9 Şubat 2014 Pazar

ÖDÜLLÜ TİYATRO HOCAMLA NEYE NİYET, NEYE KISMET!

 
Haluk Bilginer'li, Ayça Bingöl'lü ve Canan Ergüder'li "Nehir" oyununu dün akşam izledim ve hakkında kapsamlı bir tiyatro eleştirisi hazırlamaya başladım, öncelikle bunu söyleyeyim. Ama ondan önce sizlerle bugün başıma gelen çok güzel bir şeyi paylaşacağım. Hem de yine tiyatro ve şu altıncı his konusuyla ilgili.
 
Bilmem siz tanır mısınız, ama tanımıyorsanız da mutlaka tanımanız gereken bir insandır o: Banu Manioğlu. Yetenekli olmasının yanı sıra aynı zamanda mütevazı, şeker, enerjik, cıvıl cıvıl ve dünya tatlısıdır da... Trabzon Devlet Tiyatrosu'nun kraliçesidir. Benim de onuncu sınıfta oynadığım tiyatroyu yönetmiştir.
 
Bugün, -yazıyı yazdığım vakte göre- az önce, birden aklıma düştü "Banu Hoca". Oyundan sonra belki bir, belki iki defa konuşmuşuzdur; ama bu akşam ben illa onu arayacağım! İçimden öyle geliyor ve mutlaka aramam gerektiğini hissediyorum! Sebepsiz yere, sesini duymak amaçlı, özlediğimden... Arıyorum da.
 
 
Biraz konuşuyoruz, hoşbeş ediyoruz, en sonunda soruyor: "Ödül için mi aradın?"
 
Eyvah! Ödülden falan haberim yok benim!
 
"Hayır," diyorum. "Hayırdır, ne ödülü?"
 
Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri var ya hani, işte hocam ona aday olmuş ve kazanmış! "Yardımcı rolde en başarılı kadın oyuncu" ödülü, "Bu da Geçer Ya Hu" oyunundaki müthiş komik performansıyla "Banu Hocam"a gitmiş! Ne kadar mutlu oldum bunu duyunca, çünkü o bu tip bir ödülü çoktan hak ediyordu.
 
Bir yandan da şaşırdım ama. Yani ben yıllar sonra arıyorum ve tam da böyle bir şeye denk geliyor! Yani bu duruma benim altıncı hissimle ilgili bir şeyler mi söylenir, yoksa sadece temiz kalp ve tesadüf mü denir... Bir açıklama getiremiyorum valla. Yine yazmıştım size, başıma çok geliyor böyle şeyler diye. O yazıyı yazdıktan sonra geldi, şimdi geldi, yine gelecek ama hangi birini yazayım? Böyle "özel" olanları yazıyorum işte, sizi çok da aynı muhabbetlerle bıktırmadan.
 
Uzun lafın kısası: İyi ki aramışım Banu Hoca'mı, almış olduğum güzel havadislere değdi... Demek ki bazen araya yıllar girmiş olmasını bahane etmeyip, akla düşen kişiyi aramak lazım, değil mi ama?
 
Not düşümü: Eğer bir gün onun oynadığı bir oyuna rastlarsanız, mutlaka izlemeniz gerektiğini söylememe gerek yok herhalde! (Haydi yine iyisiniz, söylemiş olayım!)
 
 
 


1 yorum:

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

KİTAP ALINTISI

"Yazın son günleri, insanın dünyayı değiştirebileceğine dair hâlâ içinde umut taşıdığı günlerdir. Ama ne zaman ki mevsim döner, işte o ...