14 Haziran 2014 Cumartesi

APARTMAN - BÖLÜM 4


Bölüm 3
Bölüm 2
Bölüm 1
Pilot bölüm

BİR KAYIP VE BİR KAÇIŞ

Özet: Ben Zehra... Amerika'dan Türkiye'ye döndüğümde evimde bulduğum çürümüş ceset Altın Bilezik apartmanındaki her komşumu şüpheli yaptı. Polis cesedin apartmanın eski sakinlerinden biri olduğunu teşhis etti. Kapı komşum Sevgi, bir gece yarısı aniden evi terk edince bu suçu onun işlediğini düşündük. Çiğdem ise Okan ile Melis'in konuşmalarını dinlerken, katilin Okan olduğunu öğrendi. Apartman içinde ondan kaçarken, merdivenlerden yuvarlanıp düştü. İşin daha da kötü tarafıysa, hamile olmasıydı.



Çiğdem koyu bir karanlığın içinden çıkıp belli belirsiz uyandığında, tepesindeki doktor ve kocası Cem'i konuşurlarken duydu.

"Plasenta içi lokal bir kanama var."

"Yani?"

"Acil bir müdahale yapacağız."

Çiğdem gücünün yettiğince konuşup, "Bebeğime bir şey mi oldu?" diye sordu.

"Hayatım, uyandın mı?" dedi Cem.

"Sizi ameliyata alacağız, Çiğdem Hanım," dedi doktor.

Neler olmuştu? Neler oluyordu? Çiğdem’in hatırladığı son sahne, Okan’dan kaçarken merdivenlerden düşüşüydü. Katil… Katil Okan’dı. Ama Çiğdem'in şimdi bu konudan bahsedecek gücü yoktu. Şimdi tek isteği bu endişeli bekleyişin bir an önce sona ermesi ve bebeğini sağ salim kucağına almaktı. Çiğdem ameliyata girmek üzere hazırlandı.

O sırada ben de dahil olmak üzere Altın Bilezik apartmanının tüm sakinleri hastane koridorunda bekleyiş içindeydik. Sesi duyar duymaz evlerimizden çıkmış ve merdivenden düşen Çiğdem’i hastaneye kaldırmıştık. Bu sırada kocasına da haber vermiştik.

"Ne olduğunu anlamadık," diye anlatıyordu Okan. "Birdenbire ayağı takıldı ve düşüverdi." Ne kadar güzel yalan konuştuğunu, sonradan öğrenecektik.

"Niye o kadar hızlı koşuyordu ki!" dedi Aslı. "Yani izdivaç programındaki alkışların gürültüsü arasında duydum o sert sesi!"

“Ya sorma,” dedi Okan.

“Ne dikkatsizlik ama!” dedi Keriman. “Öyle değil mi Melis?” Tek kaşını kaldırmıştı.

Melis başını sallamakla yetindi. Hala şoktaydı.

“Esas bu Sevgi nerede bu Sevgi?” dedim. “Apartmandan toz olup uçuverdi! Katil o işte, diyorum size. Kenan Bey’in taşındığı evin öncekini sahibin gırtlağını sıkıp atıvermiş adamcağızın cesedini evime! Ama onun zoru benimle, ben biliyorum!"

O sırada Sevgi koridorun başında belirmesin mi!

“Çiğdem… Çiğdem nasıl?”

Kız nereden çıktı ki bu?

“Ben haber verdim ona,” dedi Aslı, kafamdan geçenleri tahmin etmiş gibi.

İyi hal ettin Aslı!

“Nereye kayboldun dün bugün?” dedi Keriman, şüpheli bir ses tonuyla. Takdir ettim doğrusu, lafı ağzımdan aldı da beni Sevgi’yle muhatap olmaktan kurtardı.

Kocasından dayak yediği için izini kaybettirmek isteyen Sevgi, haberi duyunca sahalara geri dönmüştü ama, bu gerçeği bize söyleyecek bir kadın değildi. En azından şimdilik. “Sonra anlatırım, Çiğdem’in durumu nedir?” diye geçiştirdi soruyu.

