13 Ağustos 2015 Perşembe

ALMANYA - HOHENLOHE AÇIK HAVA MÜZESİ

Hohenlohe Açık Hava Müzesi'nde adeta zaman durmuş... Belki de biz durdurduk o zamanı, mutlu anlarımızla, bilmiyorum... Öyle ya da böyle, hayatımın EN GÜZEL günlerinden biriydi...

Almanya'daki iki haftayı anlatmaya nereden başlasam nasıl başlasam derken baktım ki bir türlü başlayamıyorum, ben de sonunda harekete geçmeye karar verdim! Almanya'nın Baden-Württemberg eyaletinde, Waldenburg diye küçük bir köydeydik biz. Yani sizlere Waldenburg'u, Schwäbisch Hall'i, Rothenburg'u, Langenburg'u, Kupferzell'i, Hohenlohe'yi, Heillbron'u ve yakınlardaki diğer yerleri anlatacağım. Hadi bu gezi turunun ilk yazısına en son gün gittiğimiz açık hava müzesiyle başlayalım!

Waldenburg'dan Kupferzell'e trenle gittik ve birkaç adım yürüdükten sonra Hohenlohe Açık Hava Müzesi'ne ulaştık. Bu açık hava müzesini gezerken takip edebileceğiniz iki yol var. İlk yol kısa yürüyüş yolu, 15 dakika. Diğer yol uzun yürüyüş yolu, 45 dakika. Biz tabii ki de uzun yolu tercih ettik ve elimizdeki haritaya göre numaralandırılmış evlere giden yolları ve patikaları takip etmeye başladık.

Almanya'daki ilk hafta yüzyılın sıcağı yaşanmıştı, terden öldük. Bu Hohenlohe günündeyse hava kapalı ve soğuktu. O nedenle yağmurluklarımızı kuşandık.

 
Burası Kupferzell tren istasyonu... Sessiz ve ıssız... Kimsecikler yok...

 

 
 
Sanki tüm köy benim kırmızı-mavi kreasyonuma uyum sağlamak istiyormuş gibi, arka plandaki her şeyde kırmızı ve mavi vardı. Ve tabii ki durum böyle olunca fotoğraf çektirmek kaçınılmaz oldu...

 
İspanya'dan gelen neşeli ve eğlenceli Ion, bize siestanın onun ülkesinde gerçekten de oldukça popüler olduğunu kanıtladı! Bulduğu her fırsatta siesta yaptı. Evet, müzenin içindeki bu yüzyıllardır el değmemiş tozlu yatağın üstünde bile...
 
 
Buğday ve lavanta tarlaları... Oh mis...
 

 
Buğday inceleme ekibi görev başında...


 
Fotolar fotolar...
 

 
Fotoğraflar bütün eğlenceyi anlatmaya yeter mi? Yetmez! (Ama yardımcı olabilir) Hayatımın en eğlenceli sahnelerinden biriydi bu tahterevalli oyunu... Asla unutmayacağım bir gün...

 
Kapılardan bakıyoruz... Tüm masumiyetimizle...
 
 
 
 
 
 
Evlerin içinde böyle eski moda dekorasyonlar, mobilyalar var.. Bunları sonradan müzeye çevirmişler... Ama çatılar ve tavanlar çok alçak... Çoğunda kuzine soba sistemi var... Bizim köy evlerimize benziyor...


 
No money. No project. No future. Ben demiyorum. Tişörtüm diyor.
 
 
İşte bazı insanlar da böyle hoş pastoral tablolar içinde yaşıyor... Biz daha durakta beş yüz kişiyle birlikte otobüs bekleyelim...
 

3 yorum:

  1. Gezinizde kafileye bende eslik ettim.Bakalim daha nereleri görecegiz...Simdi de hava cok sicak burda..Parcali bulutlu havalar güzeldir, yagmur yagmasinda :)

    YanıtlaSil
  2. Farklı yerler keşfedebildiğiniz için çok şanslısınız...

    YanıtlaSil
  3. almanya bigün ben de görerim işallah :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

KİTAP ALINTISI

Yeni romanım Benim Küçük Şaheserim'den bir alıntı:  "Kitaplar onun ecza dolabıydı. Hastalanırsa -ruhu hastalanırsa- hangi kitabı aç...