31 Ekim 2016 Pazartesi

İNCİ EVİNER RETROSPEKTİFİ UZATILDI!


27 Kasım'a dek uzatılan İnci Eviner Retrospektifi'ni yeniden görmeli mi? Yeni cevaplar bulmak için belki. Peki yeniden tedirgin olmayacağımın, huzursuzlukla dolmayacağımın garantisini kim verebilir?

İstanbul Modern, İstanbul gibi bir metropolde insanların sanata rahatlıkla (buradaki rahatlıkla ifadesini müzeye giriş ücretleri hayli uygun olduğu, hatta haftanın bir günü giriş ücretsiz olduğu için kullanıyorum) erişebildiği az sayıdaki müzeden biri ve bizleri düşünce gücümüzü zorlamaya, bakış açımızı değiştirmeye davet eden harika sergilerle buluşturmaya devam ediyor. "İnci Eviner Retrospektifi: İçinde Kim Var?" da, 22 Haziran’da İstanbul Modern’de açılan ve tam da bu tanıma uyan sergilerden… Açıldığı ilk günden beri oldukça ilgi gören “İçinde Kim Var?”, ilk başta 22 Haziran-23 Ekim tarihleri arasında olarak duyurulmuştu. Ancak serginin bitmesine birkaç gün kala, İstanbul Modern’den yeni bir açıklama geldi: Retrospektif 27 Kasım'a dek uzatıldı! Buna, retrospektifi görmek isteyenlerin bulunduğu taleplerin sebep olduğunu düşünecek olursak, bu hayli sevindirici bir haber.

Sergideki eserler klasik bir retrospektifte olması gerektiği gibi kronolojik bir sıra içinde değil, geçmişle şimdiyi iç içe geçiren bir yapıda sunuluyor. İnci Eviner’in üretimde bulunmadığı hemen hiçbir alan yok gibi, ancak çalışmalarının temelini desen oluşturmakta. Kendi resmi internet sitesinde de “iş”lerini desen ve video olmak üzere iki başlık altında topladığını görüyoruz. Ben İnci Eviner adını ilk kez 13. İstanbul Bienali’nde duymuş ve eserlerini ilk kez orada görmüştüm. Ama malum, bienalde o kadar çok eser vardı ki, şu anda hangileri ona ait diye soracak olursanız, cevap veremem.

“İçinde Kim Var?”ın eserleri kronolojik bir sıra içinde sunmadığından yukarıda bahsettim, yani pek de alışılagelmiş retrospektiflerden biri değil bu. Retrospektifi alışılagelmedik kılan bir başka nedense, sergi mekanının da adeta sergideki çalışmalardan biriymiş gibi yorumlanmaya açık olması. Ana mekanın küçük labirent koridorlarını andıracak şekilde bölümlenmesi ve bu sayede, üstünde titizlikle çalışılmış bir sahne dekorunu andırması, yani mekanın sunuluş biçimi benim çok hoşuma gitti. Ziyaretçiler için beklenmedik bir sürpriz olarak farklı bir atmosfer yaratılmak istenmişti ve bu başarılmıştı. Bu anlamda, ziyaretçiyi oradan oraya sürükleyen, hareket etmeye, eserlerle yakın bağlar kurmaya teşvik eden bir mekan oluşturulmuştu.

Sergideki eserlerin hepsi üstlerinde ayrı ayrı incelenmeyi ve konuşulmayı gerektiriyor, ancak sizleri sıkmamak adına, en sevdiğim çalışmalardan bahsetmek istiyorum: Harem, Kırık Manifestolar, Kayıp Don, Başımdaki Yabancı, Çerçevelenmiş Çocukluk.



"Harem" ve "Kırık Manifestolar", iki video çalışması. İkisini de hayli enteresan buldum. "Kırık Manifestolar"ı izlerken bir yandan sebepsiz bir huzursuzlukla doluyor, tedirgin oluyorsunuz; ama öte yandan izlemeye de devam etmek istiyorsunuz. Hayvan postu giymiş kızlar, bacaklar, ateşler tıpkı bir fabrikanın seri üretim bandından geçer gibi önünüzden akıp giderken, öylece durup büyülenmiş gibi bakıyorsunuz. “Acaba sonunda bir şey mi çıkacak?” diye düşünüyorsunuz, ama bir yandan da bu tip çoğu sanat işinde olduğu gibi, büyük ihtimalle çıkmayacağının bilincindesiniz. Bir süre sonra döngü tamamlanıyor, video bitiyor, duruyor ve tekrar başa dönüyor. Siz de hala kulağınızda çınlayan köpek havlamaları, bağırışlar, çeşitli gürültülerle önünden ayrılıyorsunuz.

Ben retrospektife İnci Eviner’in desenlerini, fotoğraflarını ve video çalışmalarını daha çok beğendim. Eviner genelde ciddi, tedirgin edici, hatta kimi zaman ürpertici çalışmalar yapıyor. Hatta yazının başındaki balık kafalı insan fotoğraf(lar)ında, bir parça espri yakaladığını da düşünüyorum.

Retrospektifin adının neden “İçinde Kim Var?” olduğunu uzun uzun düşündüm. “İçeride Kim Var?” ya da “İçimde Kim Var?” değil, “İçinde Kim Var?”. Bu, serginin ziyaretçisi olarak bana yöneltilen bir soruydu. Sanatçının bizi içimizde neler olduğunu düşündürtmeye teşvik ettiği açık ve netti. İnci Eviner görünenin ardındaki görünmeyenin, insan bedeninin, gövdenin, bastırılmış insan duygularının, bilinçaltının peşinde. Bu nedenle serginin adı “İçinde Kim Var?” diye düşünüyorum.


Sergiyi gezdikten sonra kafam karışık bir halde İstanbul Modern’in kapısına çıktığımda, sebepsizce gergin olduğumu hissettim. Eviner’in çalışmaları bende şöyle bir hissiyat uyandırmıştı: Bir gün sıradan bir vatandaş olarak ben bile, hatta en çok da sıradan bir vatandaş olduğum için, kolumu, kafamı, bacağımı, belki gözümü bile onun çalışmalarının içinde bulabilirdim. Belki de retrospektifin uzatılmasını bir fırsat bilerek, yeni cevaplar bulmak amacıyla sergiye yeniden gitmekte yarar var. Ama “Kırık Manifestolar”da önümden akıp giden şeritteki kolları, bacakları, “Çerçevelenmiş Çocukluk”taki Merve’nin pek çok yaşanmışlık barındıran masum suratını gördükçe, yeniden tedirgin olmayacağımın, huzursuzlukla dolmayacağımın garantisini kim verebilir?



Funda Arar'ın eski şarkılarından Skandal'ı koyasım geldi. Sus skandal olmasın.



Yabancı olarak da Lisa Ekdahl'dan Heavenly Shower olsun. 

Instagram'ınız varsa... instagram.com/ofluoglumert

Twitter'ınız varsa... twitter.com/ofluoglumert

Facebook'unuz varsa... facebook.com/ofluoglumert

1 yorum:

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

NAKANO ESKİCİ DÜKKANI VE ÇOKSATAN KİTAP PROBLEMATİĞİ

Genelde kitapçıların çoksatan raflarından uzak durup, aksine hiç satmayan, kimsenin ilgi göstermediği, kıyıda köşede kalmış kitapları arar b...