A a, hangi eve gitsem rafta bir tane Ters Düz!
Bu, fotoğrafın açıklayıcı cümlesiydi...
Şaka bir yana, ben gittiğim evlerdeki kitaplıkları incelemeyi çok seviyorum.
O raflarda hangi kitapların durduğu, rafta nasıl sergilendikleri... Saatlerce kütüphane gezip kitap karıştırabilirim... Hiç sıkılmam...
Geçen yıl 5 Haziran'da şöyle bir yazı yazmışım. Onu hatırladım, hatırlatayım:
Babamın m-tr-z-ilyon tane dergisi ve kitabı var. Abartmıyorum, isteyen buyursun eve gelsin, yerinde incelesin, hatta gelmişken birkaç tanesini de hediye edelim, okuya okuya gitsin. Zira bu sayı her geçen gün artmakta ve artık kütüphane nefes alamıyor. Neredeyse antika değeri olanyüz binlerce teknoloji, bilim, sinema, televizyon, dekorasyon, seyahat, yaşam, çizgi roman ve mizah dergileri artık raflara sığmıyor! On adet ayrı ansiklopedi serisi var! 1960'lı yıllardan beri bir sürü dergi toplamış babam, daha eskilere ait sakladığı dergileri de var, ama kabaca böyle söyleyeyim. Atmaya kıyamazsınız, o kadar kıymetliler ki... Ben de aldığım her dergiyi kitabı saklarım. Ama bir yandan da düşünüyorum: Bu kadar şeyi sakla sakla ne olacak? Babam yıllardan beri saklıyor (sonuçta evdeki kütüphane de bu yüzden var), ben de saklıyorum ama aslında temizlik yapmak da lazım. Çünkü bu sefer yenilerini koyacak yer kalmıyor. Yüzlerce raf, çekmece, dolap var ama yetmiyor. Birine verecek olsan değerini bilecek bir alıcı çıkmıyor, satayım desen -en azından bizim ülkemizde- alıcısı çıkmaz. Ayrıca niye satayım yahu güzelim dergileri? Hediye veririm daha iyi. Yani atsan atılmaz satsan satılmaz.Okul kütüphanelerine ve özel ilgi alanı olan kişilere vereceğiz biz de bazılarını, ama ver ver sonu gelmez yine de. Üstleri toz tutuyor, biz titizlikle saklıyoruz. Yani uzun lafın kısası aslında eşyalara kölelik, kitaplara hamallık yapıyoruz. Yahu şu teknoloji ne büyük nimet! Ne büyük temizlik! Yoksa bunca kitabı dergiyi biriktirmekten içinde kaybolur insan...
Bu yazıyı yazdığım günleri çok iyi hatırlıyorum. Sürekli kitap, daha çok kitap alıyorduk ve bu yazıyı yazarken "ARTIK YETEEER!" dediğim bir dönemdi.
Ne değişti?
Hiçbir şey.
Hala çok kitap alıyoruz ve kütüphanede kitap koyacak yer kalmadı artık!
Zaten ben hep ne diyorum: Bizim evde aslında kitaplar yaşıyor! Biz onlara misafirliğe gelmişiz!
Aslında sizlere evdeki kütüphanemizle, benim en çok sevdiğim ve ara ara elime alıp karıştırdığım kitaplarımla, odamla, çalışma masamla ilgili bol fotoğraflı daha çok yazmak istiyorum. Geçen odamı tanıttığım bir yazı yazmıştım ya hani, öyle şeyler yazmak hep aklımda. Çünkü biliyorum ki sizler de kitap, kağıt, kalem, kırtasiye delisisiniz benim gibi.
Unutursam, mutlaka hatırlatın.
Şimdilik iyi akşamlar!
Beni bloglarımın yanı sıra daha çok içerik ve paylaşım için aşağıdaki sosyal medya hesaplarımdan da takip edebilirsiniz: