Dikkat: Fazlasıyla Tenten, Manneken Pis/İşeyen Çocuk, çikolata, waffle, çizgi roman, French fries, müze ve Euro muhabbeti içerir!
Brüksel'e gitmek hiç aklımda yokken, bizim Hong Kongluların planına dahil olmamla kendimi Tenten'in ülkesinde bulduğumu biliyorsunuz. Evet, Belçika'dan bildiriyorum! Belçika'nın başkenti olan Brüksel'e, 17 Şubat sabahı Kopenhag'dan gittik, 21'inin akşamı da döndük. 5 gün Brüksel için gerçekten çok fazlaydı, biz biraz fazla kalmış olduk, bence 2-3 gün Brüksel için ideal. Tabii bir gün de Brugge'a gittik. Bu yazımda sizlere Brüksel'de gezilecek yerler, Brüksel'de ne yenir, Brüksel'den ne alınır, Brüksel'de mutlaka gitmeniz gereken yerler ve müzeleri anlatacağım. İlk kez denediğim Airbnb maceramı ve Brugge gezimi de sonraki yazılarımda detaylıca anlatacağım elbette.
Brüksel uçak biletimizi her ne kadar ucuza almış olsak da, Malmö'den Kopenhag'a gitmek ve Brüksel Charleroi Havaalanı'ndan Brüksel şehir merkezine gitmek, uçak biletinin neredeyse iki katı fiyatına denk gelmiş oldu. Öncelikle, Malmö'den Kopenhag'a gitmek 89 DKK (yani bizdeki değişen karşılığına göre 45-55 lira arası). Kopenhag'dan Brüksel'e uçuş yaklaşık bir buçuk saat. Brüksel Charleroi Havaalanı'ndan Brüksel Midi'ye gitmek 57 liraya denk geliyor. Gelirken kişi başı 15 Euro verip taksiyle geldik (57 lira), dönüşte de yine kişi başı 14 Euro (53 lira) verip havaalanı otobüsünü kullandık. Ama bitmiyor. Midi de merkezi bir yer değil. Midi'den merkeze gitmek için de 2.10 Euro'luk metro bileti almanız gerekiyor. Bu bilet de 8 lira. Yani uçak bileti hariç, 225 lira gibi de havaalanından şehre-şehirden havaalanına (ve Kopenhag-Malmö arası) gitmek için vermek durumundasınız. Brüksel'de ulaşım nasıl derseniz, böyle işte, pahalı. Hoş İsveç kadar pahalı değil. Ama dediğim gibi, bir yanda SEK, diğer yanda Euro olunca kıyaslama yapmak da zor. Şimdi hiç vakit kaybetmeden madde madde anlatmaya başlıyorum, ki Brüksel'e gitmek için yazımı okuyanlar aradığını bulabilsin:
Brüksel'de gezilecek yerler
1 - Grand Place
Grand Place, Brüksel'in hiç şüphesiz en hareketli meydanı. Başınızı nereye çevirseniz dört bir tarafınızda pek çok tarihi bina göreceksiniz. Aynı zamanda sokakları at üstünde gezmek isterseniz böyle mini bir gezi de yapabilirsiniz. Grand Place birçok kafeye, restorana, hediyelik eşya dükkanına, waffle'cıya da ev sahipliği yapıyor. Biz Şubat'ın ortasında gittiğimizde bile çok kalabalıktı, yazın kim bilir nasıl olur...
2 - Manneken Pis
Grand Place'tan sadece birkaç sokak ötede yer alan bu küçücük, yalnızca 61 cm olan heykel nasıl da tüm Brüksel'i birbirine katıyor bir bilseniz! İşeyen Çocuk'la selfie çektirmek için Hong Konglusundan Türk'üne, millet birbiriyle nasıl yarış ediyor bu küçücük heykelin önünde, görmeniz lazım! Orijinal İşeyen Çocuk Heykeli küçücük ama şehrin her yerinde kendisine türlü kılıklara girmiş bir şekilde rastlamanız mümkün. Çikolatacılarda işeyen çocuk çikolatalarından tutun işeyen Şirinler'li kartpostallara kadar her yerde var. Hatta, ünlü saat markası Swatch ona özel işeyen çocuklu saat bile yapmış, size o kadarını söyleyeyim. Kendisi benim pazartesi modum olur bundan sonra.
Peh, yine mi pazartesi? |
3 - Galeries Royales Saint-Hubet
Bizdeki Kapalıçarşı'nın çok çok çok daha küçüğü gibi olan, ama gerçekten tarihi bir binaya sahip bu Brüksel çarşısı oldukça eski ve şık dükkanlara ev sahipliği yapıyor. Çarşı pazar gezmesi, çizgi roman figürleri avı, çikolata tadımı... Çikolata kaplı vitrinler tok karınları bile acıktırır, o yüzden pek fotoğraf koymayacağım. Hayır gözlerimize de yazık, dişlerimize de.
