Aslında yıllarca girmemekte ısrarcı oldum Instagram'a.
Açalı daha bir yıl bile olmadı.
Şu son birkaç aydırsa epey ilgilenir oldum...
Meğer Ters Düz okuyan daha başka ne çok insan varmış, her gün yazıp duruyorlar!
Elbette hangi blogger kitap hakkında ne demiş yazısı başka bir yerde duruyor.
Bakın Ters Düz okuyan üç kişi şöyle yazışmış birbirleriyle. Biri beni de etiketlemiş, oradan gördüm.
Şimdi iki kişi, bu üçüncü kişiye niye Mert'i takip/follow etmiyorsun diye sormuş. :)
Üçüncü kişi de şöyle tatlı bir yanıt vermiş:
Ne diyeyim, hepiniz çok tatlısınız "Bozbalık fanları"! :)
Instagramin cazibesine kapılmayın sizi de kaybetmeyelim.
YanıtlaSilHayır. Kapılsam 2009'dan beri burada olmazdım. :)
SilOlmaya da devam edin lütfen burası daha kalıcı.
SilNe güzel sizi seviyorlar :)
YanıtlaSilİnstagramı az pinteresti çok seviyorum :-)
YanıtlaSilhihi çok tatlıymış evet :)
YanıtlaSilbaksanaa, sonbahar temizliği yaptım, kitap film dizi dergi yazılarını sildim yaa, en az yüz adet yazı sildim işte, blogum hafiflesin diyeee, şimdi sana ters düz yazımı yollarım dursun sendeee, belki ikinci kitabınla ilgili yazımda o ilk yazıyı yine koyarım veya blogçu kitaplılarla ilgili bir yazı yazarsam diğer blogçu kitapları ile toplu halde seninkini de yayınlarım kii :)
TERS DÜZ MERT OFLUOĞLU
YanıtlaSilEce Duman ( Melis Birkan ) Bozbalık’a gidiyor. Her yazar gibi doğanın içinde yalnız kalıp yeni romanını yazmaya. Değil. Kaybolan babasının sırrını çözmeye. Bozbalık. Trabzon dolaylarında bir köy. Değil. Nette ararsanız, Bozbalık, “Murat Boz Balık Burcu Mu?”, “Murat Boz Balık mı seviyor?” gibi bilgiler çıkıyor. Bozbalık bir yok köy.
Bozbalık, William Faulkner’in hayal ülkesi Yoknapatavvpha gibi hayal ürünü bir köy. Romanda her şey orada olup bitiyor. Ece, babasını bulmak için Bozbalık’a gidiyor ve kardeşlerini görüyor. Bozbalık’tan 18 yıl önce ayrılan Ece bu dönüşünde İstanbul’daki yaşamına hiç benzemeyen bir hayata tanık oluyor.
Bitki örtüsü, yiyecekler, gelenekler, sözcükler her şey değişik. Ece, babasını ararken yeni romanını da yazmaya çalışır, kardeşlerini de tanımaya. Bir yandan da duygusal yaşamı karmaşıktır. Bir şehirlinin kırsal yaşama alışması ve çocukluğuna dönmesi gibi başlayan roman beklenmedik bambaşka bir yöne doğru gider. Aşk ve gizem ve gerilim.
Kitabın sonuna dek merak ediyoruz ne olacağını. Sonunda da heyecan hiç düşmüyor. Kitapta aslında üç ana yol var. Biri, Ece, kardeşleri ve babasının esrarı, ikincisi, karmaşık gerilim ve aşk, üçüncüsü ise, bu olay örgüsünden bağımsız olarak olayların gerçekleştiği ortam, doğa, gündelik yaşam detayları. Romandaki bu tür betimlemeler, okumayı daha keyifli hale getiriyor.
Mert’in de belirttiği gibi romanın dizisi çok güzel olur, sürükleyici olur, çünkü roman çok rahat canlandırılıyor okuyanın zihninde. Romanın olay örgüsü romanın popüler yönü, olay örgüsü dışındaki doğa ve yaşam tanımlamaları ise romanın edebiyat yönü.
Bir anda başlayıp kaptırıp gidip bitirilen bu keyifli ilk roman için arkadaşımızı kutlarız. Devamı gelecektir zaten. Biz de okuruz. Zaman içinde edebiyatçı kimliği ile tanınmasını isteriz.
Not:4/4