3 Nisan 2019 Çarşamba

BİRBİRİNDEN İLGİNÇ GASTRONOMİ TRENDLERİ: BU YIL NELER YİYECEĞİZ!

Sebze ve meyve fiyatları almış başını gitmiş durumda... Mesela muzun kilosu 15 lira! En temel ihtiyacımız olan gıda ürünlerini almamız bile zorlaşmaya başladı. Ama öte yandan kafeler ve restoranlar her yerde tıklım tıklım dolu, çünkü bir şeyler yememiz içmemiz de gerek. Ve gastronomi trendleri ne yiyeceğimizi belirlemeye devam ediyor. Global olanın yerini yerelin, etin yerini sebzenin ve kahvenin yerini çayın alacağı 2019’un gastronomi trendleriyle tanışmaya hazır mısınız?

Çayın yükselişi


Uzun zamandır yeni dalga kahve akımı ve farklı demleme yöntemleriyle birbiri ardına açılan üçüncü nesil kahve mekanları, tahtını çay kafelerine kaptırmak üzere. Yalnızca siyah çay değil; yeşil, beyaz ve hatta sarı çay gibi pek çok çeşidiyle çay konseptli mekanları bu yıl daha sık duyacağız. Sağlık getiren çaylara yönelen çay markaları, otsu tada sahip olan çaylar üretmeye başlayacak. Ama ben siyah çayı daha çok seviyorum, yani bildiğimiz normal klasik çayı. Hatta bu yazımı yazarken de klavyemin yanında bana bir kupa dolusu sıcak çay eşlik ediyor. Ben kesinlikle ama kesinlikle bir çaycıyım, bunu duymayanınız kalmamıştır ve bu trend en çok beni sevindirecek gibi!

Denizden gelen atıştırmalıklar


Önümüzdeki dönemde "deniz ürünleri" zevkiniz yalnızca konserve ton balığı veya kalamar cipsiyle sınırlı olmayacak. "Denizden babam çıksa yerim!" diyenleri memnun edecek bu trend, sofralarımızı deniz yosunu cipsleri ve yine yosunlardan yapılan noodle'larla donatmaya niyetli. Yine de ben kendi adıma şimdilik almayayım. 

"Çirkin" sebze-meyve algısı değişecek


Her şeyin en güzelini paylaştığımız sosyal medya doğal, ezik, hatta neredeyse "çirkin" olan sebze ve meyveleri yemeklerimizde giderek dışlamamıza neden oldu. Ama her şeyi cilalayarak paylaştığımız bu akım bile artık doyum noktasına ulaştı ve bir şeyin en doğal hali yeniden rağbet görmeye başladı. Dünyanın yıllık yiyecek üretiminin üçte birinin çöpe gittiğini biliyor muydunuz? Bu, 1,3 milyar ton yenilebilir yiyeceğin israf edildiği anlamına geliyor. İşte bu yüzden 2019 trendlerinden biri de dünyaya karşı daha duyarlı olmamızı ve çürük meyve ve sebzelere mutfağımızda yer açmamızı söylüyor.

Instagram'lanabilir yemekler


Değişen trendlerden bahsettik ama bir yemeği yemeden önce fotoğrafını çekme döneminin sonu henüz gelmedi. Mekanlar, müşterilerini önlerine servis edilen yiyeceklerin önce fotoğrafını çekip sonra paylaşmaları için teşvik etmeye devam ediyor. Ben de özellikle yurt dışındaysam yediğim ilginç yemeklerin fotoğraflarını çekip paylaşmayı seviyorum. Ama burada görüntüden çok ilginçliğini önemsiyorum sanırım. Prag'da karşıma çıkan yosun rengindeki erimiş peynirli bezelye çorbası Instagram'ımda paylaştığım yemek fotoğraflarından biri mesela... 

Hiperyerellik


Dünyada pek çok restoran artık sebze ve meyvenin olabildiğince kısa mesafeden temin edilmesini esas alan "hiperyerellik" trendinin sesini dinliyor. Pek çok ünlü restoranın şefi, yemeklerinde kullanacağı sebzeleri kendi bahçesinde yetiştirdiklerinden seçiyor. Geçtiğimiz ay röportaj yaptığım şef Refika Birgül'e de sordum bunu. O da, programlarında yaptığı yemeklerde kendi terasında ektiği sebze ve otları kullandığını ya da Kuzguncuk'un semt pazarından, bostanlarından alışveriş yaptığını anlatarak şöyle söylüyor: "Farklılıkların yaşayabilmesi, bu dünyanın kaynaklarının daha hakkaniyetli kullanılabilmesi ve lezzetli yemekler için yerelliğin var olması ve devam etmesi çok önemli."

Her işin başı sağlık 


Sağlıklı beslenme gündemde olmaya devam ederken, bizi trend niteliğindeki çeşitli diyetlerle ve yeme biçimleriyle tanıştırmaya da devam ediyor. Glütensiz, ketojenik, paleolitik, şekersiz, vegan, vejetaryen ve pesketaryen gibi farklı beslenme alışkanlıkları ve yönelimleri her geçen gün artıyor. Gelecekte diyet mutfak şefi diye spesifik bir meslek bile olabilir. Kefir ve ev yapımı turşu gibi probiyotik özelliği olan yiyecekler de önemini korumaya devam edecek.