"Evime bir ceset saklamış olabilir misin acaba?" deyiverdim kendimi tutamayıp.

Sevgi gözlerini dört açıp, "Neler saçmalıyorsun sen!" dedi. "Sen kafayı benimle bozmuşsun! Bana suç atmaya yer arıyorsun!”

"Tamam hanımlar, burası hastane, sessiz olun Allah aşkına," dedi Kenan. Apartmana taşındığına taşınacağına pişman olmuştu adamcağız belli ki.

"Kenan Bey haklı," dedi Nur ve Aslı aynı anda. Sonra birbirlerine baktılar.

Sonra Çiğdem ameliyata girdi. 

Ameliyatı sona erdiğinde, Cem onun başında uyanmasını bekliyordu. Nihayet kadın uyandı. Kötü haberi, ona Cem verecekti.

“Nasılsın aşkım?”

“Bebeğim nasıl?”

Cem derin bir nefes alıp, “Bebeğimizi kaybettik,” dedi. “Ama sen iyisin ya, buna şükür.”

Çiğdem bir an için donakaldıktan sonra, ağlamaya başladı. “Nasıl... Bu mümkün değil..." diye sayıklamaya başladı. "Adını Ali koyacaktık... Mükemmel olacaktı…"

Cem’in de gözleri sulanmıştı. Konuyu değiştirmeye çalışıp "Tüm arkadaşların burada," dedi. "Hepsi senin yanında."

Çiğdem gözyaşları içinde, "Onun yüzünden…" dedi. "Okan… Adamı öldüren o... Katil o… Onu itiraf ederken duydum… Ondan kaçarken düştüm… Bebeğimin katili de o!"

Cem şok içinde ayağa kalktı, düşecek gibi oldu, sonra toparlanıp odadan dışarı çıktı. Koridorda bekleyen komşulara bakındı. "Okan... Nerede o?"

"Onlar gittiler," dedi ağlamaktan gözleri şişmiş olan Nur. "Çiğdem nasıl? Biz girebiliyor muyuz yanına?"

"Nereye gitti?" diye yineledi Cem. Burnundan soluyordu. 

"Gittiler işte," dedi burnunu sümküren Keriman. "Ne diye sorup duruyorsun oğlum? Ona bir şey mi diyecektin? Çekinme, bize de."

"Çiğdem onu itiraf ederken duymuş, ondan kaçarken düşmüş, katil o."

Koridor derin bir sessizliğe büründü.

İki saat sonra İstanbul'a yakın ormanlık bir arazide, bir pansiyoncu odalarından birinin kapısını iki gence açtı. "Burada harika zaman geçireceğinizden eminim, Okan Bey. Hem dağlara fazla turist gelmez. Kar yağarsa da burası dünyadan tamamen kopar. Balayında baş başa kalmak harika olmalı!"

"Evet, biz de bu arada aşkımızı tazeleyeceğiz," dedi Okan ve yanındaki Melis'e sarıldı. 

Ancak kızın gözlerinin ağlamaktan şişmiş olduğu, pansiyoncunun gözlerinden kaçmadı. Belki de her gelin gibi evlendiği ve aile evinden uzaklaştığı için bir parça üzgündü. Bunu önemsemeyerek, "Balayınız için bizi seçtiğini için tekrar çok teşekkür ederim," dedi.

Kapıyı kapatıp odadan çıktığında, kızın hüngür hüngür ağlamaya başlaması karşısında onun da gözleri sulandı. Ne balayı ama!
 

3 yorum:

  1. sürükleyici olmuş. Benim hoşuma gitti. devamını merak ettim bak. Bekliyoruz.

    YanıtlaSil
  2. ya valla bak çok heyecanlı yaaa :) gerilim filmi gibi gidiyo :)

    YanıtlaSil
  3. Ya o Okanı bir kaşık suda boğarım ya ben kadın onun yüzünden bebeğini kaybetti yazık ya

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

KİTAP ALINTISI

Yeni romanım Benim Küçük Şaheserim'den bir alıntı:  "Kitaplar onun ecza dolabıydı. Hastalanırsa -ruhu hastalanırsa- hangi kitabı aç...