4 - Atomium
Şehir merkezine uzakta ve biraz ters bir yerde olan Atomium, şans eseri, bizim kaldığımız eve çok yakındı. İlk başta biraz korkunç bir görüntüsü var, sonra alışıyorsunuz.
5 - Sablon
Sablon da yine merkezde, parkları olan bir yer...
6 - La Boutique Tintin
Birazdan içerideki her şeyi alacaktı... |
Şimdi gelelim esas konuya! Brüksel'de hiçbir yere gitmesem bile buraya illa gidecektim! La Boutique Tintin'e, yani Tenten Butik'e! Aman aman Tenten meraklısı olmasam da, çizgi roman seven biriyim ve Tenten'i de seviyorum. Gerçi tam bir çizgi roman şehri olan Brüksel'e gelmelerine rağmen Tenten hakkında hiçbir fikirleri olmayan Hong Konglu arkadaşlarım Tenten'i gördüğüm her yerde heyecanlanmamı anlayamadılar. Tenten Butik'te resmen kendimi kaybettim. Bir sürü şey aldım tabii, birazdan oraya da geleceğim. Ama buraya mutlaka gidin. Grand Place yolu üstünde zaten, giderken illa önünden geçiyorsunuz.
7 - Çizgi Roman Müzesi
Comic Museum Brussels ya da The Belgian Comic Strip Center ya da kısacası Çizgi Roman Müzesi, 7 Euro'ya giriş yapılan (26,50), saat 18'de kapanacak olan ama sonra gidemem diye 17'de gittiğim müze. Biraz alelacele gezmiş oldum ve pek bir şey anlamadım ama gezmesem de aklımda kalacaktı. Tabloda, üçüncü kuşaktan beşinci Mertovski'yi görmektesiniz. Şaka şaka, bizim Tenten'in Kaptan Haddok'u. Belçika çizgi romanları deyince bizim aklımıza hep Tenten geliyor, ama aslında Şirinler, Red Kit, Asteriks de Belçikalı. Daha az bilinenlerden Gaston, Spiru, Corto Maltese de buralı, hatta Corto Maltese grafitilerine de Tenten'inkiler kadar rastlamak mümkün sokaklarda... Brüksel, bir çizgi roman severin kesinlikle gelmesi gereken bir yer. Brüksel'e gelip de çizgi roman kültürünü keşfe çıkmadan olmaz. Ama grupça gezdiğimiz için müzenin ancak günün sonuna kalmış olması gibi, yine aynı sebepten dolayı, gördüğüm pek çok kitapçı ve mağazaya da giremedim. Brüksel'e bir ara tek başıma tekrar mı gitsem, ne dersiniz?
Müzede de Tenten Butik gibi bir mağaza vardı ve pek çok Tenten figürü satılıyordu. Ama aynı figürler her nedense biraz daha pahalıydı. Ben de bir daha Tenten Butik'e gidemeyebilirim diye alacaklarımı oradan almak istedim. Bu mağaza da müze gibi 18'de kapanacaktı ve işte o yüzden müzeyi yarıda kesip bir heyecanla Tenten figürleri almak üzere mağazaya koştum ve doya doya Tenten alışverişimi yaptım! (Gerçi sonra Tenten Butik'e gittim tekrar, neyse, aldıklarımı yazının sonunda göstereceğim.)
8 - Müzik Enstrümanları Müzesi
Zurnanın zırt dediği yerde, Müzik Enstrümanları Müzesi'ndeyim... |
Doğrusunu söylemek gerekirse, Müzik Enstrümanları Müzesi Çizgi Roman Müzesi'nden çok daha güzeldi. Çünkü Brüksel bir açık hava çizgi roman müzesi gibi zaten, o yüzden ilk müze beni pek tatmin etmedi sanırım. Ama Müzik Enstrümanları Müzesi gerçekten çok büyük ve detaylıydı, tarihten bugüne çok ilginç enstrümanlar vardı. Ne var ki, yine yeterli zamanımız yoktu, havaalanına gitmeden önce yalnızca 40 dakika falan gezebildik müzeyi. Giriş 6 Euro (23 lira) diye sizler için notumu da düştükten sonra, hemen anlatmaya başlayayım. Burada tarihten bugüne bir sürü enstrüman var ve size verilen kulaklıkla hemen hemen hepsinin sesini dinlemeniz mümkün. Vazo ve sünger ikilisinden oluşan bir enstrümandan tutun, deniz kabuğuna kadar ilginç pek çok "enstrüman" vardı. Bass clarinet yine beni etkiledi. Ama bakınmama rağmen fagot göremedim, belki de ben bulamadım vaktimiz az olduğu için. Neyse, buraya mutlaka gidin derim ben. Zaten bana da Çizgi Roman Müzesi'nde konuştuğum 3 Türk kadın "Burası güzel değil, Müzik Enstrümanları Müzesi'ne mutlaka git" demişti. 40 dakikacık da olsa, burayı görme fırsatı bulduğum için şanslıyım.
