26 Ekim 2020 Pazartesi

HANDE YENER VE EVRENE YOLLADIĞI MESAJLAR

HANDE YENER CARPE DİEM İLE KENDİ ÇITASINI ÇOK YUKARIYA ÇIKARDI; ŞARKILARINDA YALNIZCA SEVGİLİYE DEĞİL, EVRENE VE UZAY BOŞLUĞUNA DA MESAJLAR YOLLUYOR

Hande Yener’in kemik dinleyici kitlesi ile ilgili gözlemlediğim şöyle bir şey var: Hepsi, Hande Yener’in daha iyi, hak ettiği yerlere gelebilmesini neredeyse Hande Yener’den bile daha çok istiyor! Bunu olumlu bir yorum olarak söylüyorum, çünkü dinleyicilerine bu hissi verebilmek her sanatçının yapabileceği bir şey değildir. Hande Yener’in sesi çok güzel, pop da söylese, elektronik de söylese, daha alternatif tarzları da denese ona çok yakışıyor. Çok duru, su damlası gibi bir sesi var. Hal böyle olunca sevenleri de onu daha iyi yerlerde görmek istiyor. Zaten gayet iyi bir yerde Hande Yener, hatta bazı yorumcular “Ajda Pekkan’ın boşluğunu bir tek o doldurabilir” yorumları yapıyor. Açıkçası, Hande’nin nev-i şahsına münhasır bir ses ve duruşu olduğu fikrindeyim. Romeo’yu da, Biraz Özgürlük’ü de o söyledi sonuçta. Nasıl Delirdim dedi. Sonra Sopa ile "Her günahın bir bedeli var bunu zaten ödedim / Her delinin bir sebebi var bunu zaten söyledim" dedi. Hande Yener’in bütün bir yolculuğu, aradaki birkaç kötü şarkıyı saymazsak, özgün bir hikayenin devamı aslında. Onu ne hiçbir alakasının olmadığı Demet Akalın’la ne de başka bir sanatçıyla aynı cümle içinde geçirme taraftarı değilim. Hande’nin sesi, sound’u ve yaptığı tüm albümler kendine özgü, başka da kimsede olmayan bir orijinallikte.

20. yıl albümü Carpe Diem’in iki part’a böldüğü ilk albümünü yayınladığı 2 Ekim gününü nasıl bir heyecanla beklediğimi ben biliyorum... Şarkılar o kadar güzel ki, daha şimdiden albümün ikinci part’ı için inanılmaz bir açgözlülük içindeyim! Keşke o kısmı da hemen yayınlasa istiyorum. Ama bu ikinci kısmın 2021’den önce gelmeyeceği aşikar, gelmemeli de: Carpe Diem’deki her bir şarkı öyle kıymetli ki, hak ettikleri değeri ve kliplendirmeleri görmeleri için bir süre dinleyici nezdinde dinlenip demlenmesi gerekiyor. Ancak, Carpe Diem’in devam albümü çıktığında, bu iki albümdeki şarkılara kesinlikle ama kesinlikle bir remix albümü gelmeli. Şarkıların farklı versiyonlarını dinlemek için şimdiden sabırsızlanıyorum.

2016'da, "Ben bu Hande Yener'i çok özledim" başlıklı bir yazı yazmış, "Hande Yener Apayrı, Nasıl Delirdim, Hipnoz ve Hayrola albümleriyle bir zamanlar çıtayı öyle bir yükseğe koydu ki, şu an kendisi bile o noktaya ulaşamıyor" demiştim. Sonra 2017'de, "Bu yazın en iyi albümü Hande Yener'den geldi. Çünkü..." yazımla yeni durumu değerlendirmiş, Hande Yener'in o özlediğim/özlenen günlerdeki sound'larına geri döndüğünü, 2006'daki Apayrı ruhunu 2017'ye taşıdığını yazmıştım. Sahiden de, bugünkü Carpe Diem'de de yaptığı gibi, Apayrı dönemindeki gibi özgün sound'lar yapacağının sinyalini aslında Hepsi Hit Vol. 2'deki şarkılarında vermişti Hande Yener. Carpe Diem’de, o çıtayı yukarıya çıkardı, şimdi albümün ikinci part’ı için beklentiler çok daha yüksek. En az Carpe Diem kadar iyi olsa bile Hande Yener geriye Apayrı gibi zamansız bir albüm daha bırakmış olacak.

