1 Eylül 2014 Pazartesi

1'DİR 1, GEÇER GİDER

Ne? Eylül mü gelmiş? Dur Eylül yahu mayom daha ıslak benim...

Yani illa şehir hayatına dönmeye zorlayacaksın adamı. Egzoz dumanına boğacaksın içimizi. Trafiğe kilitleyeceksin kalbimizi. Nereye başımızı çevirsek apartman selfie'sine mecbur kılacaksın bizi.

Aman Eylül... Tamam seni seviyoruz dedik ama sen de şımarıp tepemize çıktın. Daha dün Haziran'dı ne zaman geldi senin sıran!

Bu sıcak coğrafyayı bırakıp üst katlara çıkasım hiç yok benim. Yok cidden. Ayağımı sudan kumdan çekesim de yok, bisikletimi bırakasım da. Asansörlü hayata geçmek istemiyorum!

Her şeyin "şube"sini açıyorlar da, şehir hayatının niye şubesi olmasın? Kafelerin, restoranların, mağazaların her yerde şubesi var! Hatta bazı popüler kafeler yazlık yerlerde yeni konseptlere bürünüp şube açıyorlar. Keşke okullarımızın, evlerimizin, iş yerlerimizin de şubeleri olsa yazlık yerlerde. Çok ciddiyim. Şöyle küçük birer kopyaları olsa, hem orada hem burada olsak fena mı olurdu sanki? Olmazdı tabii.

Ama bazı insanların şubesi olmasın. O ikiyüzlü, yalancı, çıkarcı ve maskeli insanlar şehirde kalsın. Bari yazın birkaç hafta görmeyelim suratlarını, değil mi ama Eylül?

Ah Eylül... Sevgi nefret ikilemine sokarsın adamı sen... Yine de güzelsindir ama... Severim seni... Babanı da severdim...

3 yorum:

  1. sevmiyorum eylülü,hiç sevmedim...

    YanıtlaSil
  2. Ah o şubeler. O kadar çok şubeye ihtiyacımız var ki aslına bakarsan, ancak bir kaçını dillendirebiliyoruz :) Her şey bir kenara gerçekten yazın bitmesi hiç şık durmadı, oysa Temmuz ne de şık duruyordu tenimizde :/

    YanıtlaSil
  3. hah haaa güldüm valla :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

NAKANO ESKİCİ DÜKKANI VE ÇOKSATAN KİTAP PROBLEMATİĞİ

Genelde kitapçıların çoksatan raflarından uzak durup, aksine hiç satmayan, kimsenin ilgi göstermediği, kıyıda köşede kalmış kitapları arar b...