7 Haziran 2016 Salı

ÇOCUKLUĞUMDAN BU YANA BAŞUCUMDAKİ 15 KİTAP


"Başucu kitabınız hangisidir?"

Başucu kitabı. Böyle bir tabir var. Hayatımıza da genelde röportajlarda ünlülere yukarıdaki sorunun sorulmasıyla girmiştir. Onlar da çoğu zaman "iç dünyamı zenginleştiren felsefi kitaplar" gibi klasik bir cevap verirler. Başucu kitabı nedir, tam olarak neyi kastederken kullanılır, bilmiyorum, bilen varsa yoruma gelsin. Yani komodinimizde, yatağımızın başucunda süs olarak duran kitap mı kastedilir bu sözle, şu sıralar ne okuduğumuz mu, yoksa açıp açıp tekrar okuduğumuz kitap mı? Ben başucu kitabı derken hep sonuncusunu anlarım. Yani, kütüphanemizde dururken elimize alıp tekrar tekrar okuduğumuz, okumalara doyamadığımız, her sefer aynı edebi hazla okuduğumuz kitaptır başucu kitabı. 

Ben sizlere bu yazımda çocukluğumdan bu yana okuyup çok sevdiğim kendi başucu kitaplarımı tanıtmaya çalışacağım. Elbette başımın ucunda durmuyorlar, kütüphanemdeki raflarında titizlikle saklıyorum onları. Sayfaları matbaadan daha yeni çıkmış gibi tertemiz, yepyeni hala.

İşte karşınızda, çocukluğumdan bu yana severek okuduğum, hala zaman zaman elime alıp sayfalarında kaybolduğum başucu kitaplarım. İçlerinde realist kurgular da var, fantastik kurgular da, bilim kurgular da... En az biri mutlaka size de hitap edecek. 

1 - Uç Diyar Maceraları, Paul Stewart & Chris Riddell


Fırtına Avcısı - Üç Diyar Maceraları 2.Kitap


Bu üç kitap, Uç Diyar Maceraları'nın ilk üç kitabı. Şu an öğreniyorum ki aslında bir sürü kitabı olan bir seriymiş bu, ama Türkçeye yalnızca ilk üçü çevrilmiş: Derin Orman'ın Ötesinde, Fırtına Avcısı, Sanktapraks'ta Bir Gece YarısıBen de üçünü peş peşe okumuştum zaten. Kitap fantastik bir kitap. Onlarca fantastik yaratık, canavar ve mekan var (uçup gitmesin diye zincirle yeryüzüne bağlanmış olan Sanktapraks benim favori mekanım). Hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacak bir seri. Çocukken nasıl da heyecanla okuduğumu hala hatırlıyorum. Biz orman trolü Twig'in peşinden harika bir maceraya atılıyoruz. Goblinler, kana susamış canavarlar, et yiyen ağaçlar... Kitapta nefis çizim ve illüstrasyonlar var. Kitabı güzel yapan da bu çizimler aslında. Chris Riddell'i tebrik etmek gerek (Kendisinin Ottoline ve Sarı Kedi kitabı da var bende.). Serinin web sitesinde, Uç Diyar'ın hareketli haritası için şuraya tıklayın. Bu serinin film olması ne kadar da isterim! Sırf popüler oldu diye saçma sapan bir sürü kitabın filmi çekiliyor. Bu seriyi keşfetmekte Hollywood çok ama çok geç kaldı. Siz okumakta sakın geç kalmayın.


