Beni Instagram veya X'ten takip edenleriniz biliyordur. Zira son on gündür başka hiçbir şey paylaşmaz oldum denebilir. Sultan papağanım Balım, geçtiğimiz günlerde Marmaris’te kayboldu (İstanbul’da değilim). Ve hala kayıp.
Bu yazıda ise başka bir şey anlatacağım.
Kuşlar genelde kaybolduğu yerden çok fazla uzağa gitmez. Ve küçük bir şehirdeyseniz yerel, niş sosyal medya hesapları sesinizi duyurmanıza tahmin ettiğinizden daha çok yardımcı olabilir.
Ben de araştırırken, Facebook’ta Marmaris özelinde kayıp
hayvan grupları olduğunu gördüm (sizin yaşadığınız yerlerde de muhtemelen
vardır). Böylece yıllardır girmediğim, üstü toz tutmuş Facebook hesabıma
yeniden girdim ve gruplarda Balım’ın fotoğrafını paylaşıp kaybolmasına ilişkin detayları
yazdım.
Bu sürecin sonunda üç şeyi anladım.
Birincisi: Sosyal medyanın, ama özellikle Facebook gruplarının gücü kesinlikle yabana atılmamalı. Bana gelen ihbarların neredeyse tamamı, Balım’ın fotoğrafını paylaştığım kayıp hayvan grupları üzerinden geldi. Bu ihbarlar işe yaradı mı, henüz değil, Balım hala kayıp, ama yine de Facebook’un ne kadar etkili olduğunu gördüm. Belki pek çoğumuz Facebook hesaplarımızı kapatmış olsak da, bu gibi durumlarda Facebook hala ilk müracaat noktası. Instagram ve X’ten görüp yazan pek kimse olmadı mesela. Balım’ın kaybolduğu Armutalan’a yapıştırdığım afişlerin bile hiçbir faydası olmadı (ki olabilirdi ve belki de olacaktır; basılı ilanların gücüne hala inanıyorum). İstanbul’da yaşayan, milyon takipçili hesapları olan ünlü arkadaşlarımdan paylaşanlar da olmuştu. Ama bu duyurunun hedef kitlesi Marmaris’ti. Arap ülkelerindeki veya Latin Amerika’daki Türk dizisi fanlarının bizim Balım’ın fotoğrafını görmesinin hiçbir katkısı olmadı (yine de, paylaşımı gören ve kendisi buralarda oturmasa da buralarda oturan bir tanıdığı olan birinin -mesela o ünlüyü takip edip bu paylaşımı gören siz Trabzon’da, İzmir’de, Ankara’da, Erzurum’da yaşıyorsunuzdur ama Marmaris’te yaşayan akrabalarınız veya arkadaşlarınız vardır- o kişiyle paylaşması ihtimali fena bir ihtimal değil). Doğrudan bu amaca hizmet eden Facebook gruplarıysa, hedef kitlesi kayıp hayvan sahipleri ve hayvanseverler olduğu için son derece etkili oldu. Sayısız iyi niyetli ihbar geldi. Kimi Balım’ı gördüğünü söylüyordu. Kimi evinin yakınlarında öten bir papağan sesi duyduğunu. Ne kadar arasak da tarasak da bulamadık tabii. Kuş bu. Her yerde olabilir. Kayıp sultan papağanını bulmak zor bir iş.
İkincisi: İyi insanlar hala var. Yardımsever insanlar hala var. Kendisine faydası dokunmayan bir konu için harekete geçen insanlar hala var. Böylesine iç karartıcı ve her şeyin yapaylaştığı bir dönemde, bu tür insancıl davranışlar ve yaklaşımlar belki de tutunacağımız yegane şey.
Üçüncüsü: Sandığınızdan -ve hatta benim de sandığımdan- çok
daha fazla insan sultan papağanı besliyor. Bana kendi sosyal medya hesabımdan yazan
pek çok insan, sultan papağanı beslediğinden ve kaybolmasının ne kadar üzüntü
vermiş olabileceği yönündeki empatilerinden bahsettiler. Sokakta konuştuğum
insanlar, kendilerinin de sultan papağanı olduğunu söylediler. Evcil hayvan
deyince akla genelde kedi köpek geliyor, ama onların hemen ardından listenin
üçüncü sırasında, çoğu zaman göz ardı ettiğimiz sultan papağanları (kuş
cinsleri olarak da genelleyebiliriz) var. Hatta, World Population Review
sitesinin 2025 yılı evcil hayvan araştırmasına göre, Türkiye’de en çok beslenen
evcil hayvan 11.5 milyon ile kuşlarmış, ki bu beni bile şaşırttı. Kuşlar
zirvede anlayacağınız. Onu 4.7 milyon ile kediler, 1.4 milyon ile köpekler
izliyor. Evde kuş besleyen ülkeler sıralamasında dünyada üçüncü sıradayız.
Bizden önce 191 milyon ile (NE?!) Brezilya (tamam, şimdi inandırıcı oldu) ve 12.9
milyon ile bize yakın olan İtalya var. Aynı araştırma Amerika’da 74.1 milyon
evcil kedi, 69.9 milyon evcil köpek beslendiğini ve onları 8.3 milyon ile evcil
kuşların izlediğini ortaya koyuyor. Forbes’in 2025 araştırmasında da, birbirini
tam tutmasa da yakın rakamlar var.
Bir de elimizde artık bir değil, iki kayıp kuş var. :)
Bana gelen bir mesaj, "Papağan bulduk, sizin olabilir mi?
Ofiste kafeste sahibinin bulunmasını bekliyor" diyordu (beni Facebook’tan bulmuşlardı).
Bir an için, bir ümit, keşke Balım olsa, insanlar onu bulmuş, üstüne bir de
kafese koymayı başarıp sahibini, yani beni arıyor olsa diye düşündüm. Bana Balım’ı
gördüğünü veya sesini duyduğunu yazanlar olmuştu, fakat ilk kez bir mesaj,
papağanınızı bulduk, hem de kafese koyduk diyordu! Gönderdikleri fotoğraf
Balım’ın tarifine benzese de -grili beyazlı- o kuşun Balım olmadığını hemen anladım
tabii. Yine de gittim onu da görmeye, çok sevimli, şirin bir şey o da, ben de
paylaştım. Sahibi kısa sürede bulunacaktır diye düşünüyorum. Kuşu şimdi emin
ellerde onu bekliyor.
Umarım herkes kayıp evcil dostuna kavuşur. Evcil dostlarımız
da sahiplerine…
Balım’sa henüz bulunamadı. Kayıp sultan papağanı nasıl bulunur, bilmiyorum.
Kaybolmasının üstünden on günden çok geçtiği için artık hayatta mı değil mi onu bile bilmiyorum ama böyle ihbarlar gelmeye devam ettikçe, ümidim azalmışken tekrar artıyor. İyi insanlar hala var ve belki biri de Balım’ı bulmuş, sahibini, yani beni arıyor olabilir.
Ola da buralarda oturan tanıdığınız varsa, iletişim için Instagram hesabımı biliyorsunuz.
instagram.com/mertinkitapkulubu
ofluoglumert.bsky.social (Evet, Blusky'da da yerimi aldım!)
En son çıkan romanımı incelemek için: https://www.remzi.com.tr/kitap/benim-kucuk-saheserim
Kitabı sesli kitap olarak dinlemek için: https://www.storytel.com/benim-kucuk-saheserim