28 Ağustos 2016 Pazar

CAMILLA LACKBERG - YABANCI - KİTAP YORUMU


Yaz sıcağında en iyi buz gibi İsveç polisiyesi okunur.


İsveç polisiyesinin, Millennium Üçlemesi'nin yazarı Stieg Larsson kadar olmasa da tanınan isimlerinden biri olan Camilla Lackberg’in Yabancı kitabını yazacağım bu yazıda. Kitabı okumayı bitirdim. Ama öncelikle Doğan Kitap’ın düşen baskı kalitesinden bahsetmem gerek. Doğan Kitap'ın baskı kalitesi artık iyice düştü. Öyle ki, birkaç yıl önce bastığı kitaplarla şu an piyasada olan kitaplarının arasında hem kapak hem de sayfa kalitesi açısından ciddi fark var. Mesela, yayınevinin şu anki kitaplarının sayfaları incecik, arka sayfadaki yazıları görebiliyorsunuz. Dahası, sayfaya su damlasa sayfa ortadan delinmeye müsait. Gazete kağıdı gibi kağıtlara basıyorlar kitapları. Öte yandan, onlar da haklı. Artık kimse kitap okumuyor, basılı/matbu kitap alıp okuyan çok az kişi kaldık. Baskı maliyetini düşürerek kazançlarını artırmak istiyorlar. Ama baskı kalitesi düşünce hiç değilse fiyatların da düşmesini bekliyor insan. 300-400 sayfalık kitaplar 25-35 lira aralığında seyretmeye devam ediyor.

Bu nottan sonra, şimdi gelelim kitap yorumuna...

Serinin ilk kitabı olan Buz Prenses güzel bir başlangıç kitabıydı. Seri derken, bunu da şöyle belirtmekte yarar var: Aslında bu bir seri değil. Erica ve Patrik diye bir çiftimiz var ve kitaplar onların maceralarını anlatıyor. Ama her kitap temel olarak diğerlerinden bağımsız bir meseleyi ele alıyor. Mesela ben, ilk kitap olan Buz Prenses'i okudum ama sonra ikinci ve üçüncü kitapları okumadım. Şimdi bu yaz, dördüncü ve beşinci kitapları aldım.

BAŞKARAKTER OLMASI GEREKEN ERİCA, KİTABIN ANA KURGUSUNUN ÇOK DIŞINDA KALMIŞ

Buz Prenses'teki cinayeti Erica ve Patrik birlikte çözüyorlardı. Bu kitaptaysa Erica ve Patrik’in hikayeleri birbirinden bağımsız ilerliyor. İşlenen cinayetleri Patrik ve karakoldaki arkadaşları çözerken, Erica’nın bu konuda Patrik’e bir yardımı olmuyor, dolayısıyla Erica olayların fazlasıyla dışında kalıyor. Kısacası Erica kenar süsü gibi olmuş bu kitapta. Yaklaşan bir düğünü var ve büyüyen bebeği Maja ile ilgileniyor, onun meselesi sadece bu.

Kitabın arka kapağı kitabı iyi pazarlıyor. “Şehir bir reality show’a ev sahipliği yapmakta.” Bunu okuyunca heyecanlanmıştım. Ama bu reality show kısmı biraz sönük kalmış kitapta. Şova katılan karakterlerden, karakterlerin hikayelerinden çok az ve belli belirsiz bahsedilmiş. İçlerinden birinin adı da Mehmet; ama bu bizdeki çeviride mi değiştirilmiş yoksa İsveç’çedeki orijinal kitapta da mı adı Mehmet, bilmiyoruz. Herhalde orijinalinde de öyledir diye zannediyorum.

