2 Nisan 2024 Salı

BİR KİTABI NEDEN YARIDA BIRAKIRIZ? / IRIS MURDOCH ve SUSAN SONTAG KİTAP YORUMU


Pek yarıda kitap bırakma huyum yoktur, ama bazen de bir hikaye sizi içine çekmeyince çekmiyor ne yazık ki. İşte şu sıralar başlayıp devam edemediğim iki roman…

Iris Murdoch önemli bir felsefeci ve yazar. Kendisiyle tanışma kitabım olan Rüya Sakinleri’ni ise maalesef pek beğenemedim. Kitap, ölüm döşeğindeki Bruno’nun oğlu Miles’ı son bir kez görme isteğiyle açılıyor. Ancak sonrasında konu dağılıyor ve diğer pek çok karakter arasında tutarlıdan ziyade tutarsızca ve inandırıcılıktan uzak bir şekilde gelişen aşk hikayelerini okumaya başlıyoruz. Temelsiz, pat diye gelişiveren aşklar bunlar. Bruno’nun damadı Danby, Yalı Çapkını’nın İngiltere şubesi gibi, evin hizmetçisi Adelaide ile, sonra Miles’ın eşi Diana ile, sonra Diana’nın kız kardeşi Lisa ile flörtleşmeye, aşk yaşamaya başlıyor. “Ya tutarsa” misali kitaptaki her kadın karakter ile yakınlaşmaya çalışıyor ve bunu başarıyor da. Kitapta varoluşa dair saptamalar ve sorular da var, bunları okumak keyifli. Roman olaraksa beni tatmin etmedi. Olay örgüsünde aradığım lezzeti ve karakterlerde aradığım derinliği bulamadığım için, Rüya Sakinleri’ni yarıda bırakıverdim. Ancak pek çok eser vermiş olan yazarı bu kitabıyla değerlendirip bir kenara bırakmayacağım ve başka kitaplarını da (ileride) okuyacağım. Murdoch’un tüm kitapları Ayrıntı Yayınları’ndan çıkıyor.

Yarıda bırakmak durumunda kaldığım bir diğer kitap da, Susan Sontag’ın Can Yayınları’nın Can Modern dizisinden çıkan Ölüm Tüneli romanı oldu. Bu romanı yarıda bırakma sebeplerimden birinin, haletiruhiye olarak yanlış bir zamanda okumak olduğuna inanıyorum. İş yoğunluğu, kış havası, stresli zamanlar derken üstüne bir de karamsarlık ve depresiflik kokan satırlardan oluşan Ölüm Tüneli eklenince, “Hayatımda bu kadar fazla negatifliğe yer yok” dedim ve kitabı yarısına bile gelmeden bıraktım. Kitabın çıkış fikri oldukça ilginç aslında: İş gezisi için trene binen Dalton, tren tünelde arızalanınca trenden iniyor ve demiryolu işçisiyle tartışarak onu öldürüyor. Peki bu olay gerçekten yaşandı mı yoksa yaşanmadı mı? Sorunun yanıtını ben de merak ediyorum ama dediğim gibi, kitaba (şimdilik) devam edemedim. Konu itibariyle hayli kasvetli olan bu kitap belki de güneşli bir yaz gününde okunmalı.

Peki sizin şu sıralar yarıda bıraktığınız bir kitap oldu mu?

instagram.com/ofluoglumert

twitter.com/ofluoglumert

1 yorum:

  1. Otomatik Portakal'ı yarım bırakmıştım. Başlangıcı beni içine çekmemişti.

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

İMZA GÜNÜ

Henüz daha vakit var ama ön duyuruyu yapmış olayım: 12 Mayıs pazar günü Remzi Kitabevi'nde (Bağdat Caddesi, Suadiye) 15.00-17.00 saatler...