Ay Yapım geçtiğimiz hafta iddialı iki
diziyi yayına soktu: Perşembe gününe Çarpışma ve cuma gününe Şahin Tepesi. Ne
var ki, iki dizi de açılış bölümleriyle reyting yarışında beklenen performansı
gösteremedi. Çarpışma sessiz ve derinden ilerleyişinin sinyalini verirken, Şahin Tepesi toparlamasının çok zor olduğu kritik bir noktada... Peki bundan sonra neler olacak?
Ben, ısrarla
ve ısrarla şunu söylüyorum: Sağlam bir hikaye ve iyi bir senaryo varsa (ama
bakın bu ikisi birbirinden bağımsızdır, yani ikisi de ayrı ayrı çok güçlü olmak
durumunda), bir dizinin tutmama olasılığı neredeyse sıfır. İsterseniz en
iddialı dizilerin olduğu güne koyun, yine de o dizi bir şekilde seyircinin
dikkatini çekecektir.
Sırayla gidecek olursak, önce perşembenin dizisi Çarpışma ile başlayayım...
Bakınca, kadro hayli iddialı görünüyor: Kıvanç Tatlıtuğ, Elçin Sangu, Onur Saylak, Melisa Aslı Pamuk, Alperen Duymaz... Ama dizi, bana göre çok mühim bir "konu tanıtımı" hatasıyla başladı, ki aynı hata Şahin Tepesi'nde de var.
SIKICI BİR "ÇARPIŞMA": KARAKTERLER BİRBİRLERİNİ MEĞERSE TANIYORMUŞ!
"Çarpışan aslında kaderlerimizdi..." Bu iddialı lafı, Tatlıtuğ'un canlandırdığı Kadir karakteri söylüyordu daha ilk fragmanda. Seyirci de, karakterlerin bu kaza yüzünden birbirleriyle tanıştığını, hayatlarının iç içe geçtiğini falan zannediyor, öyle bir algıya kapılıyor... Ama yok efendim, kazadan önce karakterlerimiz 3/4’ü birbiriyle zaten tanışıyormuş meğer! Yani bu kaza, birbirleriyle tanışmayan insanların değil, nasıl bir tesadüftür ki halihazırda zaten tanışan insanların çarpıştığı bir kazaymış! Zaten izlediğim an bunu fark edince, diziden birdenbire soğudum. Oysa dramatik anlamda daha doğrusu ve güzeli, bu karakterlerin kaza yüzünden tanışan bu karakterlerin daha sonra birbirlerinden kopamayıp hikayelerinin ilerlemesi yönünde olurdu... Elçin Sangu'yla Kıvanç Tatlıtuğ daha önceden tanışıyorlarmış... E şimdi bu kadar sıkıcı bir konu olabilir mi! Adı "Çarpışma" olan bir dizide, çarpışma madem ki bu karakterlerin birbirleriyle tanışmasına neden olmayacak, madem bu çarpışma "kaderleri birbirine bağlamayacak", daha ne anlamı var ki...
Kıvanç Tatlıtuğ’un Çarpışma’daki Kadir karakteri Kuzey Güney’deki Kuzey ve Ezel’deki Sekiz arasında bir yerde gidip geliyor gibi. Yani çok farklı bir Kıvanç Tatlıtuğ da göremedik maalesef. Kıvanç Tatlıtuğ var, yanına da Elçin Sangu’yu koyduk nasıl olsa izlenir gibi bir düşünce yoktur umarım. Aynı akşamın bir diğer dizisi olan Muhteşem İkili'de de resmen “yakışıklı serseriler geçidi” var ama bakın işte, senaryo ve hikaye kötü olunca olmuyor, daha önce dizi hakkındaki görüşlerimi yazmıştım!
Çarpışma ilk
bölümüyle Total’de 3,99 reyting ve 8,61 share ile 10. olurken, AB’de 5,60
reyting ve 13,21 share ile 3. olmuştu. Yani dizi, hiç değilse AB için umut vaat
ettiğini göstermişti. Bir Zamanlar Çukurova’nın geçen hafta aynı akşam
yayınlanan bölümü Total’de 13,67 reyting ve 30,61 share ve AB’de 11,30 reyting
ve 27,34 share ile 1.liği yine bırakmamıştı. Bu arada FOX’taki Fatih
Portakal’ın da tek başına dizilerle reyting yarışında olduğunu, hatta çoğu
zaman 2.liği yakaladığını belirtmeden geçmemeli.