Kitabı sürekli “Tamam, herhalde asıl olay şimdi başlayacak, Erica da bir yerinden bu polisiye maceraya dahil olacak” beklentisiyle okudum ama bu hiç gerçekleşmedi. Ki bu büyük bir eksiklik. Dediğim gibi, Patrik ve Erica’nın hikayesi ayrı ayrı ilerliyor kitapta, bunun da kitaba hiçbir ama hiçbir katkısı yok. Bu serinin başkarakteri Erica, Patrik değil, ama bu kitapta Patrik %75 yer tutuyorsa, Erica yalnızca %15'lik dilimde var. Yani bu sanki Patrik'le ilgili, serinin bir yan kitabıymış gibi...

Karakolun amiri Mellberg, kitabın esprili karakterlerindendi yine. Onu sevdim. Ama diğer karakterler çok çok eksik kalmış. Camilla Lackberg niye böyle yapmış, cidden anlamadım. Kitabın adı niye Yabancı'ydı, bu bizdeki çeviriden mi kaynaklı, onu da anlamadım. 

POLİSİYENİN GEREKLİLİKLERİNE UYULMAMIŞ

Kitabın sonunda, cinayetlerin çözülmesi de öyle pat diye birdenbire oldu. Yazar sayfalar boyunca okuru bekletti bekletti ve sonra birkaç sayfalık açıklamanın ardından "Evet cinayet çözüldü, şimdi evlerinize dağılabilirsiniz" hayal kırıklığı yaşattı. Tabii okur hiç tatmin olmadı.

Evet, Camilla Lackberg İsveç'in o daha sert, daha karanlık polisiye yazarlarından değil, kurgusunun daha popüler ve günlük bir akışı var, ama polisiyenin de gerektirdiği bazı şeyler var. O nedenle bu kitap pek olmamış Lackberg'cim... Şimdi hiç ara vermeden, bu yaz çıkan beşinci kitaba, Saklı Çocuk'a başlıyorum. Bakalım o daha tatmin edici bir okuma sağlayabilecek mi?

İsim: Yabancı
Sayfa sayısı: 366
Fiyat: 25 TL
Puan: 7/10

Not: Bu kitabı ya da Lackberg'in herhangi başka bir kitabını okuyan var mı? Yorumlarınız nedir?

Not 2: Bir önceki yazımda merak edilen soruların cevabını bir sonraki Erasmus yazımda bulabilirsiniz

Not 3: Beni diğer sosyal medya hesaplarımdan da takip edebilirsiniz! 

instagram.com/ofluoglumert

twitter.com/ofluoglumert

facebook.com/ofluoglumert

7 yorum:

  1. Erasmusa gidecek misin merak ediyorum doğrusu :)

    YanıtlaSil
  2. Buz Prensesi güzeldi diğerlerini okumadım yine de bu İsvaçli yazarların karakterleri beni rahatsız ediyor polisiye gibi değil daha çok dram gibi yazıyor ve yaşatıyorlar karakterlerini

    YanıtlaSil
  3. Hımmmm hiç okumadım:( Sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. bu yeni çıkan kitapları takip edemez oldum artık. bir de seri olanlardan çekinir oldum, devamını getiremezsem kalır diye :D

    YanıtlaSil
  5. lackberg. dördünü de okudum. hiçbir eleştirim yok. çok seviyom :) şimdi jo nesbo ya başlıycam :)

    YanıtlaSil
  6. Lackberg okumak istiyorum ama henüz başlayamadım. :)
    İskandinav polisiyelerini seviyorum ben, bu yazarı da severim diye umuyorum, bakalım.

    YanıtlaSil
  7. Buz Prensenses'i iki yıl öncesinde okumuştum. Geçen ay İsveç Fjallbacka'yı turist olarak ziyarettim. Romanın set edildiği yerleri hatta altımda bir Volvo ile turladım. O gezinin de hatırına dün Yabancı romanına aldım, 6o'lı sayfalara kadar geldim ama bu kritik hevesimi biraz kırdı doğrusu :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

NAKANO ESKİCİ DÜKKANI VE ÇOKSATAN KİTAP PROBLEMATİĞİ

Genelde kitapçıların çoksatan raflarından uzak durup, aksine hiç satmayan, kimsenin ilgi göstermediği, kıyıda köşede kalmış kitapları arar b...