16 Haziran 2020 Salı

BİTMEYEN KORONA KABUSU, GEÇİP GİDİVEREN GENÇLİK


Fahrettin Koca'nın her akşam paylaştığı günlük koronavirüs tablosunu gördükçe, evde geçirdiğim üç ayın hızla çöpe gitmekte olduğunu hissedebiliyorum. Korona tedbiri nedeniyle eve biraz erken, Mart ayının ilk günlerinde kapandım ben ve üç aydan fazla bir süredir, dışarıya çıktığım gün sayısı bir elin parmağını geçmemiştir. O zamanlar toplum olarak tedbirleri elden bırakmazsak güya yaz başı gibi ortalık biraz rahatlar, doya doya sokağa çıkabileceğimiz günler gelir zannediyorduk. Ancak durumun vahametini hala anlamamış olan insanlarımız maske takmadan sokağa çıkmaya ve hastalığı yaymaya devam ettikçe, evlerimizde daha nice üç aylar bizi bekliyor gibi görünüyor. 

Uzun vadeli düşünme özelliği bizim insanımızda maalesef pek yok. "Bana bir şey olmaz ki" diyor, kendince öyle zannediyor. Bu yüzden maskeler takılmıyor. Bu yüzden 17 kişilik minibüsten 35 kişi çıkıyor. Bu yüzden kafeler ve restoranlar bir masa boşluk bırakmıyor. Bizim evin altındaki pastane kurala uyuyor, gelenleri bir masa boşluk bırakarak oturtturuyordu, baktı ki hiçbir kafe uymuyor, artık o da boş verdi. Şimdi her akşam tıklım tıklım dolu o kafe de. Tamam, para kazanmak için günü kurtarıyorsun, ama yarını hiç mi düşünmüyorsun? Yarın sen de koronavirüse yakalanmış olabilirsin. İnsanlar evlerinde artık çok bunaldı, herkes haklı, sokağa çıkmak istiyor, ama böyle bir dönemde o kafeye gidip latte içmenin hiçbir anlamı yok. Çok riskli. 

İnsanların büyük çoğunluğu maske takmıyor. Veya takan çenesine indiriyor, onun ne faydası olacaksa? Nadir olmakla birlikte, bazıları da çok sıkı önlem alıyor. Maske üstüne maske, koruyucu siperlik takanlar da oluyor. Öte yandan yazlık beldelerde tatil sezonu açıldı, televizyondan veya bazı ünlülerin paylaşımlarından da görmüşsünüzdür. Hiçbir şey yokmuş gibi insanlar yan yana şezlonglarda uzanıp güneşlenebiliyor, denize birlikte girebiliyor. Ben bu yaz uzun bir tatil yapmayı planlıyordum, müsaittim, ama korona tablosu yeniden kötüleşmişken bırakın tatil yapmayı, açıkçası evden dışarı bile çıkmayacağım. İstediğimden değil, buna mecbur olduğumdan. Hepimiz buna mecburuz. Ama kurallara uymayanlar yüzünden, koronavirüsle olan mücadelede ileri gitmek yerine geri gitmeye devam ediyoruz. Zaten uçağa binsen bir türlü, arabayla gitsen öbür türlü... Bu gidişle okullar Eylül'de de açılmazsa şaşırmayın!

Bazen bir rüya gibi geliyor her şey... Ya da bir bilim kurgu filmi... Ya da kötü bir kabus... Bu üçünden biri olsa ne olurdu sanki? Ama rüya da değil, film de, kabus da... Bu yaşadığımız günler gerçek... Evet, bir bilim kurgu filminin içinde yaşıyor gibiyiz...

Mart'tan beri, 24,5 yıllık hayatımın en verimsiz dönemini yaşıyorum. Normalde "evde olsam da yapsam" diyeceğim hiçbir şeyi layığıyla yapamamanın hüznü içindeyim. Bir sürü roman taslağım var, hiçbirine kendimi istediğim gibi veremiyorum. Yazamıyorum. Odaklanamıyorum. İzlediğim diziyi de, okuduğum kitabı da anlamıyorum. Dikkatim sürekli dağılıyor, günlerim birbirinin aynı tekdüzelikte geçmeye devam ediyor. 

Korona olmasaydı da işsizlik ve ekonomi gibi pek çok sorunla karşı karşıyaydık, ama şimdi üstüne bir de korona geldi. Gençlik yıllarının her türden berbat böylesi bir döneme denk gelmesinin tek perdelik tragedyası... 

Her şeyi etkileyen, tüm işleri ve planları mahveden korona, bir tek kaslı adamlarla saftirik kızların klişelerle dolu aşk hikayelerini anlatan yaz dizilerinin bu yaz da ekranı esir almasını etkileyemedi ya, ne diyeyim?

Keşke herkes benim gibi kurallara uysa da, artık bu kabus bir an önce bitse diyorum. Bir daha ne zaman tiyatroda hiç tanımadığım insanların arasında oturabileceğim, kitapçıya gidip elimle kitap seçebileceğim, arkadaşımla bir kafede rahatça yemek yiyebileceğim, kalabalık sokakta insan denizinin ortasında yürüyebileceğim soruları zihnimde uçuşup duruyor. Ancak bu korona tablosuna göre, yakın tarihte bunların hiçbirini yapabileceğiz gibi görünmüyor. 

Bu kabusun bir an önce bitmesi dileğiyle...


6 yorum:

  1. Merak etme gitmez öyle hemen gençliğin:) Korona son değil, bundan sonra artık yeni koronalara, moronalara hazır olmamız lazım.

    YanıtlaSil
  2. Öyle güzel anlatmışşın ki hislerimi...

    YanıtlaSil
  3. Sürü bağışıklığı şartlarına terk edildik resmen.
    Bilim var gücüyle çalışıyor. Bizler tedbiri elden bırakmadan sabredeceğiz.

    YanıtlaSil
  4. Kesinlikle haklısın yakınmalarında. Geçen markete gitmek zorunda kaldım tıklım tıklım, hiç kimse maske bile takmamış hemen çıktım başka bir markete, orası da aynı. Çok düşüncesiz gerçekten milettimiz. Umarım ikinci dalga olmaz fakat artışlar başladı bile!

    YanıtlaSil
  5. sorma yaaa şu koronayı bi tamamen unutabilseeeek :)

    YanıtlaSil
  6. Sana sonuna kadar katılıyorum sevgili Mert. Rahata kavuşmamızın düşüncesiz insanlara bağlı olduğu gerçeğini içime sindiremiyorum.
    Bir genç olarak endişelerini de anlıyorum. Ama şöyle bir düşününce, 24-25'in yine de güzel yaşlar olduğunu, önünde umarım istediklerini gerçekleştirebileceğin kocaman bir ömrün olduğunu söyleyebilirim. Oğlum senden 2 yaş küçük. O da endişeleniyor. Ona da aynı şekilde cevap veriyorum. İnandığım bu. Biraz daha sabredin, her şey güzel olacak.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

NAKANO ESKİCİ DÜKKANI VE ÇOKSATAN KİTAP PROBLEMATİĞİ

Genelde kitapçıların çoksatan raflarından uzak durup, aksine hiç satmayan, kimsenin ilgi göstermediği, kıyıda köşede kalmış kitapları arar b...