazıyor, şu paylaşımı nereden yapıyor, "Arasak mı - Aman boş ver şehir dışındadır o şimdi", olan bana oluyor.

Gıcık Pegasus'u yine gide gele zengin ettik. 

Ama bazen de böylesi o kadar iyi geliyor ki. Hayalet gibi. Kimse senin tam olarak nerede olduğunu bilmiyor. Bu "kafama esti" seyahatleriyle ilgili cazip gelen bir şeyler var. Kayda değer bir yere de gitmiyorsun aslında, ülke içinde arı gibi uçuşup duruyorsun. O his güzel zaten. Hazırlanmadan, pat diye gidebilme lüksü. Şimdi yani, İngiltere'ye, Fransa'ya, İsveç'e filan gitsen iyi kötü bavul hazırlıyorsun, eşe dosta duyuruyorsun, e duyurmak zorundasın, başına bir hal gelmediğini bilsinler; hava atman gerektiğinden söylüyorsun ya da (bak gene "hava" kelimesi geçti). Oysa sürekli gidip geldiğin bir rotada seyahat edince, valiz bile almadan, bir küçük el çantanla taksiye biner gibi kafanın istediği anda o yere gidebiliyorsun. Biliyorsun nasıl olsa; orada o şehir, asla sırtından bıçaklamayacak eski bir dost gibi seni bekliyor. Onun kucağı öyle tatlı geliyor ki, oh yatayım da beni okşasın, sırtımı sıvazlasın, şöyle iki tatlı sözle gönlümü alsın istiyorsun.

İnsanın kafası dağılıyor, öteki şehirde şöyle bir ferahlayıp sonra beriki şehre geri dönüyor. Oradayken burayı, buradayken orayı özlüyor. Hatta bu şehirlere bazen üçüncü, dördüncü, beşinci bir şehir daha ekleniyor. Uçuş hatları çoğalıyor. Bazen yurt dışındaki bir şehir de olabiliyor bu. Bu tip kısa seyahatlerde bir tek kitaplarımı yanımda taşıyorum, bir de yazmak için dizüstü bilgisayarımı. O bilgisayarı X-ray'den geçerken illa temiz çantasından çıkarttırıp o lağımdan hallice (evet, bilimsel araştırmalara göre, tuvaletlerden daha çok mikrop varmış o kutularda!) kutulara tek başına koyduruyorlar, çünkü koydurmazsalar olmaz! Ah, bir de düşüncelerimi tabii. Yani bir de onları yanımda taşıyorum. Onlar her yere benimle birlikte geliyorlar. Düşünürken düşünürken ve diğer yolcuların hikayeleri hakkında kafamdan tahminler yürütürken, zaman geçiyor ve bir de bakmışım ki, uçak tanıdık bir şehre çoktan inmiş bile. Bu arada ille de uçak yolculuğu değil kastettiğim; araba, otobüs, tren de olabilir pekala.

Kitap ayracı koleksiyonumun küçük bir bölümü... 

Ocak ayını sevmedim. Neresinden bakarsan bak, sevmedim. Hangimiz sevdik ki? Dünyanın hali de ortada. Dolayısıyla ben Ocak'ı 2020'nin bir demo sürümü kabul ederek, yeni yılı Şubat’tan başlatmak istiyorum. Hazır bugün de 1 Şubat. Olur, di mi?

Hele şu koronavirüs. Baya ciddi. O ünlü kitabın adını "Koronavirüs Günlerinde Aşk" olarak değiştiriyorum. Bu virüs yüzünden hepimiz Galip Derviş gibi olacağız, demedi demeyin. Ülke ve dünya kıyamet sonrası filmlerine döndü, dönüyor... Bir de niye korona virüsü değil de koronavirüs, onu da anlamadım. İngilizceden direkt çevirince öyle oluyor diye, basın bu adı kullanıyor. Bu virüs başımıza ciddi anlamda bela olacak gibi hissediyorum. Umarım yanılırım. 

Geçen, İstanbul'da olduğum akşamlardan birinde, Bennu Abla ile (Bennu Yıldırımlar) bir tiyatroya gittik. Onun tiyatronun kapısından çıkarken gördüğü taksiye adeta bir Fransız filminden fırlamışçasına "Taksi!" diye elini zarifçe kaldırıp seslendiği sahneyi asla unutmayacağım. Epey güldük sonrasında. Ve benimle ilgili söylediği güzel sözleri de... Duymam gerekenleri duydum. (Yarın da Başka Sinema'dan bir filme gidiyoruz. Bal Ülkesi adlı bir belgesel.) 