Çarpışma iki
gün önce yayınlanan ikinci bölümüyle ise ilk bölüm reytingine göre yükselişe
geçmiş. Dizi, Total'de 7. sırada yer alırken, AB'de de yine 3.lüğünü korudu.
Çarpışma'da, Şahin Tepesi'nde de olduğu gibi, hikayenin oturması için en az birkaç bölüme daha ihtiyaç var.
ÇUKUROVA'NIN TEMPOSU BİR AN OLSUN DÜŞMÜYOR
Bir de perşembe günü Bir Zamanlar Çukurova günü. Burada da defalarca yazdığım gibi bu dizi, yılın dizisi. En azından sezonun ilk yarısı için. Bunun da ilk sırrı birbirinden bağımsız olarak son derece tempolu ilerleyen hikaye ve senaryo (sahneleri, müzikleri de muazzam). Hani fokur fokur kaynayan bir kazan gibi. Hiçbir karakter tek boyutlu değil. Her karakterin hikayesini merak ediyorsunuz. Ahırda, tarlada çalışan işçinin de merak uyandıran bir hikayesi var. Dizinin hikayesi Hanımın Çiftliği’ni hatırlatıyor (hele son bölümde Gülten de Yılmaz'ın çiftliğine yerleşince, iyice benzeşti), bu anlamda çok da orijinal bir hikaye izlemiyoruz elbette. Ama diyorum ya, bundan bundan bağımsız olarak senaryosu da hayli iddialı. Bir de hem belli bir yörede geçmesi hem de dönem dizisi olması, Bir Zamanlar Çukurova’nın şansını artırıyor. Zaten dikkat edin bakın, tarihi dönem veya bölge (mesela Karadeniz, Ege dizisi) dizisi olup da izlenmeyen bir dizi neredeyse olmadı şimdiye kadar... Ama tabii ki tek başına bu da yeterli değil. Dediğim gibi, yan karakter deyip yabana atılmaması çok önemli. Böyle ödül törenlerimiz pek yok ama hani olsa, Saniye ve Gülten yılın en iyi yardımcı kadın oyuncusu ödüllerini göğüslerler. Son bölümde Saniye’nin Gaffur’u görünce "Sansar yaklaşıyor" demesi beni aklıma geldikçe hala gülümsetiyor.
"BU DİZİNİN KONUSU NE?" KARMAŞASI
Gelelim geçen hafta cuma günü başlayan, dün akşam ikinci bölümüyle ekranlarda olan Şahin Tepesi'ne... Bir jeneriği olmayan (nedense), yönetmenliğini Aşk-ı Memnu, Fatmagül'ün Suçu Ne gibi bir döneme damgasını vurmuş efsane dizilerin yönetmeni Hilal Saral'ın yaptığı, senaryosunu Melek Gençoğlu'nun yazdığı dizi bildiğiniz gibi aynı addaki dizinin günümüze ve bize uyarlanmış hali. Aslında bakın daha dizi başlamadan paylaşılan konusundan biraz tedirgin olmuştum. Dizi başlamadan konusu "iki ayrı koldan büyüklerin ve gençlerin aşkı" diye paylaşıldı ama daha ilk bölümde büyük bir cinayet de işlendi. Bu cinayetin etkileri nereye kadar sürecek? Bu dizi bir polisiye mi aynı zamanda? Gibi gibi sorularım var...
SEYİRCİ İLK BÖLÜMÜ PEK ANLAMADI, TANIMADIĞI KARAKTERLERİ İZLEMEK İSTEMEDİ
Bence böyle yüksek
bir açılışla, yani izleyiciyi merak ettirecek bir olayla, cinayetle "opening" yapılması, birkaç gün öncesine dönüp olayların bu noktaya nasıl geldiğinin
gösterilmesini gerektiriyordu. Tanımadığımız karakterler arasında bir suç
işlendi ve karakterleri tanımamaya devam ettik. Bu da alışık
olduğumuz geleneksel TV dizisi hikaye kalıbıyla pek örtüşmedi. İlk bölüm için seyirci belki bu yüzden
tercih etmedi izlemeye devam etmeyi, çünkü anlamadığı bir hikayeydi karşısındaki. Şahin Tepesi aslında herkesi şok eden bir açılış yaptı: Total’de 3,52 reyting ve 7.70 share alarak kendine ancak 13. sırada yer bulabilirken, daha iyi olması beklenen AB’de 2,41 reyting ve 5,75 share alarak 15. oldu. Ben tabii ki İstanbullu Gelin, Gülperi ve Kızım’ın gerisinde kalacağını tahmin ediyordum, ancak arada bu kadar büyük bir fark olacağını öngörmek mümkün değildi. Aynı akşam Total’in en çok izlenen dizileri sırasıyla Arka Sokaklar, Gülperi ve Kızım olurken; AB’de İstanbullu Gelin, Payitaht Abdülhamid ve Kızım olmuştu. İlk bölümden anlaşılmayacak karışıklıkta bir hikayeydi. Açılıştaki cinayet sahnesinden sonra zamanda geriye dönülmemesi de bu karışıklığı daha da artırdı. Tabii ki bunlar hem senaryo hem kurgu gereği tartışılır, ayrıca bir yorumdur bu da,
böyle seçilmiş olması normaldir yani... İlla her dizide "yirmi dört saat önce" yazacak diye bir kural yok, hatta yazmasın da, ama o zaman ona alternatif başka bir çözüm bulunmalıydı çünkü ilk bölümlerin seyirci tarafından anlaşılması, karakterlerle empati kurulması, dizinin geleceği açısından büyük önem taşıyor.
