21 Kasım 2024 Perşembe

HOŞ GELDİN 29!

Hoş geldin 29. 🥳 Yeni yaşımda da üretmeye devam etmeye, hayal gücümde dolaşan hikayeleri özgürce yazmaya, yepyeni bir roman çıkarmaya ve mütemadiyen gülümsemeye kararlıyım. Belki başka sürprizlerim de olur. En çok da kendime! 🎈 #BenimKüçükŞaheserim'de A.'nın da dediği gibi: "Taze, güneşli bir hava vardı, yeni başlangıçlar veya bazı bitişler için mükemmeldi." Bakalım bir sonraki sayfada bizi neler bekliyor? 😌

instagram.com/ofluoglumert

twitter.com/ofluoglumert

https://www.trendyol.com/remzi-kitabevi/benim-kucuk-saheserim-p-811138753?boutiqueId=61&merchantId=653904&filterOverPriceListings=false&sav=true

19 Kasım 2024 Salı

"SİZİ TANIYORUM"

Dün arkadaşımla bir müzedeki bitmek üzere olan sergiyi görmeye gidecektik. Havanın soğuk, pofuduk bulutların gri olduğu sonbahar günlerinden biriydi ve ben uzun zaman üstüne bindiğim Haliç vapurunda oturmuş diğer yolcuları gözlemlerken haklarında tahminlerde bulunuyor, kendi kendime hikayeler uyduruyordum. Müzelerin pazartesi günleri kapalı olduğu aklımıza gelince hemen planı değiştirdik ve Balat’ta buluşmaya karar verdik. Bir şeyler yedik, içtik, epey sohbet ettik.

Saatler sonra dönüş vakti geldiğinde tekrar Üsküdar vapuruna bindim. Sabah yine aynı vapurda geldiğim yaşlıca bir kadın yolcu, sanki beni bekliyormuşçasına orada oturuyordu. Belki de onu tekrar görmeyi bekleyen bendim çünkü o an habersiz olduğum bir yazgı çoktan işlemeye başlamıştı. Koca vapurda gittim karşısındaki koltuğa oturdum.

Şöyle bir yüzüme baktı, telefonunda bir şeyler yaptı ve ardından "Sizi tanıdım," dedi bana. Acaba sosyal medyadan mı derken, meğerse kitabımdan tanımış.

Kitabımı yaz başında okumuş, ona kızı almış. Instagram'ı yokmuş, şimdi internete kitabın ismini yazınca beni bulmuş, daha önceden fotoğrafıma baktığı için beni hatırlamış. "Ben hep klasikleri okurum," dedi. "Kızım sizin kitabı verince bu ne dedim, ön yargıyla başladım ama çok beğendim."

Çok sayıda yeni Türk yazar var, haklısınız, fakat bu isimlere, en azından yakın hissettiğimiz bazılarına şans vermek gerek dedim ben de. Benim de henüz okumadığım, keşfetmediğim, hiç duymadığım bir sürü yazar ve kitap var, sadece görünür olabilenleri, reklamı yapılanları biliyoruz, diğerlerinden haberimiz bile yok ve bu çok üzücü, haberimiz olsa da vaktimiz yetmiyor veya beğenecek miyiz beğenmeyecek miyiz bilmediğimiz bir kitabı risk alıp okumak istemiyoruz, okur olarak işimiz zor ve karmaşık. Kızınız tesadüfen bulup almasaydı, siz de benim kitabımdan bihaber olacaktınız örneğin.

Yol boyunca tatlı tatlı sohbet ettik. Bana gelecek kitaplarımı da sordu, ona şimdilerde üstünde çalıştığım yeni bir roman olduğunu söyledim. Karaköy iskelesinden binenler oldu, vapur bir anda kalabalıklaştı. İkimiz de Üsküdar’da indik. İyi akşamlar. Çok memnun oldum. Sahiden de çok şaşırmış ve çok memnun olmuştum. Keşmekeşin içinde farklı yönlere sapıp, kaybolduk.

instagram.com/ofluoglumert

twitter.com/ofluoglumert

https://www.trendyol.com/remzi-kitabevi/benim-kucuk-saheserim-p-811138753?boutiqueId=61&merchantId=653904&filterOverPriceListings=false&sav=true

17 Kasım 2024 Pazar

PAZAR ŞARKISI

Bu pazar sabahı karanlıkta (her zamanki gibi) erken kalktım, epeydir aklımda olan bir senaryoyu yazmaya başladım.