2 - Talihsiz Serüvenler Dizisi, Lemony Snicket 


Talihsiz Serüvenler Dizisi, şimdi yirmi yaşlarında olan neslin, yani benim çocukluğumun başucu kitapları... Ben on üç kitaplık bu seriye dokuzuncu kitap olan Karnaval Ucubeleri'ni okuyarak başladım (o nedenle onun fotoğrafını koydum). Tabii o zamanlar elimdeki kitabın bir serinin ilk kitabı olduğunu bilmiyordum. Çünkü her kitabın kendi içinde bütünlüğü var ve konuya hemen vakıf oluyorsunuz. Dokuzuncu kitaptan sonra son kitap olan ve adı da Son olan on üçüncü kitaba dek peş peşe okudum. Sonra başa dönüp okumadığım kitapları okudum. Violet, Klaus ve Sunny Baudelaire'ın öyküsünü anlatıyor yazar Lemony Snicket bize. Bu üç kardeş, anne babaları gizemli korkunç bir yangında can verince koca Baudelaire servetleriyle öksüz kalıyorlar ve hiç tanımadıkları akrabaları Kont Olaf'ın yanına yerleştiriyorlar. On üç uğursuz sayı olarak bilindiği ve seride de kardeşlerin başına hep uğursuz olaylar geldiği için seri on üç kitaptan ve her kitap da on üç bölümden oluşuyor. Kötü Günler Başlarken, Sürüngen Odası, Uçuruma Bakan Pencere, Bitik Orman, Katı Kurallar Okulu, Alacakaranlık Bulvarı, Karga Laneti, Dehşet Hastanesi, Karnaval Ucubeleri, Kaygan Yamaç, Mantar Mahşeri, Evvelki Tehlike ve Son, serinin kitapları. Bu seri O KADAR AMA O KADAR GÜZEL Kİ, okumayan çok şey kaybeder, ben hala elime alıp okurum bu kitapları! İşin güzeli, kitaplarda hiçbir fantastik öge yok, ama olaylar öyle trajikomik ve imkansız gibi görünüyor, olayların gerçekte yaşanma ihtimali öyle %1 ki, kitaba bağlanmadan edemiyorsunuz. Yer yer kara mizah da içeriyor. Bu seri benim favori serim. Hiç fantastik unsur içermediği halde, Harry Potter'a rakip olarak gösterilen tek seri. Okumayan gerçekten çok şey kaybeder! 2004 yılında ilk üç kitabın sinema filmi yapıldı, önümüzdeki sezon büyük prodüksiyonlu bir televizyon dizisi de bizlerle buluşacak, heeeey, heyecanla bekliyorum! Bu arada, Uç Diyar Maceraları gibi, Talihsiz Serüvenler Dizisi de bol çizim ve illustrasyondan oluşuyor. Lemony Snicket'in kendi sitesi için buraya bakın.

3 - Ulysses Moore Serisi, Pierdomenico Baccalario


Çocukluğumun en güzel serileri... Talihsiz Serüvenler ve Ulysses Moore. Nasıl da heyecanla okudum Moore'u! Bu kitapların baskıları da çok hoş. Sert kapak ve dışında incecik karton kılıf. Zaman Kapısı serinin ilk kitabı. Zaman Kapısı, Unutulmuş Eski Haritalar Dükkanı, Aynalar Evi, Maskeler Adası, Taşların Muhafızları ve İlk Anahtar serinin ilk altı kitabı. Aslında serinin altıncı kitapta bitmesi bekleniyordu, ancak yıllar sonra devam kitapları geldi. Bu devam kitapları, öyküyü farklı bir açıdan anlatmakta. Saklı Şehir, Yıldırımların Efendisi, Gölgeler Labirenti, Buzlar Ülkesi... Bunları da aldım, nasıl almam, ama tabii ilk altı kitap kadar heyecanla okumadım. Bu seride de çizimler, illustrasyonlar, mektuplar, posta pulları mevcut. 

4 - Ölümsüz Aile, Natalie Babbitt 


Natalie Babbitt, ülkesinde (ve aslında dünya çapında da) çok tanınan bir çocuk kitapları yazarı. Şimdilerde bir kez daha gündemde olan Küçük Prens tarzında bir sürü kitabı var. Ölümsüz Aile de tüm dünyada gelmiş geçmiş en önemli çocuk kitaplarından biri olarak gösteriliyor. 1975 tarihinde yazılmış ve bunu ben de şimdi araştırınca öğreniyorum ki, meğer 1981 ve 2002 olmak üzere iki kez de filme çekilmiş. Çok klişe bir konuyu, ölümsüzlüğü, bambaşka bir açıdan ele almış yazar. Issız bir ormanın ortasında, içene ölümsüzlük veren bir pınar var. Tuck ailesi, bu pınarın suyundan içerek ölümsüz olmuşlar ama ölümsüzlükten hiç de memnun değiller. Bir gün pınarın başına bir kız geliyor ve Tuck ailesi ona ölümsüzlüğün aslında hiç de güzel olmadığını anlatmaya çalışıyor. Kitabın konusu bu. Tatlı, sevimli ve hoş bir kitap. 