Üç ana
karakterde hiç eksik yok: Zerrin Tekindor, Ebru Özkan, Esra Dermancıoğlu.
Bu üçü gerçekten tamam. Onların hikayeleri de ilk iki bölüm için tamamdı,
eksiksizdi. Ebru Özkan'ın ilk kez "kötü kalpli zengin kadın" rolüyle değil de "iyi kalpli ama yine de zengin bir kadın" olarak ekranlarda olması da değişiklik olmuş. Murat Aygen'in calandırdığı Demir'i ise biraz fazla soğuk ve donuk buldum. Oyuncu olarak da şu şu olabilirdi
diye aklıma başka isimler geldi. O, bu kadın hikayesinin odak noktasında yer alması gerekirken, kendine pek de yer
bulamamış gibiydi.
"YENİ BEHLÜL", ESKİSİNİN REPLİKASI GİBİ
Genç kadroda Boran Kuzum’un canlandırdığı Efe, Aşk-ı
Memnu’da Kıvanç Tatlıtuğ’un çapkın Behlül’ünün bir replikası gibi duruyor. Yani
tamam, güzel ama, e biz bunu daha önce izlemiştik sanki? Üstelik, sevgilisi olan manken
kıza ilgisizliği ve onun aşkını kazanmak için gözyaşı döken manken kızın
aslında onu aldattığı meselesi de Aşk-ı Memnu’daki Behlül-Elif-Hilmi üçgeninden
başka bir şey değil. Aybüke Pusat’ın
da oyunculuğunu bilemem ama bu proje için doğru bir isim miydi? Bilemiyorum...
Dizinin ağır topları son derece yerinde (o da baş erkek karakter hariç) ama
genç kadroda biraz daha titiz bir cast çalışması yürütülmeliydi gibime geliyor.
Sonuçta bu bir gençlik dizisi de değil hani.
Yine genç karakterlerin hikayelerinde ve diyaloglarında da bazı yerleri pek gerçekçi bulamadım. Gece mutfakta kızla erkeğin karşılaşması tamam ama ekmek sahnesi gereksizdi, kendi evinde mutfakta bilmez misin yerini, hadi bilmiyorsun diyelim bunu kıza söyler misin? Ancak sarhoş falan olursan bu konuşma gerçekleşebilir. Öbür türlü Efe karakteri çok ukala ve itici geliyor, Aşk-ı Memnu'daki Behlül'ün sempatikliğinden dahi yoksun. Kıza "yaban arısı" demesi güzeldi, hikayenin geçtiği doğaya da uygun, ama bunu üstündeki tişörtte gördüğü arı resminden yola çıkarak söylemesi bence pek olmadı. Keşke içinden gelerek, daha doğal bir olayla benzetme yoluyla söyleseydi: Mesela arı çalışkandır, ama kızın çalışkan olup olmadığını henüz bilmediği için kızda bu benzetmeyi kullanamaz. Mesela kız çok konuşuyordur, gevezedir, çocuk da ona "arı gibi vızıldama" der, sonra da "yaban arısı" demeye başlar. Bu daha doğal bir atışma olabilir, hem de esprili ve seyircinin de aklında kalıcı olur.
