“Sevgili Okur… Elinde tuttuğun kitabın son derece sevimsiz
olduğunu üzülerek söylemek zorundayım. Çünkü çok şanssız üç çocukla ilgili
mutsuz bir öyküyü anlatıyor. Cana yakın ve akıllı çocuklar olmalarına karşın,
Baudelaire kardeşler mutsuzluk ve üzüntü dolu bir yaşam sürüyorlar. Bu kitabın
daha ilk sayfasında kumsalda oynadıkları ve korkunç haberi aldıkları andan
başlayarak, bütün öykü boyunca felaketler onları kovalıyor. Neredeyse
talihsizliği çeken birer mıknatıs oldukları söylenebilir. Üç afacan sadece bu
kısacık kitapta açgözlü ve iğrenç bir haydutla, bitli elbiselerle, feci bir
yangınla, servetlerini çalmaya yönelik bir entrikayla ve kahvaltı niyetine
verilen yulaf lapasıyla karşılaşıyorlar. Bu sevimsiz öyküleri yazıya dökmek benim
için üzücü bir görev. Ama bu kitabı hemen elinden bırakmaktan ve daha mutlu bir
kitap okumaktan seni alıkoyan hiçbir şey yok. En derin saygılarımla…” der
Lemony Snicket “Talihsiz Serüvenler Dizisi”nin ilk kitabı olan “Kötü Günler
Başlarken”in arka kapağında. Ve o andan itibaren anlarız ki, bu adam bizi
“kitabından kovalayarak”, daha doğrusu “kitabından kovalarmış gibi” yaparak
aslında bizi kitaba daha çok yaklaştırıyor. Merak uyandırıyor. “Nasıl bir kitap
ki bu onu yazan kişi okumamızı istemiyor?” dedirtiyor.
“Talihsiz Serüvenler Dizisi”, Lemony Snicket takma adını
kullanan yazar Daniel Handler tarafından yazılan ve Brett Helquist tarafından
resimlendirilen bir seri. Belki de baş karakterleri çocuklar olduğundan, bu
seri için her yerde “çocuk serisi” sıfatı kullanılır. Kitapçılarda da “çocuk
bölümleri”nde yer alır. Oysa yer yer mizaha da yer veren trajik bir olay
örgüsünü anlatan bu serinin, hem de cinayet-kundaklama-hırsızlık gibi konulara
da değiniyorken, bence “çocuk kitabı” olarak geçiştirilmesi çok üzücü. Evet,
Snicket on üç kitap boyunca, asıl okuru olarak çocukları seçtiğinden,
Baudelaire kardeşleri hep iyi karakterler olarak karşımıza çıkarıyor. Öyle ki
cinayet gibi kötü bir olay genellikle arka planda kalıp yalnızca olaylara yön
veren bir gelişme olarak karşımıza çıkarken, çocuk okuyucular da böyle üzücü
bir durum karşısında doğru olan şeyleri yapan Baudelaire kardeşleri örnek
alıyorlar. Bu nedenle çok ama çok şey öğreten, okuyanda kazanım sağlayan bir
seri. Ama bu seri, kesinlikle yetişkinlere de sesleniyor. Ve sıkı durun,
"Harry Potter"dan on kat daha iyi bir seri! Sessiz sedasız başarıya
ulaşmış bir seri. Evet, sihir yok ama on üç kitap boyunca kelimenin tam
anlamıyla peşinden sürüklendiğimiz bir macera var. Hayır, deli değilim.
Aslında kitaptaki karakterler gerçek, ama bir yönleriyle de
düş ürünü. Yani ya abartılı bir görünümleri var ya da çok ilginç takıntıları.
On üç kitap boyunca Violet, Klaus ve Sunny Baudelaire her kitapta olaylara
eklenen ama kitap sonunda kötü Kont Olaf’ın öldürmesiyle bir sonraki kitapta
karşımıza çıkamayan karakterlerle karşılaşıyorlar. Kont Olaf, Baudelaire Konağı
yanıp çocukların anne babası öldükten sonra onların servetini ele geçirmek için
çocuklara bakmak isteyen çok kötü bir adam. En azından son kitaptaki gelişmelere
dek böyle biliyoruz.
Ben bu seriyi ülkemizde dokuzuncu kitabı olan “Karnaval
Ucubeleri” yayımlandığında, yani biraz geç keşfettim. Eh, hatanın neresinden
dönersek kardır sonuçta. Dokuzuncu kitaptan on üçüncü ve son kitap olan “Son”a
dek peş peşe okumuş, seri bitince başa dönüp okumadığım kitapları okumuştum.
Baudelaire kardeşlerin öyküsü 2006’da bitmişti.
60 milyondan fazla satan ve 41 dile çevrilen “Talihsiz
Serüvenler Dizisi”nin ne yazık ki bizim ülkemizde yayımlanmayan yan kitapları
ve müzik albümleri de var. Bir de ilk üç kitaptaki olayları içeren bir film
çekildi ve her ne kadar Jim Carrey oynasa da film beklenen ilgiyi görmedi.
Şimdi durup dururken neden eski bir kitap hakkında yazı
yazdım?
2012’de serinin devamı olan yeni serinin ilk kitabı çıkmış
da ondan! Ben bunu öğrenir öğrenmez kaleme sarıldım tabii heyecanla.
“All the Wrong Questions” adlı bu dört kitaplık yeni seride hikayenin
yazarı ve karakterlerinden biri olan gizemli Snicket’ın gizemli G.İ.T.’teki
çıraklık dönemini okuyacağız. Bu, “Talihsiz Serüvenler Dizisi”nin arka planında
kalmış ve bizleri Baudelaire kardeşler hakkında hâlâ bilmediğimiz gerçeklere
ulaştırabilecek olan karakterlerin macerasıyla karşılaşacağımız anlamına
geliyor. Serinin ilk kitabı “Who Could That Be at This Hour?” yayımlandığında
bu “geri dönüş”ten ötürü yazar büyük ilgiyle karşılandı. Talihsiz Serüvenler
Dizisi”ndeki olaylardan önceye ışık tutacak olan bu mini seri, ülkemizde
yayımlanır mı bilinmez, ama yayımlanır yayımlanmaz listelerde uzun bir süre en
tepede kalacağı kesin.
Filmini izlemiştim ve çok beğenmiştim.Gerçekten ismiyle çok uyumlu bir filmdi. Kitap serisi olduğunu bilmiyordum.
YanıtlaSil