Şarkıların istisnasız HEPSİNİ çok sevdim ve hiçbirini sıraya koyamıyorum. Ama yine de kendimi zorlayarak şöyle bir sıralama yapabildim:

1 – Melekler & Şeytanlar: "Yetmiyorsa kalır dünde / İstemiyorum hiçbir şey için üzülmek de / Hiç kimse için değişmek / İstemiyorum yarınları düşünmek de"

2 – Aşk Sandım: "Her gün her gün dönüştüğün / Bir başkası var geceyi bölüştüğüm / Bendim aşkın olmadığı devirde, aşk sandığım biriyle / Dev gemiler batırdım, hepsi derinde"

3 – Bulut: "Unuta unuta, atıyorum buluta / Adeta bir meta, kıymeti hissiyatında"

4 – Başka Dudaklar: "Sessizce saklanan o duygularda / Çok konuşulmayan o arzularda / Bu defa değiştim ayarladım / Kalbimle ortak kararlarım / Boza boza en kesin kuralları / Öpüyorum başka dudakları"

5 – Senden Çok: "Hiç geçmeyen şeyler geçiyor artık aklımdan / Takılıyorum peşine durmadan"

6 – Aşk Elinde: "Aşk herkese beni soruyor / Her yerde beni arıyor / Duydun mu? / Dün sana aşkı emanet ettim / Şimdi ihanet edip kovdun mu?"

7 – Carpe Diem: "Bi’ dak’ka, dedi ruhum, seni mi çekicez her dak’ka?"

8 – Kaç: "Dayanamıyorum aşkım azalınca, olayım bu!"

9 – Yolcu: "Ben sığamam o kalıba, kalamam o duvarın ardında / Özgürce yol aldığım, kaybolduğum sokaklar var aklımda"

10 – Boşuna: "Korkarım gelsen de, tanışmak imkansız / Öyle çok beklendik, zaman insafsız"

Bazı şarkıların uzun intro'ları çok iyi, 80’ler disko havalarında. Retro fütüristik bir albüm bu.

Bu albümle ilgili şunları çok sevdim:

1. Hande Yener şarkılarında salt sevgiliye değil; uzay boşluğuna, evrene de mesajlar veriyor/gönderiyor.

2. Sound'ları her dinlediğinizde daha önce fark etmediğiniz yeni bir melodiyle, yeni bir detayla karşılaşabiliyorsunuz.

Albümün ikinci kısmını ve bir remix albümünü büyük bir merakla bekliyorum. 

Eğer Türkçe pop'ta yeni bir şeyler arıyorsanız, Carpe Diem'i mutlaka keşfedin derim... 

Sosyal medyada beni takip etmek için:


23 Ekim 2020 Cuma

EKSİK TUĞLA

Hayat problemlerle dolu. Gerçekten. Bu konuda uzun uzun konuşup akıl verecek bir pozisyonda değilim; zaten böyle olduğunu hepiniz eminim benden çok daha iyi biliyorsunuzdur. 

Problemler denizi içinde yüzerken hayat bazen dalgaların altında kalıyor, ona ulaşamıyoruz. 

Şimdiye dek yüzleştiğimiz ve henüz yüzleşmediğimiz bir sürü problem var. Hepsi teker teker gelse yine iyi ama bazen hepsi aynı anda gelebiliyor! İşte o zaman bir afallıyoruz, bocalıyoruz, "Eyvah, yandım, öldüm, bittim ben şimdi!" diyoruz. 

Ben çok dedim. 

Dünyam başıma yıkıldı sandığım oldu, hayat bundan sonra bir daha toparlanmayacak dediğim oldu. 

Oldu da oldu. 

Olacak da. 

Nasıl olmasın ki? 

İnsanız yani.

İlla ki yolunda gitmeyen ve o an için çok doğru gelen ama aradan belli bir süre geçtikten sonra gereğinden abartılı verdiğimizi fark ettiğimiz tepkiler üretebiliyoruz. Ben böyle durumlar için şöyle bir strateji geliştirdim: 

Büyük bir sorunla karşılaştığımda, kendimi yüzlerce tuğladan oluşan bir ev ve hemen şu anda çözemeyeceğim sorunumu o evin bir tuğlası olarak düşünüyorum. Tuğlalardan biri varsın –şimdilik– eksik olsun. Tuğlalardan biri eksik diye hiçbir ev yıkılmaz, ben de yıkılmayacağım.

Sosyal medya adreslerim: 

15 Ekim 2020 Perşembe

YARIM KALMAK

Yıllardır bilgisayarımda duran bir roman taslağı var. Karakterlerin acıları çok ağır geliyor, yazamıyorum. Onu silemiyorum, imleçle tutup çöpe gönderemiyorum, ama açıp okumak da istemiyorum. Her roman yazılacağı zamanı bekler. Bu romanın zamanı geldi mi, geçti mi, bilmiyorum.

Ve gerçek hayatta yarım kalan hikayelerle ilgili bazen şunu düşünüyorum: O hikaye yarım falan kalmadı. O hikaye o kadar yazılmıştı.

11 Ekim 2020 Pazar

TRABZON'DA SONBAHAR: NASIL GEÇİYOR GÜNLER?