Lady Gaga'nın yeni şarkısı Disease çıktı biliyorsunuz. Gaga, bu şarkıyla birlikte jazzy çalışmalardan sonra tekrar bilindik eski formuna geri dönmüş gibi görünüyor. İki dakikalık kısa şarkıların moda olduğu şu rezil dönemde yeniden dört dakikalık bir şarkı duymak iyi geldi. Şarkının akustik Antidote versiyonunu paylaşıyorum.

Birazdan Kadıköy'e gidip kitapçıları gezeceğim. Havalar artık iyice soğudu, belki bir salep de içerim. Herkese bol okumalı, yazmalı, dinlemeli, izlemeli, farkına varmalı iyi pazarlar diliyorum. 


8 Kasım 2024 Cuma

NAKANO ESKİCİ DÜKKANI VE ÇOKSATAN KİTAP PROBLEMATİĞİ

Genelde kitapçıların çoksatan raflarından uzak durup, aksine hiç satmayan, kimsenin ilgi göstermediği, kıyıda köşede kalmış kitapları arar bulurum, malum. Bunu çoksatanlardaki kitapların kötü olduğunu düşündüğüm için yapmam elbette, çünkü hiç de öyle düşünmem. Sadece, o sıralar herkesin okuduğu kitapları okumak bana bir dayatma gibi gelir, onları okumaya mecburmuşum gibi hissettirildiğimi düşünürüm, o nedenle de o kitaplardan itilirim. Ayrıca, büyük çoğunluğun satın aldığı kitap (ve bakın burada sadece satın alınma raporu var, beğenilip beğenilmeme yargısından henüz haberimiz yok, kaldı ki beğenilse bile), bakalım benim için doğru kitap mı canım?

Hal böyle olunca, uzak durduğum o raflardan bir kitap çekip aldığıma kendim de şaşırdım. Şans vermek istediğim kitap Nakano Eskici Dükkanı idi (çünkü kapağıyla ve konusuyla beni de tavlamıştı). Kitabın içeriğine hiç değinmeyeceğim çünkü bu yazının konusu bu değil. Kitap 2019'da fotoğrafik bir kapakla çıkmış. O dönemler pek ses getirmemiş. 2024 yılı baskısındaki yeni ve hakikaten güzel olan lezzetli kapağı ise amacına ulaşmış ve okurların ilgisini çekmiş gibi görünüyor. Zira kitap aylardır çoksatanlarda ve daha da orada kalacağa benziyor. Başarılı bir kapak çalışmasının, yani dış tasarımın, (tek başına yeterli olmasa da) bir kitabı sattırmaktaki yadsınamaz önemini görüyoruz.

Nakano Eskici Dükkanı'nda aradığımı bulamasam da, kitap, şimdi bir küçük resim tablosu niyetine masamın üstünde gayet güzel duruyor.

Yazımın başında değindiğim, çok sattığını bildiğimiz ama beğenilip beğenilmediğine ilişkin bir fikrimizin olmadığı kitap konusuna gelecek olursak, yine verdiğim örnekten giderek, biraz araştırınca Nakano'nun da karmaşık yorumlar aldığını ve sanki ekseriyetle beğenilmediğini gördüm. Demek ki, bir kitabı çoksatan rafında görünce hepimiz aynı tuzağa düşüyoruz. O kitabı alıyoruz, iyi olup olmadığını bilmeden. Çünkü "o kitabı almış olan bir sürü insan var ve bu bir sürü insan yanılıyor olamaz" algısına kapılıyoruz. Bu merak sayesinde de kitap onunla henüz tanışmamış olan insanlara satılmaya devam ediyor ve satılma döngüsü devam ediyor.

Bir de, şu sıralar kitapçılar, kütüphaneler, sahaflar ve antikacılarda geçen tematik romanlara pazarlama kampanyası yapılıyor gibi geldi bana, ne dersiniz? Okur olarak sahiden de bu tip "nostaljik" yerlerde geçen romanları seviyoruz doğrusu...

instagram.com/ofluoglumert

twitter.com/ofluoglumert

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...