Herkese merhaba!
Şu her dizinin illa bir duygusal sahnesinin çekildiği meşhuuuuur Pierre Loti'ye gitmek uzun zamandır aklımdaydı. Gerçekten de öyle değil mi, Pierre Loti aklımıza dizilerdeki, özellikle de tarihi dönem dizilerindeki aşk/ayrılık/veda sahneleriyle kazınmadı mı? Pierre Loti'yi Pierre Loti yapan aslında biraz da bu tarafı, yani çekimlere ev sahipliği yapması (biz gittiğimizde de bir gelin damat vardı). Gelin görün ki, dizilerdeki kamera açısını, o sahneleri burada göremedim ama durun şimdi ona sonra geliriz. Bu hafta içi, cumartesi (bugün) Loti'ye gitmek üzere Berk ve Pelin'le sözleşmiştik. Hava son birkaç gündür çok güzeldi, hatta dün güneş terletmişti. Ama maalesef bugün bizim şansımıza epey rüzgar çıktı. Hayır yani evde otursak güneş olur, dışarıda hava ne güzel diye camın arkasından bakarız, e dışarı çıktığımızda da rüzgar yani! Neyse ki yağmur falan yağmadı. Ilık, kapalı ve rüzgarlı bir hava vardı o kadar. Böyle rüzgarlı bir günde şehrin en yüksek tepelerinden birine (belki de en yüksek?) çıkmak da cesaret ister yani...
Bakın rüzgardan saçlarımız uçuşuyor...
Neyse şimdi başa sarayım. Otobüsten Pierre Loti durağında indikten sonra hemen teleferiğe yöneldik. Bu teleferik meğer aynı şehir hatları gibiymiş, İstanbul kart basıp binebiliyormuşsun. Ben daha özel, daha nostaljik bir şeyler bekliyordum. Toplu taşıma gibi bir şeyle karşılaşınca biraz hayal kırıklığına uğradım. Üstelik aynı metrobüs gibi uzun da bir teleferik sırası vardı. Neyse efendim sıra nihayet bize geldiğinde 1.15 basıp (aktarma yapmadı niyeyse) beş altı kişilik teleferiğe bindik. Hafta sonu olduğu için ve sadece dört teleferik olduğu için bu kuyruk normal karşılanabilir.
Sadece bir dakikacık süren teleferikten inince biraz dolaştık. Pierre Loti olarak bilinen bu çay bahçeleri/kafeler, büyük bir mezarlıkla iç içe aslında. Yani o tepede hem kafeler hem de mezarlık var, hatta çay bahçelerini geçip devam ederseniz arkadaki mahallelere kadar devam ediyor yol. Mor sümbüllerin fotoğrafını yukarıda görebilirsiniz.
Çok kalabalıktı, en uçtaki masalarda hiç yer bulamadık. Çayımızı arka masalardan birinde içtik (ben değişiklik olsun diyerek elma çayı ısmarladım). Daha sonra uçta bir masa boşalınca oraya gittik. Ama rüzgar öyle sert esiyordu ki çok üşüdük doğrusu...
Haliç manzarası elbette güzeldi... Güneşli bir günde eminim çok daha güzel olur. Suyun ortasında minik adalar ve (galiba) yolcu gezdiren küçük kayıklar vardı. Pelin'le Berk oturduğumuz yerden uzun süre bu kayıkları inceleyip kürekle mi yoksa motorla mı çalıştıklarını anlamaya çalıştı. (Not: Sonra aşağı inince baktık motorla çalışıyorlarmış.)
Kırmızı kareli masa örtüleri buranın simgesi galiba... Klasik çay bahçesi masa örtüsü işte...
Ters Düz'le tersdüzelfie'lerimizi de çekildik. Ve bu arada dediğim gibi dizilerin çekildiği yerleri pek tanıyamadım. Ben daha eski iri kalın gövdeli ağaçların gölgesi altında, daha az ve daha büyük masaların olduğu, daha nostaljik bir yer bekliyordum sanırım. Yine de güzel bir gün için -mümkünse rüzgarlı olmayan bir gün seçin- Pierre Loti'ye gidip manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz (ve mümkünse çok kalabalık olmayan bir gün seçmeye çalışın çünkü ortalık yirmi kişilik Arap ailelerinden geçilmiyordu).
Dönüşte aşağı yürüyerek indik (beş dakika sürdü sürmedi). Aslında yürüyerek de çıkılabilir ama biraz yokuş yukarı olduğu için pek tercih edilmiyor. Yemeğimizi Lokma'da yedik. Yerken ben sanatsal fotoğraflar çekmeye çalıştım... İşte bugün de böyle geçip gidiverdi... Kendinize iyi bakın!
Instagram hesabım: instagram.com/ofluoglumert/
Twitter hesabım: twitter.com/ofluoglumert
Facebook hesabım: facebook.com/ofluoglumert
Twitter hesabım: twitter.com/ofluoglumert
Facebook hesabım: facebook.com/ofluoglumert
Söylediğinizin aksine güzel kareler yakalamışsınız :)
YanıtlaSilÇok güzel :) çok severim pierre loti'yi <3
YanıtlaSilO adaların üzerinde ördekler de oluyor bazen. Hatta adaların ismi Tavşan Adaları olarak bilinir;)
YanıtlaSilEvet, vardı bir sürü... :)
Silİstanbul'umun güzel tepeleri :)
YanıtlaSilEvet... :)
SilPlanlamıştım gitmeyi malum bir kişiyle gidemedim, içimde kalmadı değil. O yüzden Pierre Loti denince bir buruk oluyorum ama ben de gidip aşacağım bunu bir ara
YanıtlaSilGidip görmek lazım... :)
Silne güzel kareler ;)
YanıtlaSiliadeyi ziyaret kabul ediyorsunuzdur umarım :):) Bloga bakıp gitmeseler, sizin gibi yorum yazsalar ne güzel olur. Böylece yeni bloglar keşfediyorum.
YanıtlaSilloti'nin manzarası mükemmel ya. orta avrupa gibi yani sanki. siz de puslu havada gitmişsiniz ne güzel. bates motel çok güzeldiii :)
YanıtlaSilsenin bates klibi güzeldiiii :)
SilMerhaba Mert. Pierre Loti yi severdim İstanbul'da yaşarken. Şimdi olsa gitmek istemem çünkü malesef biz o işleri, tarihi dokuyu korumayı, bozmamak beceremiyoruz.
YanıtlaSilKitabını çok merak ettim. Ne anlatıyor bir - iki cümle ile?
Ece'nin hayatını diyeyim o halde. :)
SilMerhaba Mert. Pierre Loti yi severdim İstanbul'da yaşarken. Şimdi olsa gitmek istemem çünkü malesef biz o işleri, tarihi dokuyu korumayı, bozmamak beceremiyoruz.
YanıtlaSilKitabını çok merak ettim. Ne anlatıyor bir - iki cümle ile?
Ece'nin hayatını diyeyim o halde. :)
Sil