5 - Nehrin Oğlu, Tim Bowler 


Okurken çok etkilendiğim kitaplardan biri! Kitapta, büyükbaba ölmeden önce son resmi Nehrin Oğlu'nu tamamlamak istiyor. Ama büyükbabanın hastaneye yatması gerek. Torunu Jess de dahil olmak üzere herkes onu hastaneye yatması için ikna etmeye çalışıyor, ama büyükbaba kararlı ve inatçı. Sonunda Jess de onun resmi tamamlamasına yardım ediyor, çünkü Jess, bir gün Nehrin Oğlu'nu görüyor. Çok naif, duygusal, düşsel bir kitap bu. Kitabın sonlarına doğru gözyaşlarınızı tutamayabilirsiniz. Bu kitabı mutlaka ama mutlaka okuyun. Keşke Tim Bowler'in daha pek çok kitabı Türkçeye çevrilse...

6 - Yaptığı En Kötü Şey, Alice Kuipers  


Bu kitabı aldığım zamana ilişkin hatırladığım yegane şey, kitabın çok hoş bir kokusunun olduğu. Yok yok, sakın Yaptığı En Kötü Şey'in piyasadaki şimdilerde iyice moda olan ticari kokulu kitaplardan olduğunu sanmayın, bahsettiğim koku baya kağıttan geliyordu, kağıdın kendi kokusuydu yani. Ya da ben kitabı öyle çok sevmiştim ki, tamamen kafamda uydurduğum bir kokuydu bu, bilmiyorum. Çeviride orijinal isim birebir korunmuş: The Worst Thing She Ever Did. Bu kitap Sofie'nin günlüğü aslında. On altı yaşındaki Sofie çok kötü ne yapmış olabilir ki diye düşünüyorsunuz. Bunu da kitabın sonuna kadar öğrenemiyorsunuz. Bu kitap, psikologunun önerisiyle Sofie'nin yazmaya başladığı bir günlük aslında. Sofie stresini, sıkıntısını, günlük yaşamını, aşk ve arkadaşlık ilişkileriyle ilgili problemlerini bu günlüğe döküyor. Kitabın sonunda onu böylesine yıpratan şeyin ne olduğunu öğreniyorsunuz. Yaptığı En Kötü Şey kesinlikle şimdiye dek okuduğum en naif ve hüzünlü kitap. Onu böylesine unutulmaz kılan da bu samimi dili zaten. Alice Kuipers'in diğer kitapları da Türkçeye çevrilse ne güzel olur... 

7 - Denizkızı Emily'nin Sırrı, Liz Kessler 


Bu kitap benim 5. sınıftayken Can Yayınları'nın düzenlediği Türkiye çapındaki masal yarışmasında kazandığım ödülümdü. Yani ödül olarak kitap seçecektik ve ben de o zamanlar işte bu Denizkızı Emily'nin Sırrı'nı seçmiştim. İşte bu yüzden anlamlı bir kitap benim için... Konusuna gelecek olursak, Emily, annesiyle birlikte bir teknede yaşıyor ama annesi onun denize girmesine hiç izin vermiyor. Emily bir gün gizlice havuza giriyor ve vücudundaki değişimi fark ediyor. Emily aslında bir denizkızı olduğunu anlıyor! Bu da aslında bir serinin ilk kitabıymış, ama ben sadece bunu okumuştum. Serinin orijinal baskısının kapağı bu, sonradan değiştirdiler. 

8 - Yürüyen Kentler, Philip Reeve


Yürüyen Kentler için rahatlıkla okuduğum en iyi bilim kurgulardan biriydi diyebilirim. Uzak gelecekte, büyük bir savaşın ardından kentlerin tekerlekler üstünde "yürüyerek" birbirlerinden kaçmak zorunda olduklarını hayal edin... Ya da hiç uğraşmayın, Philip Reeve bu konunun serisini yazmış. İçine aşkı da katmayı ihmal etmemiş. Serinin ilk kitabının orijinal kapağı bu. Bence en iyisi de bu. 