Koronavirüs başlıca sağlık tehdidinin yanı sıra sosyal hayatlarımızı ve ruhsal sağlığımızı etkilemeye son sürat devam ederken, öyle veya böyle hayat da devam ediyor. Trabzon'dayım. Bol bol kitap ve dergi okuduğum, çizim yaptığım, kuru boyalarla renklendirdiğim (kuru boyaların fiyatı inanılmaz artmış: 36'lısını 32 TL'ye aldım geçen gün), dizi izlediğim, dışarı çıkıp yürüyüş yaptığım günler geçiriyorum. Havalar hala ılık, güneş hala bulutların arkasından yüzünü gösteriyor. Kasvetli kış günlerine biraz daha var neyse ki. 

Geçen gün buradan sizlerle paylaştığım Mert'in Kitap Kulübü oluşumum için çok güzel geri dönüşler aldım, onunla ilgileniyorum. İlk ayımız olan Ekim ayının kitabı Martin Eden, şimdiden Kasım için seçeceğim kitabı düşünüyorum.

Netflix'te Emily in Paris'i izledim. Emily sempatik mi itici mi anlamadan diziyi bitirdim. 

Bu yazıda size eşlik eden fotoğraflar, günübirlik gittiğim Maçka'da hoş bir kulübeden. Trabzon'un şehir merkezi ise oldukça kalabalık. Deniz doldurulduğu için tüm sahil yürüyüş yolu toz toprak. Bugün yine biraz yürürüm. Hande Yener'in Carpe Diem albümünü dinleyerek. Şu sıralar elimin altında Milliyet Sanat ve Sabit Fikir dergileri var. Onları okuyorum.  



8 Ekim 2020 Perşembe

MERT'İN KİTAP KULÜBÜ AÇILIYOR!

Pandemi süresince giderek yalnızlaşarak eve kapanan kitap kurtlarının kendilerini yalnız hissetmemesi için aynı kitap sayfalarında buluşmasını hedefleyen bir oluşumdur. Trabzon'da bir sonbahar günü Mert'in aklına düşerek heyecan yaratan bir fikirle kurulmuş, binası hayal gücü olan bir kitap kulübüdür. Okumanın büyüsüne kapılmadan duramayan ve internet bağlantısı olan her kitap kurdu davetlidir! 

Bu kitap kulübünde her ay bir kitap okunacak ve ay boyunca okunan kitapla ilgili tartışmalar yürütülecek, alıntılar paylaşılacaktır. Katılımlar blog'daki veya instagram'da Mert'in Kitap Kulübü sayfasında yapılacak olan paylaşımların altından sağlanabilir. İnternet üzerinden kitap toplantıları, aynı şehirde olanlarla sosyal mesafeli buluşmalar yapılması da kulübün uzun vadeli hedefleri arasındadır. Kitabı olmayan da okuma etkinliğine katılıp yorumlarda diğer kitap kurtlarıyla buluşabilir. Kitaplar sonradan okunmak üzere öneri olarak da değerlendirilebilir. Mert'in Kitap Kulübü'ne DM'lerden ve mesajlardan her zaman ulaşılabilir.

Okunacak olan kitaplar arasında tür kısıtlaması yoktur ve bu kitap kulübü önerilere her zaman açıktır. Aşktan polisiyeye, dünya klasiklerinden bilim kurguya, gerilimden maceraya, Türk edebiyatından fantastiğe, psikolojikten suça edebiyatın farklı dallarında pek çok kitap okunacaktır.

Kendini yalnız hissettiğinde edebiyat sana müthiş bir aile sunar. Ve içindeki kalabalığı keşfetmene yardım eder. Mert'in Kitap Kulübü'ne hoş geldin!

(İlk ayımız olan Ekim ayının kitabı Jack London'ın Martin Eden'ı.)

Sosyal medyada buluşmak için:

2 Ekim 2020 Cuma

CARPE DİEM


Hande Yener'in koronavirüs olmasaydı yaz başı çıkması planlanan 20. yıl albümü Carpe Diem nihayet çıktı. 

Koronanın bitecek gibi olmadığını gören Hande, 10 şarkılık albümü yayınlayarak ne iyi yaptı. 

Albüm Aşk Sandım, Bulut, Senden Çok, Aşk Elinde, Başka Dudaklar, Boşuna, Carpe Diem (Anı Yaşa), Melekler ve Şeytanlar, Kaç ve Yolcu şarkılarından oluşuyor. 

2 Ekim 2020 olur olmaz yayınlanan albümü sabahtan beri dinliyorum.

Sound'lar, altyapılar, müzikalite muazzam.

2006'daki Apayrı çıtasını çok daha yukarıya taşıyan nefis bir albüm: Cüretkar, yenilikçi ve sanatsal. 

Herkes, ön yargılarını bir kenara bırakarak, 2020'nin bu en güzel albümünü dinlemeli. Albüm gerçekten alternatif ve çok Avrupai! 

Eline, diline sağlık Hande Yener... 

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...