26 Ağustos 2023 Cumartesi

HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR'I KONUŞMAK ÜZERE BULUŞUYORUZ


Söz konusu elinizde iyi bir kitapla keyifli bir hafta sonu geçirmek olunca, Hüseyin Rahmi Gürpınar her zaman için doğru seçim. Mert'in Kitap Kulübü'nün 23 Eylül cumartesi günkü İstanbul kitap buluşması da, edebiyatımızın bu nevi şahsına münhasır yazarının Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda Öğütür romanı üzerine olacak. 30 Eylül cumartesi de online olarak Zoom'dan konuşacağız.

Aslında çok düşündüm Gürpınar'ı masaya yatıracağımız bir kitap kulübü toplantısında kitabın Ben Deli Miyim mi, Kokotlar Mektebi mi yoksa Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda Öğütür mü olması gerektiğiyle ilgili. Hüseyin Rahmi Gürpınar o kadar üretken bir yazar ki, her romanı birbirinden ilginç olunca, seçmek de hayli zorlaşıyor. En son okuduğum romanda karar kıldım ben de. Günümüzün Yalı Çapkını'na benzeyen, karısını birden çok başka kadınla aldatan Şadan Bey'in çapkınlıklarını, acaba bu işin sonu nereye varacak diyerek okuyorsunuz. 

Sosyolojik gözlemleri, mizahi dili ve kıvrak kalemiyle Gürpınar'ın 1922 tarihli Gönül Bir Yeldeğirmenidir Sevda Öğütür'ünü okudukça görüyorum ki aslında ne kadar az şey değişmiş. Şimdi, önümüzdeki çağlar için benzer değişiklikleri umuyoruz. Belki de pek bir şeyin değişeceği yok. Kitaptan bazı alıntılar:

"Ta taş devrinden beri erkek, kıskançlığı uğruna kadını öldüre gelmiş, öldüre gidiyor. O vahşet zamanlarıyla bu yirminci asrın hiçbir farkı olmayacak mı?"

"Sanatta daima kurulu düzenlerden ve ahlaka dair konulardan daha yüksek gayelere fırlama şevki ve coşkusu vardır. Mutaassıplar ve Avrupa'daki kilise babaları bu hakikati anlamış oldukları için tiyatronun ve genel olarak sanatın amansız düşmanıdırlar."

"Islaha pek az meyli olan insan azmaya o kadar müsaittir ki bunun önüne ne kitap ne ceza kanunu, hiçbir geçemez."

23 Eylül cumartesi günü İstanbul'da bu kitabı konuşmak üzere toplanacağız. Detaylar burada: instagram.com/mertinkitapkulubu

Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da/Adalar'da ilk kez denize girmek üzere vapurdan Heybeliada iskelesinde indiğimde üzülmeden edemedim: Böylesine önemli, şu an yaşayan pek çok Türk yazardan daha çok okunan bir yazarımızın Heybeliada'da vakti zamanında yaşadığı köşkün müze olmaması, ziyarete kapalı, atıl bir şekilde durması çok acı! Şıpsevdi tefrikasından kazandığı 700 altın lira ile satın aldığı köşkünde uzun yıllar yaşıyor Gürpınar. Heybeliada yokuşlarını bisikletiyle çıkıyor. Gelin görün ki o müze bugün kapalı... Kimin diye biraz araştırdım, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin mi diye. Yok, değil, Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü'nün. Güzelim köşk durduğu yerde eskiyor. Change.org'da "Heybeliada Hüseyin Rahmi Gürpınar Evi Müze Olarak Açılsın, Yaşasın!" başlıklı bir imza kampanyası dahi var. Burgazada'daki Sait Faik Abasıyanık Müzesi gibi, Heybeliada'da da en kısa zamanda Hüseyin Rahmi Gürpınar müzesi açılmalı. Eminim ziyaretçi akınına uğrayacaktır.

Daldan dala atladığım bu yazıyı bitirirken, sosyal tarih olması açısından neye ne kadar para ödediğimi de düşeyim:

Adalar vapuru tek yön: 45 - gidiş dönüş: 90 lira

Ada'da balık ekmek: 95 lira

Ada'da iki top dondurma: 30 lira (bu hayli ucuz, çünkü Marmaris'te bu yaz tek top dondurmayı 40 liraya yedim!)

