1 Ekim 2023 Pazar

BELGRAD GEZİ REHBERİ: BELGRAD'DA ÜÇ GÜN


Belgrad'da nereler gezilir diye arattığınızda, her yerde alışveriş caddesi Knez Mihailova'yı anlatanları, Kalemegdan parkında turlayanları, Tuna ve Sava nehirlerinin kıyısında yürüyüş yapanları görürsünüz.

Ben size daha farklı bir hikaye anlatacağım.




Fazla seçeneğim yoktu. Vizesiz gidilebilen Avrupa ülkeleri arasından bir seçim yapmam gerekiyordu ve ben de uzun zamandır aklımda olan Belgrad'ı seçtim. 



Belgrad'da marketten alıp sevdiğim şeyler arasında vişneli kola ve şeftalili-güllü soğuk çay oldu.

Üç buçuk günlük Belgrad seyahatimden aklımda kalanlar köhne, virane evlerle dolu ara sokaklar, kırmızı belediye otobüslerine ön, orta ve arka kapılarından doluşup iniveren insanlar, sahipleriyle birlikte gezen mutlu mesut köpekler ve her et yemeğiyle birlikte servis edilen kaymak oldu. Neredeyse Eylül sonu olmasına rağmen 30 dereceyi bulan hava sıcaklığını da es geçmemek gerek. (Küresel ısınma endişe veriyor.) Bunları, olumsuz özellikler olarak ya da beklediğimi bulamadım demek için anlatmıyorum. Aksine, ilk defa gittiğim bir şehre oranın yerlisinin gözünden bakmayı, o şehirde gündelik bir yaşam geçirmeyi sevdiğim için Belgrad'ı da sevdim demek istiyorum.

Aslında bizim ülkemiz, bizim şehirlerimiz dünyadaki pek çok yerden daha güzel. Türkiye gerçekten cennet! Gel gör ki, insan, toplum ve kültür faktörleri devreye girince yaşam kalitemiz düşebiliyor, stres seviyemiz artabiliyor. Üçüncü sayfa haberleriyle dolu günler yaşayabiliyoruz. Sokakta güvenle yürüyemiyoruz. Belgrad'da, diğer pek çok Avrupa ülkesinde de olduğu gibi, sokakta güvenle dolaştım. Gidip görmenizi en çok da bu yüzden tavsiye ederim. 

Yine de olası Belgrad seyahatiniz için bazı gezilip görülmesi gereken yerler hakkında ben de birkaç kelam etmeden geçmeyeceğim.

Efendim öncelikle Belgrad'a uçakla gittiğinizde ineceğiniz yer Nikola Tesla Havaalanı. Burası küçük, ufak tefek bir havaalanı. Yani öyle Sabiha Gökçen gibi büyük, donanımlı bir havaalanı filan beklemeyin, aradığınızı bulamazsınız. Mağaza sayısı bir elin parmağını geçmiyor. O yüzden erken giderseniz oyalanmanız için bir yer, dahası oturmak için yeterli sayıda bank bile yok.

Havaalanından şehre A1 shuttle'ı ile veya 72 numaralı otobüslerle gidebiliyorsunuz. Ben shuttle ile Trg Slavija meydanına gittim. Bunun için 400 Sırp dinarı ödemeniz gerekiyor. O da yaklaşık olarak 100 liraya denk geliyor.

Şehirde ilk turunuz Kalemegdan olabilir. Burası işin aslı büyük, çok büyük bir park. Belgrad Kalesi burada. Eğer sonuna kadar giderseniz nehir manzarasını görebiliyorsunuz. Benim Belgrad'da nehir manzarasını gördüğüm ilk yer burası oldu. Buraya da gelmesem göremeyecektim adeta! Tam burada telefonumun çalması ve benim ücretsiz wifi'ye bağlanıp iş teklifi yapılması da değişik bir anı olarak kaldı. Sonucu merak edenler için söyleyeyim: Teklifi biraz düşündükten sonra kabul etmedim. Hala işsizim. 



Oradan çıkıp şehir merkezine geri döndüğünüzde benim gibi tüm gün boyunca 10-12 kilometre yürüdüyseniz ayaklarınıza kara kara sular inmiş olabilir ve kendinizi bir an önce bir kafeye-restorana atmak isteyebilirsiniz.


Kendimi attığım restoranda karşıma şöyle nefis bir Sırp pizası (Pizza Serbiana) çıktı. Fiyatı 1295 Sırp dinarı, 320 Türk lirasına denk geldi. Gerçekten büyük ve fazlasıyla doyurucuydu. Not etmek isteyenleriniz için restoranın adı: Boutique.


Bu da ilk gün yediğim kaymaklı et yemeğinin fotoğrafı...


Ve gelelim Belgrad'ın şehir merkezinden bir otobüs mesafesi uzaklıktaki Gardos Kulesi'nden çektiğim manzaraya. Aslında kuleye girmedim, kulenin oradaki terastan çektim, bu manzara da bana fazlasıyla yetti. Kuleye çıkıp daha yüksekten bir manzara görebilirsiniz. Burası, Zemun diye bir semt. Dik yokuşlarla dolu olsa da şirin bir yer. 

Ve böylece, Belgrad notlarımın sonuna gelmiş oluyorum. Daha fazlası için instagram ve twitter hesabıma göz atabilirsiniz.





1 yorum:

  1. Vizesiz bir yerlere zor bela gidebiliyor olmamız ne acı...
    Geziniz çok güzel geçmiş görünüyor ama merak ettim et ve kaymak nasıl oluyor. Hiç duymadım da denemedim de açıkçası. :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...