9 - Kağıt Kız, Guillaume Musso 


Sonuyla şaşırtan, sımsıcak bir aşk hikayesi... Guillaume Musso hikaye anlatmayı çok iyi biliyor. Ama hep aşk üzerine yazıyor, biraz farklı sularda da kendini denemeli diye düşünüyorum. Diğer kitapları da Türkçe'de, fakat dediğim sebepten ötürü okuyasım gelmiyor.

10 - Mürekkep Yürek, Cornelia Funke


Bir gün Meggie, babası Mo'nun yeteneğini keşfediyor: Mo'nun sesli okuduğu kitapların kahramanları, gerçek oluyor. Ama onlar geldiğinde, buna karşılık olarak, gerçek dünyadan bazı insanlar da romanın içine gidiyor! Tabii onların bu yeteneğini kötü emelleri için kullanmak isteyen kötüler de var kitapta, hiçbir zaman eksik kalırlar mı? Cornelia Funke, 2009 yılında filme de çekilen Mürekkep Yürek'te büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor bizleri. Bu kitap aslında Mürekkep Dünya serisinin ilk kitabı. Ben diğerlerini okumadım. 

11 - Ucubeler Sirki, Darren Shan 


Şimdinin popüler kitabı Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları'ndan önce, aslında Darren Shan çok benzer bir konuyu, tuhaf çocuklar değil de ucubeler üzerinden yazdı. Gerçekten ürpertici, yer yer midenizi hoplatan bir kitap Ucubeler Sirki. Oldukça gerçekçi duruyor ve bu da sizi rahatsız edebiliyor. Bu aslında bir seri ama ben yalnızca ilk iki kitabını okumuştum. 

12 - Saftirik Greg'in Günlüğü, Jeff Kinney 


Tüm dünyada milyonlarca çocuğu kahkahalarla güldüren bu serinin bu başarı aslında hiç de haksız değil! Ben de çocukken neşeyle okumuş ve gülmüştüm. İçindeki karikatürlerle kolayca okunuyor ve eğer okumayı sevmeyen bir çocuk varsa, bu kitapla işe başlayabilir. 

13 - Zagor ve Çiko'nun tüm eserleri, Sergio Bonelli & Gallieno Ferri  


Tamam, kitap değil, çizgi roman ama Zagor ve Çiko'yu başucumdaki kitaplar listesine nasıl almayabilirim ki? Çocukluğumda ve ilk gençliğimde onların maceralarını okudum. İddialıyım, çoğu sayısını okudum ve benim tam bir çizgi roman kurdu olmamı sağlayan da yine Zagor ve Çiko. Çiko'nun kendine has özel bölümleriyse kahkaha sebebim. Müthiş çizimleri ve senaryosuyla, her macerası film tadında. 

14 - Millennium Üçlemesi, Stieg Larsson 




Bu seri okuduğum EN İYİ SERİ. Muhteşem, muazzam, şaşırtıcı, sürprizlerle dolu. Okumadıysanız mutlak okuyun. Ejderha Dövmeli Kız bir başyapıttır. Modern yüzyılın başyapıtıdır. Ateşle Oynayan Kız ve Arı Kovanına Çomak Sokan Kız da en az onun kadar iyidir ama Ejderha Dövmeli Kız'ın yeri çok başkadır. Stieg Larsson bize harika bir üçleme bırakarak hayata veda etmiştir. Sonradan David Lagercrantz'ın yazdığı Örümcek Ağındaki Kız ise tam bir hayal kırıklığıdır. Ama orijinal seri Larsson'un üç kitabı olduğu için, Millennium efsanesi, Lisbeth Salander ve Mikael Blomkvist anılarımızda hep yaşayacak... Bu üçlemeyi okumayan kalmamalı. Mutlaka ama mutlaka ama mutlaka okuyun.

