26 Ekim 2014 Pazar

#ADALET85YAŞINDA SEMPOZYUMU VE SÜRPRİZ GELİŞMELER

Adalet Ağaoğlu'nun 85. yıl partisine hepiniz davetlisiniz! Tabii ki pastadan tadanlar arasında ben de vardım...
 



85 YAŞ...

Dün "Türkiye'nin Dert Dinleme Uzmanı Adalet Ağaoğlu 85 Yaşında" sempozyumunun ikinci ve son gününe katıldım. Cuma gecesi yağan şiddetli yağmura rağmen hava açmıştı, hatta güneş terletiyordu bile. Etkinliğin görünen amacı Ağaoğlu'nun 85. yaşını kutlamak olsa da, asıl amaç -ya da bu vesileyle- yazarın Everest Yayınları'ndan çıkan yeni kitabı "Dert Dinleme Uzmanı"nın tanıtımını yapmaktı. Zaten bu etkinliği de Everest düzenliyordu.

12.00'da başladı sempozyum. Gerçi salonda on kişi falan olduğumuzdan, biraz daha kalabalıklaşmasını umarak bizi 12.30'a kadar beklettiler. Ama haklıydılar. Konuşmacılar evin oturma odasında konuşur gibi üç beş kişiye konuşmayacaktılar ya! Neyse, sizi sıkmamak adına konuşmacılara pek yer vermek istemiyorum. Genel olarak Ağaoğlu'nun öyküleri ve romanları üzerine konuşuldu. 14.00-15.30'daki aradan sonra, 15.30'da tekrar bir oturum başladı. Bu oturuma Adalet Hanım da geldi. O da en on sırada, seyircilerin yanına oturarak kendisi hakkında konuşulanları dinleyecekti. Ağaoğlu'nun eşi Halim Ağaoğlu'nun önceden hazırlanmış konuşma videosunu ve Ömer Madra'nın da aynı şekildeki videosunu izledik. Bu isimlerin de normalde salonda bulunması gerekiyordu ama Halim Bey yaşından, Ömer Bey de İstanbul'da olmadığından gelemedi. Halbuki ben bu tip durumları aksaklık olarak görüyorum. Madra'nın İstanbul'da olmayacağı aylar önceden belliydi, o zaman bunu niçin tanıtımlarda düzeltmediniz? Belki sadece Madra'yı görmek için gelenler var? Ya da Halim Bey'i canlı canlı görmek için gelenler? Ya da Haydar Ergüden'i görmeye gelenler (O da geç kaldı)?



KÜSLÜK BİTTİ, KISKANÇLIK BAKİ!

Bu oturumun asıl sürprizi ise Selim İleri'ydi. Biliyorsunuz, Ağaoğlu ve İleri yaklaşık otuz yıldır küstüler. Şimdi yeni barıştılar. Bunun nedeninin iki tarafın da birbirini karşılıklı olarak "kıskanmak" olduğunu da itiraf ettiler. Da da da dann! Neyse, sizin anlayacağınız mutlu son yani. Nasıl ki magazin dünyasında bir şova dönüşüyor çekişmeler, edebiyat dünyasında da daha zarif olmakla birlikte aynı gündem mevcut. Ama edebiyat için işin biraz da esprisi. İleri de Ağaoğlu da çok tatlı, sevecen insanlar çünkü. Hele Adalet Hanım'ı bir görseniz... sarılasınız gelir! İnanın kendimi çok zor tuttum!

Ağaoğlu'nun mektuplarından yola çıkarak bir belgesel çektiklerini açıklayan akademisyen Seza Yılancıoğlu, oturumun belki de en dikkat çekici bilgilerini veren isimdi. Yazarın 1954 tarihli mektuplarında eşi Halim Bey'e taktığı lakapları okudu. Yani mektuplarına nasıl giriş yaptığını. "Lacivert" dermiş Adalet Hanım Halim Bey'e. O da "kurşuni" imiş. Seza Hanım, Adalet Hanım'la belgesel için yaptıkları söyleşilerde bu konuları çok konuşmuş. "Gri ve mavinin tonları çok zengindir" demiş Adalet Hanım. Onun lakabının "kurşuni" olmasının sebebi ise adalet binasının, hapishanelerin ve kurşunun renginin bu olmasıymış.

"Horozcuğum" ya da "Açgözlü horozcuğum" dermiş bir de ve "Maymuncuğum"... Ne dersiniz ha, belki yakında Adalet Hanım'ın hayatının dizisi çekilir?


Ve pasta kesme saati geldiğinde heyecan, mutluluk gözlerinden okunuyordu Adalet Hanım'ın... Nasıl okunmasın! Bu sempozyuma, bu salona ne zorluklarla geldiğini bakın kendisi anlatıyor (çektiğim videodan da izleyebilirsiniz): "Zaten kendimi çocuk gibi hissediyordum, beni çocuk sevincime kavuşturdunuz gene... Çünkü... Açıklayacağım artık... Ben üç buçuk dört aydır yataktayım, evdeyim; buraya gelmem büyük emek verenlerin çabalarıyla oldu... Hayata sizlerle birlikte dün katıldım. Bugün de sürüyor. tedirgin olmamış hoş göreceksiniz. Rica ediyorum." O öyle kibar, öyle mütevazi ki...
"Pastamı keserken magazine malzeme lazım!" demesi salonda herkesi güldürdü. Hem esprili hem çok içten bir insan o...

İnsanlar an'a dahil olmaktan çok telefonlarıyla an'ı çekiyorlardı. Canlısı dururken, bir camın arkasından bakıyorlardı koskoca Adalet Ağaoğlu'na...

Ve çok güzel bir etkinlik daha benim anılarıma dahil olmuş oldu...

 
Aşklar... Dedikodular... Sırlar... Yani kadınsal şeyler... Çok yakın dört arkadaşın hayatı, içlerinden birinin ölümüyle tepetaklak oluyor! Peki siz onların hayatına 
dahil olmaya hazır mısınız?
 
Okulun en popüler kızı... Özgü... Erkekler onunla olmayı, kızlar o olmayı istedi...
Ve biri onun ölmesini.
 
Özgü'nün sevgilisi olan Savaş ise aynı zamanda diğer üç kızın da sevgilisi. Kızların her biri Özgü ölünce Savaş'ın kendisine kaldığını sanıyor. Bir yandan Özgü'yü kimin öldürdüğünü bulmak için adımlar atılırken, diğer yandan sırlar ve yasak aşklar üç arkadaşın arasında gün geçtikçe daha da filizleniyor...
 
Aşka, arkadaşlığa, aileye ve sırlara dair gerçek hayattan esintiler taşıyan bir hikaye!
 
Yeni öykü dizisi Kadınsal Şeyler, 1 Kasım cumartesi akşamı saat 20.00'da Kafa'da başlıyor! Blog'unuzda duyurun ve duyurduğunuz notu bu yazının altında paylaşın, sizin blog'unuz da Kafa'da çıksın! Bu yeni macerayı sakın kaçırmayın!
 

2 yorum:

  1. Teşekkürler bu paylaşım için.

    YanıtlaSil
  2. adalet ağaoğlunu çok seviyorum. ankarada otururmuş. kuğulu parkın karşısında. onun ankara radyosu anıları ve 60 lar 70 ler ankara anıları çok hoş. ülkemizin sayılı yazarlarından o. bir düğün gecesi de müthiş romanı. bilmiyodum. bilsem ben de gelirdim. :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...