30 Ocak 2024 Salı

SUSAN SONTAG


Soğuk kış akşamlarında battaniyenin altına girip kitap okumak gibisi yok. Bazı insanlar akşamları film ya da dizi izlemeye meyillidir. Benim meylim de kitaplara... Aynı anda üç-dört farklı kitap okuyorum. 

Pazar günü sipariş verdiğim kitaplardan bir tanesi, Can Yayınları'ndan yeni çıkan Susan Sontag'ın Ölüm Tüneli adlı romanı. Kargo çalıştığım iş yerine dün hızla geldi ve ben de dün akşam ilk kırk sayfasını okudum. 1967 yılında yayımlanan bu roman öyle pek de eğlenceli bir roman değil. Romanın kasvetli atmosferi daha ilk cümlelerden itibaren sezinleniyor. Bize de okur olarak Sontag'ın bizi sürükleyeceği ruh hallerine kendimizi bırakmak kalıyor.

Kitabın ilk sayfalarından bir alıntı:

"Haftada beş gün, saat tam 10.00'da büroda boy göstermesi gerek. Diddy, her gün bunu yapabileceğinden şüphelense de her sabah bir şekilde bunu başarıyor." (Alıntıda büronun tam adı da geçiyor ama ben verilmek istenen ana mesajı gölgelememesi adına kısaltarak kullandım, Sontag umarım gücenmez.)

Peki siz şu sıralar ne okuyorsunuz?



18 Ocak 2024 Perşembe

KAYBOLAN BİR DİL ÜZERİNE

Mert'in Kitap Kulübü için bu ay seçtiğim kitap Audrey Magee imzalı Koloni'ydi.

Hikaye, 1979 yazında İngiliz ressam Bay Lloyd'un İrlanda'nın batı kıyılarındaki bir adaya gitmesiyle başlıyor. İsmini bilmediğimiz Lloyd'un amacı, burada üç ay kalarak kayalıkların resmini yapmak. Aslında gizli planı, adadaki İrlandalıların resmini yapmak. Bu arada arka planda, İrlanda'daki şiddetli patlamalar işleniyor. Huzursuz, çatışmalı bir dönem.

Bu küçük adada sadece on iki aile yaşıyor. Adanın yaşlıları İrlandaca konuşsa da çocuklar İngilizceyi de biliyor ve konuşuyor. Yani İrlandaca ölmek üzere. Kitap, İngilizcenin İrlandaca üstünde kurduğu baskıyı ve İrlandacanın giderek yok olmasını anlatıyor. Zaten ana karakterlerden biri de, Fransız bir dilbilimci.

Kitabı okurken aklımda şu gibi sorular belirdi:

Bir dilin kaybından kimi sorumlu tutmalı? O dili konuşmayı bırakanları mı, yoksa o dilleri ele geçiren dominant dilleri mi?

Kitaptan bir alıntı şöyle: "İngilizce konuşan ve İrlandalı isimlerini İngilizceleştiren Katolikler, İrlandaca bir ismi öğrenmekle ilgilenmeyen İngiliz işverenlerce tercih ediliyordu. İngilizce konuşan ve Protestanlığa dönen Katoliklerin durumu daha iyiydi."

Bir başka dikkat çekmek istediğim nokta daha var. Kitaptaki Fransız dilbilimci karakter JP Masson, 157. sayfada şöyle düşünüyor: "İngiltere'nin dilde bile toplumsal hiyerarşiye ihtiyaç duyması, İrlandalıların İngilizce konuşan güç sahibi kişilere hitap ederken sir veya sor sözcüğünü uyarlayıp kullanmasına yol açtı ve böylece daha önce var olmayan yeni bir dilsel ve sosyal eşitsizlik katmanı eklenmiş oldu."

Yorum sizin...

instagram.com/ofluoglumert

twitter.com/ofluoglumert

5 Ocak 2024 Cuma

YENİ KİTAP, YENİ YAYINEVİ


2024 yılının ilk sürprizi benden gelsin. Yeni romanım Benim Küçük Şaheserim, Remzi Kitabevi etiketiyle çıkıyor. Yakında...

 

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...