15 - Bozbalık Serisi, Mert Ofluoğlu


Ve tabii ki... kendi kitabım! İlk bakışta huzurlu, sakin, doğa harikası gibi görünen bir köy... Görünüşe aldanmayın. Bozbalık Serisi'nin ilk kitabı olan Ters Düz, yazar Ece Duman'ın hayatının bir anda ters düz olmasını anlatıyor. Ece, İstanbul'da her şeyin yolunda gittiği hayatını sürdürürken, çocukluğunun geçtiği kurgu ürünü Bozbalık Köyü'nde babasının kaybolduğunu ve geride dört üvey kardeşi olduğunu öğreniyor. Bunun üstüne kendini Bozbalık'ta buluyor. Bir yandan köydeki yeni yaşamına uyum sağlamaya, bir yandan kardeşlerine ablalık yapmaya, öte yandan kitabını tamamlamaya çalışıyor. Aşk, sır, entrika ve gizem Bozbalık Köyü'nde! Serinin ikinci kitabının yazım aşamasında olduğunu da hemen belirtelim.

  



Kitaplar listelemekle bitmez elbette... İlk 15 kitap olarak bunları gösterdim... Bir gün bu yazı dizisine 16'dan devam edebilirim... Ve bunlar popüler olanlar... Klasik kitaplara hiç girmedim, yoksa ohooo...

Sanırım içinde çizim, illüstrasyon, fotoğraf, mektup, posta pulu vb. gibi şeyler olan kitapları daha çok seviyorum (hoş, geçen gün aldığım Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları bu anlamda beni hayal kırıklığına uğrattı ama o konuya hiç girmiyorum).

Bu ay boyunca sizlere bir sürü kitap/kitaplık-masa-oda-ayraç-obje post'u yapacağım, özellikle kitap kurtları blog'umu ve daha anlık paylaşımlar için Instagram'ımı takibi bırakmasın!

Sevgiler! 


31 yorum:

  1. talihsiz serüvenler dizisi kesinlikle çocukluğumun en acayip en eğlenceli hikayesidir, her kitap çıktığında 3 gün sürerdi bitirmem.
    sofinin günlüğünü de çok merak ettim, okumadığım ne çok kitap varmış o zamanlar ah vah :( diğerleri de çok iyiymiş.
    kitaplığımız, tarzımız benziyor sanırım son fotoya baktım da bir, benzerlikler gördüm =) eline kalemine klavyene sağlık =)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. izlemişsindir ama talihsizlerin filmi de harikaydı, keşke devamı gelseydi!

      Sil
    2. Talihsiz Serüvenler Dizisi'nin on üç kitabı da tek kelimeyle muh-te-şem-di! Filmini izledim, şimdi dizisini de heyecanla bekliyorum. Kitabın spin-off serisi de var ama Türkçeye çevrilmedi maalesef. :)

      Sil
    3. kitabını d&r da sepetime ekledim, birkaç şeyle beraber alacağım, aslında yazacaktım buraya da 3. bir yorum olmasın eklemeli diye yazmamıştım :D merakla bekliyorum okumayı :) uğurlu olsun =)

      Sil
  2. Millennium serisi ve Ters Düz hariç diğer kitapları hiç bilmiyorum:) jenerasyon farkı böyle bir şey:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok ya öyle demeyelim, bilirsiniz... ;) Ters Düz farkı yani? ;)

      Sil
  3. talihsiz serüvenler dizisinin filmini çok sevmiştim ben de. ne güzel kendi zevkine göre okuyorsun işte ;) ters düzü unutma tabi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmi vardı, şimdi de dizisi geliyor... :)

      Sil
  4. Bir tek Ölümsüz Aile yi okudum. Lisede öğretmen ders anlatırken bu kitabı bitirdiğimde " Of yaa. Harbi manyak bu kız" demiştim sesli olarak ders ortasında. Alay konusu da olmuştum tabi :)) Güzel kitap. Her yaşta okunası kitap..

