Koronavirüs başlıca sağlık tehdidinin yanı sıra sosyal hayatlarımızı ve ruhsal sağlığımızı etkilemeye son sürat devam ederken, öyle veya böyle hayat da devam ediyor. Trabzon'dayım. Bol bol kitap ve dergi okuduğum, çizim yaptığım, kuru boyalarla renklendirdiğim (kuru boyaların fiyatı inanılmaz artmış: 36'lısını 32 TL'ye aldım geçen gün), dizi izlediğim, dışarı çıkıp yürüyüş yaptığım günler geçiriyorum. Havalar hala ılık, güneş hala bulutların arkasından yüzünü gösteriyor. Kasvetli kış günlerine biraz daha var neyse ki.
Geçen gün buradan sizlerle paylaştığım Mert'in Kitap Kulübü oluşumum için çok güzel geri dönüşler aldım, onunla ilgileniyorum. İlk ayımız olan Ekim ayının kitabı Martin Eden, şimdiden Kasım için seçeceğim kitabı düşünüyorum.
Netflix'te Emily in Paris'i izledim. Emily sempatik mi itici mi anlamadan diziyi bitirdim.
Bu yazıda size eşlik eden fotoğraflar, günübirlik gittiğim Maçka'da hoş bir kulübeden. Trabzon'un şehir merkezi ise oldukça kalabalık. Deniz doldurulduğu için tüm sahil yürüyüş yolu toz toprak. Bugün yine biraz yürürüm. Hande Yener'in Carpe Diem albümünü dinleyerek. Şu sıralar elimin altında Milliyet Sanat ve Sabit Fikir dergileri var. Onları okuyorum.
Sosyal medyada buluşmak için:
Cennettesin Mertciğim, Karadeniz’in her köşesi cennet 😍
YanıtlaSilMaalesef günübirlik bir Maçka turuydu... :)
YanıtlaSilGünübirlik bir tur olmasina üzüldüm. Ben de sandim ki yılın son gunesli günlerini oralarda geçiriyorsunuz:( neyse, nerede olursanız olun, hayattan boyle keyif almaya devam edin, önemli olan o.
YanıtlaSilBoyaların ne kadar arttığını en iyi bilenlerdenim sanırım:) iyi gezmelerr
YanıtlaSilNe güzel yerler...
YanıtlaSilah karadeniz ne güzeldir şimdi ve herzaman yemyeşil...
YanıtlaSilo güzel havalarda hem kitaplar hem de dergiler ne güzel okunur yahu, iyi gezmeler, bol okumalar Mert :))
YanıtlaSil