Brüksel'de ne yenir, ne yemeli?
1 - Waffle
Geldik en çok merak edilen konuya! Brüksel'de ne yemeli? 1 numarada tabii ki Waffle var! Peki Brüksel'de waffle'ı nerede yemeli? Biz hemen her gün waffle yedik, hepsi de kendine göre farklı ve güzeldi. Yani kesinlikle şurada yemelisiniz diyemem. Mesela ilk olarak Vitalgaufre Belgian Quality'de yedik. Ben kendinden vanilyalı waffle aldım, yani hiçbir şey ekletmeden, 2.45 Euro.(9,50 lira) Ama aslında 1 Euro'ya sade waffle alabileceğiniz yerler de var. Öyle alanlar da var. Ama ben üstüne bir şeyler ekleterek almayı seviyorum. Mesela bir alttaki fotoğrafta waffle 1 Euro'ydu ama muz, çilek ve Nutella eklettim, 4.50 Euro oldu (17 lira). Brugge'de de krema ve reçelli waffle'ı 3.50'a (13.50) almıştım. Tespit: Brüksel'de waffle'ın tadından çok görünüşü güzel diyebilirim.
2 - French Fries / Patates Kızartması
Aslında French fries yani patates kızartmasının Brüksel'le özdeşleşmiş olmasını hala anlayabilmiş değilim, çünkü bildiğiniz yağlı, zararlı patates kızartması işte... Tabii ki zararlı her şey gibi lezzetli mi lezzetli, ama klasik kızartma. Fritland'in önünde bir saatten fazla kızartma kuyruğunda bekledik, kesinlikle çılgınlıktı! Daha da çılgın olanı, önümde yaşlı bir teyzenin bile kızartma kuyruğunda olmasıydı.
Eklettiğin her sos 0.80 Euro, evet, mayonez ve ketçap için bile para veriyorsun Brüksel'de. İlk yediğim sade kızartma 3 Euro'ydu. Sonra Dila Chez Papy Resto Snack'e gidip Andalouse soslu yemeden dönmememi söyledi, ondan yedim, orada da 3.20 Euro'ydu mesela. (Andalouse sos hardallı baharatlı gibi değişik bir sos, sevdim, ama meğer daha önce de yemişim.) Belçika'da olmanın zararları... Bol bol waffle, çikolata ve yağlı patates kızartması.
3 - Çikolatalar, bagetler ve diğer şeyler
Lezzetli bir çorba ve peynirli baget sandviç, 4 Euro...
Brüksel'den ne alınır?
Maison Dandoy ve Passion Chocolat, çikolatanın yanı sıra bisküvi ve onlar her ne kadar elmalı/zencefilli ekmek dese de bize göre baya kek/pasta olan bu "ekmekler" konusunda da önde gelen çikolata dükkanlarından. Passion Chocolat'tan aldığım bu küçük ekmek sadece 2.95 Euro idi ve tadı inanılmazdı, ama bitti! Ben de Dila'ya tavsiye verdim: "Dila hala nasıl bu elmalı ekmekten hiç yemedin, hemen dene!"
Aman aman Brüksel'de akşam mı olurmuş... Önümüzde esrarengiz sokak lambaları yanar, ikide bir tramvaylar mı geçermiş... Manzarama çay, peynirli sandviç ve kruvasan kaldırıyorum o halde! |
Çikolata, hediyelik eşya kısmını geçtikten sonra, kesinlikle Tenten veya başka bir çizgi roman figürü almalısınız diyorum! Ben irili ufaklı Tenten figürleri, Kastafiore'li magnet, Tenten dosyası, Brugge'da bir tasarım mağazasından gözlük şeklinde metal kitap ayracı aldım. EURO tabii ki can yaktı (sadece ayraç 7.50 Euro, yani 28,50 liraydı öyle söyleyeyim), ama Brüksel'e de kaç kez gidilir ki? İşte Belçika ganimetleri... (Bi' kısmını yedim.) Brüksel'dekitümTentenleritopladım-tabiikikitapayracıdaaldım-gözlükşeklindekibuayracınasılalmazdım
Brüksel şehir merkeziyle ilgili anlatacaklarım bunlar... Ama Brüksel macerası bitti mi? Tabii ki hayır! Daha sizlere ilk Airbnb deneyimimi ve Brugge'u anlatacağım... Takipte kalın!