Değirmenburnu Plajı'na giriş ücreti: 140 lira (çok fazla denizanası vardı ve hafta içi olmasına rağmen aşırı kalabalıktı)

Mert’in Kitap Kulübü bir dernek, vakıf, herhangi bir ticari kuruluş ya da edebiyat eğitmeni bir kişinin açtığı bir atölye, kurs veya seminer değildir. Konunun uzmanı tarafından bilgi alınabilecek bir yer değildir. Ayın kitabı ve yazarı hakkında konuşup sosyalleşmek dışında farklı amaçlarla gelenlere müsamaha gösterecek bir yer kesinlikle değildir.

Mert'in Kitap Kulübü'nde moderatör dahil tüm üyelerin/katılımcıların tek özelliği kitap okumayı çok sevmeleri ve edebiyata meraklı olmalarıdır. Burada tek amacımız aynı kitabın sayfalarında gezindiğimiz insanlarla buluşmak ve sohbet etmek. Yola çıkarken, Martin Eden’daki "Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım. Hayat, ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer." sözü bize cesaret verdi. “Partilemeyi”, spor yapmayı ve dans etmeyi seviyorsanız sosyalleşmek çok kolay olabilir; peki ya tam bir kitap kurduysanız? Tek istediğiniz favori kitap ve yazarınızı masaya yatırıp sizinle sohbet etmeye hazır insanlarla bu konu üstünde saatlerce konuşmaksa? Nerede bu bibliyofil insanlar? Mert’in Kitap Kulübü’nde işte tam olarak böyle bir sosyalleşme ortamı yaratmayı amaçlıyoruz.

Kitap kulübünün instagram sayfası: instagram.com/mertinkitapkulubu

13 Ağustos 2023 Pazar

YAZ OKUMALARI DURUM RAPORU: NELER OKUYORSUNUZ?


Siz yaz okuru musunuz yoksa kış okuru mu bilmiyorum, ama ben sanırım hermevsimokurum. Konu hangi kitabı ne zaman okuyacağıma gelince, işte orada kendimce bazı sınıflandırmalar yaparım. Bu kitabı yaza saklayayım, şunu sonbaharda okuyayım, o tam kışın okunacak kitap derim.

Örneğin yaz mevsimi benim için genelde seyahatte okunabilecek, sindirimi nispeten kolay kitaplar için ideal zamandır. Hatta bu dönem, normalde pek tercih etmeyeceğim bazı yayınevlerinin kitaplarını okumaktan bile çocuksu bir zevk alırım. (Epsilon gibi yayınevleri mesela...)

Bu yayınevleri çoğunlukla yurtdışında bestseller olmuş kitapları basarlar ama o kitapların konuları basittir, yazım dilleri kötüdür, hiçbir edebi nitelikleri yoktur; çeviri olan bu kitaplar derinliksiz, yüzeysel, kağıt karakterlerle, klişe hikayeleri anlatırlar; bir nevi yaz dizileri gibidirler. Hele de iyi metinlerle karşılaşmış bir okursanız size zaman kaybettirmekten başka hiçbir işe yaramazlar - ama bazen kafanızı dağıtmak için buna da ihtiyacınız vardır. Her zaman iyi edebiyat okursak, hangilerinin kötü edebiyat olduğunu nasıl anlayabiliriz ki?

Peki siz şu sıralar neler okuyorsunuz? Bir kitabı, öylesine plaj çantanıza attınız diye mi okuyorsunuz yoksa onda gerçekten saklı manalar buluyor musunuz? Belki de o kitabı okuyarak sadece keyifli zaman geçiriyorsunuzdur. İtiraz yok; bu da okumak için gayet geçerli ve benim de sık sık başvurduğum bir sebep. (Görseldeki kitaplar içinde hiç tavsiye etmeyeceklerim de var.)

instagram.com/ofluoglumert

twitter.com/ofluoglumert


SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...