ŞAHİN TEPESİ, İSTANBULLU GELİN'DEN ÇALABİLECEK OLDUĞU KİTLEYİ YAKALAYAMADI
Tüm bunların ötesinde, cuma akşamı ekranda birbirinden iddialı dizilerin olduğu
bir akşam. Örneğin, İstanbullu Gelin’den çalabilecek olduğu bir kitle var Şahin
Tepesi’nin. Ama bu şansını iyi kullanamıyor belli ki. Bu sabah açıklanan reytingler de, Şahin Tepesi'nin geleceğini pek parlak göstermiyor maalesef. Dizi ikinci bölümüyle Total'de 3,96 reyting ve 8,24 share alabilip 12., AB'de de 3,44 reyting ve 7,64 share alabilip yine 12. oldu. 3. sezonunda devam eden İstanbullu Gelin sezona mekan değişikliği
ve geçtiğimiz sezon finalinin aslında bir final gibi olmasından ötürü durumu
çok yanlış anlayan seyirci yüzünden kötü başlasa da, şimdi Boranlar tekrar
köşke dönünce reytingler de yeniden toparladı. Süreyya ve Faruk, bu sezonun sonunu çok rahat görecek gibi duruyor. Ama ilk başta da dediğim gibi,
bir dizinin hikayesi çok iyiyse, hangi gün yayında olursa olsun mutlaka
izleyicinin dikkatini çeker, çekecektir. Ama Şahin Tepesi ilk bölümde çok kritik hatalarla başladığı için, toparlaması biraz zor gibi. Sonuçta kanal dizinin gidişatını beğenmiyorsa, yayından kaldırma yoluna gidebilir.
UZUN LAFIN KISASI...
Şimdi
bakınca, ikisi de Ay Yapım imzalı olan Çarpışma, Şahin Tepesi’nden çok daha iyi
başladı diyebiliriz. Aslında Çarpışma'nın sonuçları da pek parlak değil ama Şahin Tepesi'nin yanında parıl parıl parlıyor yine de. Biliyoruz ki reyting tahtı pamuk ipliğine
bağlıdır, bir sallanır, her an herkes altında kalabilir!
Peki siz yeni başlayan bu iki diziye bakabildiniz mi? Neler düşünüyorsunuz?
Sosyal medya hesaplarım:
Ilk bölümlerini seyrettim. Ikıncı bölümleri henüz izlemedim. Çok enteresan gelmedi ikiside.Bizim Hikaye ve Gülperi den yana kullanıyorum tercihlerimi. Lakin Gülperi bu bölümde tam bir fiyaskoydu. Bu kadar mı ağır işlenir konu, daralttı resmen.
YanıtlaSilKıvanç Tatlıtuğ, son dönem oynadığı dizilerde Kurt Seyt ve Shura ve Cesur ve Güzel'de aradığını bulamadı gibi. Umarım şansı bol olur.
YanıtlaSilBana biraz emek harcanmış çok çalışılmış gibi geldi.Sahneler önceki dizilerimizden farklı geldi çünkü
YanıtlaSilyorum yapmak istedim ama dizi seyretmediğim için yabancı kaldım.sadece neden bir zamanlar yayınlanmış dizilerin konuları ısıtılıp tekrar yapılıyor onu anlamıyorum.kültürü tarihi bu kadar zengin olan bir ülkede konu kıtlığı çekilmesi garip.
YanıtlaSilÇarpışmayı bir zamanlar Çukurova’yı izlediğim için izleyemiyorum Şahin tepesini izledim Ezgi miydi kızın adı intihar sahnesinde Elif’in intiharını hatırladım aynı kişinin yazdığı çok belli. Güzel ama yinede ilerleyen bölümlerde öğrenebiliriz geçmişi diye düşünüyorum
YanıtlaSiluzun zamandir tv hele ki dizi hic izlemiyorum . amam blogunu severek takipteyim ....
YanıtlaSilZerrin tekindor dan dolayı Şahin tepesini merak ediyorum ama daha kısmet olmadı
YanıtlaSiltv ile alakam olmadığı için yorum yapamıyorum
YanıtlaSilhımm bilemedim bunları izlemediim :)
YanıtlaSilBlogunuzu zaman zaman ziyaret ediyorum. Çok güzel çalışmalarınız var. Başarılarınızın devamını dilerim. Benim de daha dört aylık bir blogum var, bu konuda çok bilgi sahibi değilim. Benim blogumu da zaman zaman ziyaret etmek ve yorum yapmak suretiyle desteklemenizi bekliyorum. İyi çalışmalar dilerim.
YanıtlaSilGüzel ve yerinde tesbitler. Analiz için teşekkürler..
YanıtlaSil