Aslında çok düşündüm Gürpınar'ı masaya yatıracağımız bir kitap kulübü toplantısında kitabın Ben Deli Miyim mi, Kokotlar Mektebi mi yoksa Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda Öğütür mü olması gerektiğiyle ilgili. Hüseyin Rahmi Gürpınar o kadar üretken bir yazar ki, her romanı birbirinden ilginç olunca, seçmek de hayli zorlaşıyor. En son okuduğum romanda karar kıldım ben de. Günümüzün Yalı Çapkını'na benzeyen, karısını birden çok başka kadınla aldatan Şadan Bey'in çapkınlıklarını, acaba bu işin sonu nereye varacak diyerek okuyorsunuz.
Sosyolojik gözlemleri, mizahi dili ve kıvrak kalemiyle Gürpınar'ın 1922 tarihli Gönül Bir Yeldeğirmenidir Sevda Öğütür'ünü okudukça görüyorum ki aslında ne kadar az şey değişmiş. Şimdi, önümüzdeki çağlar için benzer değişiklikleri umuyoruz. Belki de pek bir şeyin değişeceği yok. Kitaptan bazı alıntılar:
"Ta taş devrinden beri erkek, kıskançlığı uğruna kadını öldüre gelmiş, öldüre gidiyor. O vahşet zamanlarıyla bu yirminci asrın hiçbir farkı olmayacak mı?"
"Sanatta daima kurulu düzenlerden ve ahlaka dair konulardan daha yüksek gayelere fırlama şevki ve coşkusu vardır. Mutaassıplar ve Avrupa'daki kilise babaları bu hakikati anlamış oldukları için tiyatronun ve genel olarak sanatın amansız düşmanıdırlar."
"Islaha pek az meyli olan insan azmaya o kadar müsaittir ki bunun önüne ne kitap ne ceza kanunu, hiçbir geçemez."
23 Eylül cumartesi günü İstanbul'da bu kitabı konuşmak üzere toplanacağız. Detaylar burada: instagram.com/mertinkitapkulubu
Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da/Adalar'da ilk kez denize girmek üzere vapurdan Heybeliada iskelesinde indiğimde üzülmeden edemedim: Böylesine önemli, şu an yaşayan pek çok Türk yazardan daha çok okunan bir yazarımızın Heybeliada'da vakti zamanında yaşadığı köşkün müze olmaması, ziyarete kapalı, atıl bir şekilde durması çok acı! Şıpsevdi tefrikasından kazandığı 700 altın lira ile satın aldığı köşkünde uzun yıllar yaşıyor Gürpınar. Heybeliada yokuşlarını bisikletiyle çıkıyor. Gelin görün ki o müze bugün kapalı... Kimin diye biraz araştırdım, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin mi diye. Yok, değil, Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü'nün. Güzelim köşk durduğu yerde eskiyor. Change.org'da "Heybeliada Hüseyin Rahmi Gürpınar Evi Müze Olarak Açılsın, Yaşasın!" başlıklı bir imza kampanyası dahi var. Burgazada'daki Sait Faik Abasıyanık Müzesi gibi, Heybeliada'da da en kısa zamanda Hüseyin Rahmi Gürpınar müzesi açılmalı. Eminim ziyaretçi akınına uğrayacaktır.
Daldan dala atladığım bu yazıyı bitirirken, sosyal tarih olması açısından neye ne kadar para ödediğimi de düşeyim:
Adalar vapuru tek yön: 45 - gidiş dönüş: 90 lira
Ada'da balık ekmek: 95 lira
Ada'da iki top dondurma: 30 lira (bu hayli ucuz, çünkü Marmaris'te bu yaz tek top dondurmayı 40 liraya yedim!)
Değirmenburnu Plajı'na giriş ücreti: 140 lira (çok fazla denizanası vardı ve hafta içi olmasına rağmen aşırı kalabalıktı)
Mert’in Kitap Kulübü bir dernek, vakıf, herhangi bir ticari kuruluş ya da edebiyat eğitmeni bir kişinin açtığı bir atölye, kurs veya seminer değildir. Konunun uzmanı tarafından bilgi alınabilecek bir yer değildir. Ayın kitabı ve yazarı hakkında konuşup sosyalleşmek dışında farklı amaçlarla gelenlere müsamaha gösterecek bir yer kesinlikle değildir.
Mert'in Kitap Kulübü'nde moderatör dahil tüm üyelerin/katılımcıların tek özelliği kitap okumayı çok sevmeleri ve edebiyata meraklı olmalarıdır. Burada tek amacımız aynı kitabın sayfalarında gezindiğimiz insanlarla buluşmak ve sohbet etmek. Yola çıkarken, Martin Eden’daki "Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım. Hayat, ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer." sözü bize cesaret verdi. “Partilemeyi”, spor yapmayı ve dans etmeyi seviyorsanız sosyalleşmek çok kolay olabilir; peki ya tam bir kitap kurduysanız? Tek istediğiniz favori kitap ve yazarınızı masaya yatırıp sizinle sohbet etmeye hazır insanlarla bu konu üstünde saatlerce konuşmaksa? Nerede bu bibliyofil insanlar? Mert’in Kitap Kulübü’nde işte tam olarak böyle bir sosyalleşme ortamı yaratmayı amaçlıyoruz.
Kitap kulübünün instagram sayfası: instagram.com/mertinkitapkulubu