Neyse konu dağılmasın, Trabzon'dan birkaç doğa fotoğrafı paylaşayım da gözümüz gönlümüz açılsın... 


İnsan, bir ressamın paletinden çıkmış tablo gibi bu manzaraların gerçek olduğuna inanamıyor. Hala kar yağmamış olsa da (gerçi bu fotoğraflar, Aralık ayının sonundaki gidişimden; şu an Trabzon'da yükseklere kar yağdı, ama o zaman inanılmaz ılık bir hava vardı), sonbahar-kış geçişindeki doğanın renkleri muazzam. 


Sık sık telefon değiştiren insanlardan biri asla değilim. Zaten tüketim çılgınlığını ne kadar gereksiz bulduğumu siz biliyorsunuz. Ancak, 1.5 yıl önce aldığım telefonum yere düşüp ekranı kırılınca ve düzelmeyince, üzüle üzüle yeni bir telefon almam gerekti. Yine Samsung aldım. Samsung'dan vazgeçmiyoruz efendim. Bu açıklamayı yapıyorum çünkü bu fotoğrafı da yeni telefonumun değişik objektifiyle çektim. Ondan böyle değişik bir fotoğraf oldu. 


Doğa yerinde, her şey yolunda...


Bu fotoğraftaki odunların sıcaklığına ise bayıldım, resmen oduncu olasım geldi. 

Peki şimdi gelelim, aklınızdaki o soruyu yanıtlamaya: Bu fotoğrafları Trabzon'un neresinde çektim? Elbette şehir merkezinde değil. Şehir merkezi İstanbul'dan farksız olan Trabzon'da bile doğayla buluşmak için dağlara doğru yolculuk yapmanız gerekiyor. Fotoğraflar, Trabzon'un Maçka ilçesindeki bir köyden... Bozbalık Üçlemesi'ni yazarken bana ilham veren bu nefis yere aşık olduğum doğrudur. 

Hani geçtiğimiz Haziran ayında (yarım yıl önce!), üçlemenin ikinci kitabının çıkacağını şu yazımda paylaşmıştım. İşte orada da bu Maçka'da çekildiğim fotoğrafları kullanmıştım. İkinci kitabımın çıkması şu an için biraz hayal oldu... Yayıncılık sektörü son birkaç yıldır çok kötü bir dönemden geçiyor ve yazdıklarımla ilgilenen yayınevleri bile (ki bunlardan bazıları büyük-güçlü yayınevleri) bir üçleme basmak istemiyor (malum, Bozbalık "Üçlemesi"). Adındaki "üçleme" kelimesi bile onları ürpertmeye yetiyor. Bunu bir risk olarak görüyorlar. Benden tek kitaplık bir roman bekliyorlar, elbette tek kitap olarak yazdığım/yazmakta olduğum romanlar da var ancak benim önceliğim ve isteğim, Bozbalık Üçlemesi'nin okurla buluşması. Yani Ters Düz'ün devamı, kitabı parayla bastırmadığım sürece çıkacak gibi görünmüyor. Ki böyle bir şeye de gerek var mı bilmiyorum.

Az çok yıllardan beri şahsi tecrübe ve gözlemlerimden anladığım kadarıyla durum şu: Bu ülkede oyuncu olmak isteseydim elli defa olmuştum, yazar olmak istediğim için yazar olamıyorum? Ya da yazar olmanın ön şartının şarkıcı, oyuncu, magazin figürü, sosyal medya fenomeni olmakta arandığı bu zaman diliminde yaşamak benim suçum mu?

Sözlüklere bu kelimeyi eklemek istiyorum: "Tupturuncu"!

Merak edenleriniz için söyleyeyim; bu yazıyı İstanbul'dan yazıyorum. Ben İstanbul'da yaşıyorum, ancak bazen hafta sonlarında veya çeşitli fırsatlarda Trabzon'a kaçıyorum. Bu arada, 20'lik dişlerimin çekilmesi gerektiğini öğrendim (ve bu pek hoşuma gitmedi). Aslında ağrı sızı yok ama çekilmesi gerekiyormuş. Dişini çektiren varsa, yorumlarda tecrübelerini alabilirim. Bu işlemi de büyük ihtimalle Trabzon'a gidip yaptıracağım.

Şimdilik havadisler kısaca böyle... Her zamanki gibi upuzun bir yazı oldu ve beni buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Gündelik hayatıma, kitap/dizi-film/yemek tavsiyelerime blog'u beklemeden daha detaylı ve yakından tanık olmak için, beni instagram'da story'lerden de takipte kalabilirsiniz. Sevgiyle kalın!  

Sosyal medya hesaplarıma göz atmak isterseniz:

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...