Hazır süt, yoğurt ve kefirler aslında zararlı mı? 


Tabii market raflarından aldığımız hazır kefirler, sütler ve yoğurtların "doğal" olmadığını, antibiyotikle raf ömürleri uzatılmış yapay sütler, yoğurtlar ve kefirler olduklarını maalesef biliyoruz. Hatta şu an bu yazıyı hazırlarken tesadüfen gördüm, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği üstlerinde "doğal" yazarak ürünlerini pazarlayan bazı markalara karşı bir imza kampanyası başlatmış.

Daha az et


Araştırmalar, daha az et tüketilmesi halinde pek çok hastalıktan korunacağımızı ve çevreye daha az zarar verileceğini ortaya koyuyor. Belki de yemeklerimizde etsiz yapamıyoruz ve ete ihtiyaç duyuyoruz, ama et tüketimini sınırlandırmak gerektiği de ortada. Her gün hamburger ya da pizza yemek kesinlikle hiç sağlıklı değil. Bu nedenle "geleceğin eti" olarak öne çıkan yapay etin kullanımının giderek artacağı öngörülüyor. Pek çok restoran, menüsünde bitkilerden elde edilen yapay etle ya da falafelle yapılan hamburgerlere yer vermeye başladı bile. Bu sene restoranlarda daha az et, daha çok sebze yiyeceğiz gibi görünüyor. Tabii dışarıda yediğimiz salatalarda marulların yeterince yıkanmadan önümüze konduğu da bir gerçek. Zaten dışarıda yemek yemek zorunda olmak başlı başına sıkıntılı bir durum ya, neyse...

Beni sosyal medya hesaplarımdan takip edebilirsiniz: 

10 yorum:

  1. yapay et mevzusu ,yerini yapay diğer ürünler şeklinde ileriye taşıyabilir .Yapay peynir,yapay yumurta,yapay sebze vs...Bence bu normal bir gidişat değil.Her gıdanın doğal ve olması gerektiği gibi doğal haline erişebilmek, ürünleri bu şekilde yetiştirmek gerekirken ,üstelik bu doğal ürün konusu son derece mühim iken böyle uydurma ! girişimleri yadırgıyorum.Doğru ve doğal ürünü,doğru ve uygun tüketim bilincinin gelişmesi (eğitim şart ) olması gereken olmalı .

    YanıtlaSil
  2. Dolu dolu bir yazı olmuş yine :) ben çay kısmında kaldım çayları çok severim siyah çayı da evde demlenmiş tercih ederim öğrenciyken hele daha kıymetli oluyor bu tür şeyler :) yapay gıdalar çok ürkütücü geliyor kulağa. tarım konusunda ciddi şeyler yapılmalı daha çok ve kaliteli üretmemiz lazım artık. çölde bile neler yetiştiriyor insanlar şaşılası.. :)

    YanıtlaSil
  3. deniz ürünü ve hiperyerellik saol yaa senden öğrendim şimdiii :)

    YanıtlaSil
  4. Daha sağlıklı yaşam için evet. Yoğurdu evde yapmaya başladık ve daha lezzetli olduğuna karar verdik. Reçellerimizi de kendimiz yapıyoruz. Zaten çok et yemiyoruz ki. Az et ama düzgün bir et yemeği tercih ederim.

    YanıtlaSil
  5. Ben bu yaz pek de sağlıklı beslenileceğini düşünmüyorum. Demişsin ya fiyatlar uçtu. Üstüne pazarlar da boş. Dün akşamüstü gittim pazara doğru dürüst mal yoktu. Esnafa sordum ''pahalı alamıyoruz ya da insanlar almıyor'' dediler.

    YanıtlaSil
  6. mümkün mertebe sağlıklı yaşamaya ve sağlıklı gıdalar tüketmeye çalışsak da bazen mecbur kalıyoruz işte ama güzel bir paylaşım olmuş elinize sağlık

    YanıtlaSil
  7. Son zamanlarda alerjilerim nedeniyle neredeyse hiçbir şey tüketemiyorum. Balık ağırlıklı besleniyorum ve çok fazla çilek ve muz tüketiyorum. Dediğiniz gibi fiyatlarda gerçekten çok uçuk. Güzel bir yazı olmuş, tebrikler :)

    YanıtlaSil
  8. Çok ilginçmiş... 🤓🤓🤓

    YanıtlaSil
  9. Yemek sevdalısı ve yeni tatlara meraklı biri olarak çok ilgimi çeken bir yazı oldu, teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  10. Sağlıklı yaşam konusunda artık daha bilinçliyiz.. Bir dönem dayatılan hazır gıda sektörüne artık karşı duruyor herkes..

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

NAKANO ESKİCİ DÜKKANI VE ÇOKSATAN KİTAP PROBLEMATİĞİ

Genelde kitapçıların çoksatan raflarından uzak durup, aksine hiç satmayan, kimsenin ilgi göstermediği, kıyıda köşede kalmış kitapları arar b...