    YanıtlaSil
  5. Ölümsüz Aile'yi okudum filmide varmış izlemeliyim. Milenyum seriside gerçekten sağlam bir seri.Bence de Ejderha Dövmeli Kız serinin en iyisi. Ve "Ters Düz" hayattaki tersliklerde bir düzen olabileceğini, düz giderken de her şeyin tersine dönebileceğini gösteriyor bizlere...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ejderha Dövmeli Kız bence kesinlikle bir başyapıt! Ters Düz'le ilgili sözleriniz için de çok teşekkürler... :)

      Sil
  6. çok güzel bir paylaşım olmuş, benim baş uçumda ki kitaplar zaman zaman değişse de mutlaka içinde bir şiir kitabı bulunur ... sevgiler...

    YanıtlaSil
  7. bazı kitaplar daha doğrusu 3 kitap ilgimi çekti yazdım ve bu akşam bakacağım onlara..

    YanıtlaSil
  8. Harika bir yazı Mert'cim, keşke benim çocukluğumda da bu kadar çeşitli çocuk kitabı olsaydı, benim zamanımda Küçük Vampir serisi vardı, bayılırdım, yine bulsam okurum herhalde..:) Seninle bol çizimli, mektuplu vs.li kitap zevkimiz uyuşuyor, -bu arada Bayan Peregrin'in çocukları benden de kötü not aldu:)- yazının sonunda benim gibi kitap kurtlarına müjde vermişsin, bekliyoruz o zaman:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küçük Vampir serisi bizim evde de var! :) Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları çok kötüydü gerçekten. Kitap kurtları takipte kalsın! :)

      Sil
  9. Talihsiz serüvenler dizisi ve milenyum üçlemesi benim de favorim.ben en son çıkanını aldım ama okumaya fırsat bulamadım henüz.bu arada sen fantastik kitapları bayaa seviyorsun anlaşılan.favorin bu tür müydü ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya aslında artık fantastikten aynı tadı alamıyorum. Dolayısıyla hayır, favori türüm realist kurgular. Önceki yazımda da bahsetmiştim bundan... :)

      Sil
  10. bu yazını çok sevdim. kağıt kız'ı merak ettim okuyum bari. haydarpaşada senin kitap vardı :)

    YanıtlaSil
  11. İki kitap var; ilki ilkokul ikinci ya da dördüncü sınıfta Babam'ın bana doğum günü hediyesi olan Leylek Dede. Jean Webster'ın ki her sene birkaç kez okurum. Her okuyuşum beş saate yakın sürer. Bir oturuşta biter. Her defasında da ilk kez okurmuş gibiyimdir. Daddy Long Legs ya da özgün adıyla.

    İkincisi ise yetişkinlikte okuduğum kitap; Kutadgu Bilig. Yusuf Has Hacip'ten elbet.

    YanıtlaSil
  12. Çok kitap okuyan biri değilim en iyi yaptığım şey film izlemek😁😁😁
    Yürüyen Şatonun animesini izledim :)
    Mürekkep yüreğin filmini izledim
    Ejderha dövmeli kızında filmi TV denk gelmiştim.
    Bir ölümsüz aileyi okumuştum iyi mi !
    Çok güzel bir yazı olmuş :)
    Yürüyen şatonun kitabı ilgimi çekti.

    YanıtlaSil
  13. Bir insan elbette kendi kitabını hep baş ucunda tutar. Bakıp bakıp ay benim eserim harika falan diye gururlanır. İstemsizce olsa gelip gelip hiç okumadığı kitaplar kadar kendi kitabını okur insan. Ve ben sizin kitabınızı almayı alışverişi yaptıktan sonra hatırlıyorum. Kötü oldu :(

    YanıtlaSil
  14. Talihsiz serüvenler dizisi...😍 Güzel bir yazı olmuş, mim tadında :)

    YanıtlaSil
  15. Çok kitap okuyan bir olarak seniin lstenin çoğunu okumamışım üzüldüm buna. Tabii ki Zagor serisi hala arada okurum. Saftig serisin de aynı şeklde. Ters Düz tabii ki hemen alınıp okunmuştu.

    YanıtlaSil
  16. Çok kitap okuyan bir olarak seniin lstenin çoğunu okumamışım üzüldüm buna. Tabii ki Zagor serisi hala arada okurum. Saftig serisin de aynı şeklde. Ters Düz tabii ki hemen alınıp okunmuştu.

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...