Şu sıralar hem tiyatroya hem de sinemaya bol bol gidiyorum.
Hepsini yazacağım ama bu yazım sinema yazısı olacak. Geçen hafta Arif v 216’yı
izledikten sonra bugün de Cebimdeki Yabancı’yı izledim. Ferzan Özpetek
yapımcılığında, Serra Yılmaz yönetmenliğinde çekilen film aslında bir uyarlama.
Yani konu ve senaryo orijinal değil. Bu bir İtalyan filminin uyarlaması. Hatta konusu gereği o kadar popüler olmuş ki, şimdilerde diğer
ülkelerde de çekiliyor. Bizdeki ismi de Cebimdeki Yabancı oldu…
Sürprizli, gerilimli, duygusal ve komik bir film Cebimdeki
Yabancı. Yedi yakın arkadaşın bir akşam yemeğinde masum gibi görünen bir oyun
oynamaya karar vermesiyle başlıyor. Oyunun kuralı aslında çok basit: Gelen
mesajlar herkese açık bir şekilde okunacak, çalan telefonlar hoparlörlerden
herkes tarafından dinlenecek… Hiçbir gizli saklı olmayacak yani. Tabii iş, bunu
uygulamaya gelince, bu o kadar da kolay olmuyor. Çünkü saklanan kirli
çamaşırlar, yasak aşklar, aldatmacalar, sırlar var.
Filmin fragmanını (ve filmi) izlediğimde, bu konunun bir
sinema filminde değil de iyi bir tiyatro oyunu olarak sahnede işlenmesinin daha
iyi olacağını düşündüm açıkçası. Çünkü bir buçuk saatlik film baştan sona bir
yemek masasının etrafında geçiyor! Tek mekanlı, az kamera hareketi olan bir
film bu. Yani tiyatro oyunu olmaya çok uygun. Kamera ya yüzleri ya da geniş
açıdan masayı gösteriyor, o kadar. Yüzler öyle zoom altındaydı ki, bazen o
kadar yakını izlemekten gözlerim yorulmadı değil.
Şebnem Bozoklu, Leyla Lydia Tuğutlu, Çağlar Çorumlu, Şükrü
Özyıldız, Serkan Altunorak, Belçim Bilgin ve Buğra Gülsoy’dan oluşan cast gayet
iyi seçilmiş. Ben en çok Şebnem Bozoklu’nun, Şükrü Özyıldız’ın ve Buğra Gülsoy’un
performanslarını beğendim. Özyıldız, filmde çapkın ve yeni evlendiği karısını
aldatan bir fitness hocasını canlandırıyor (hem de, izleyince şaşırarak
öğreneceksiniz ki, pek çok farklı kişiyle). Gülsoy ve Bozoklu ise uzun
yıllardır evli olan, sorunlar yaşayan bir çifti oynuyor. Gülsoy, onu görmeye
hiç alışık olmadığınız bir halde, bıyıklı bir baba olarak karşımıza çıkıyor. Bozoklu’ya
gelince… Onun performansı gerçekten iyiydi. Filmin en iyisinin o olduğunu
söyleyebiliriz.
Dediğim gibi, filmde hiçbir aksiyon, sahne atraksiyonu yok.
Başından sonuna bir buçuk saat boyunca yemek masasında oturup kimi zaman
gerilen, kimi zaman eğlenen yedi arkadaşın muhabbetine ortak oluyoruz. Hatta
oyuncular bile çekimler sırasında sadece masada oturmaktan ve her gün aynı
yemekleri yemekten yorulmuş! Ama filmin çekimleri çok kısa sürmüş zaten.
Filmin final jeneriğinde food stylisyt’lerin adının da
yazmasını sevdim. Çünkü bu filmde kesinlikle yiyecekler de en az oyuncular
kadar başrolde! Serkan Altunorak’ın canlandırdığı karakter gece boyu ikramların
ardı arkasını kesmiyor. Tatlılardan tuzlulara, masayı donattıkça donatıyor. Karakter
aşçı değil, o zaman beş yıldızlı bir otelin açık büfesini aratmayan bu maharet
nereden geliyor? Bununla ilgili birkaç diyalog olabilirdi. Yemeklerin bu kadar
ön planda olması gayet lezzetliydi. Burada da filmin bir İtalyan filmi olduğu
ve yönetmenin yemeğe olan ilgisi, merakı bilinen Serra Yılmaz olması akıllara
geliyor tabii.
Film boyunca filmin bir uyarlama olduğunu hatırlatan bir
diğer konuysa, her karakterin birbirini birbiriyle aldatması. Öyle ki, Türk
dizilerimizdeki entrikalar bile sönük kalıyor yani. Herkes mi birbirini
aldatır, yasak aşk yaşar, birbirinin arkasından kuyu kazar! Yedi karakterden
sadece biri, Leyla Lydia Tuğutlu’nun karakteri tüm bu olayların dışında, saf
kız olarak karşımıza çıkıyor. Kalan altı karakterin altısının da kirli ilişkileri,
sırları ve aldatma hikayeleri var. Bu kadarı da biraz fazla tesadüf olmuş gibi.
Ama olmayacak şey de değil tabii ki.
Uzun lafın kısası… Cebimdeki Yabancı, kadrodaki oyunculardan
sırf birini seviyorsanız bile, gidip izlemek isteyebileceğiniz bir film. Ama
hem beklenen gerilim doruk noktası yaşanmadan bitip kısa sürdüğü hem de konusu ve
çekimleri gereği bir sinema filmini değil de bir tiyatro oyununu andırdığı için,
mutlaka izlenmesi gereken bir film de değil.
Benim notum: 6/10
Siz bu filmi izlediniz mi? Ya da izlemeyi düşünüyor musunuz?
Peki siz ailenizle, arkadaşlarınızla böyle bir oyunu
oynamaya var mısınız? Sizce telefonlarımızdaki hayatımız sadece bize mi
kalmalı, yoksa onları yakınlarımızla paylaşmak o kadar da kötü bir fikir değil
mi?
Yazın, bekliyorum!
Konusu çok ilginçmiş. Benim anlamadığım Türkler bunu düşünemiyormu ki. Bu tarz filmler hep uyarlama.
YanıtlaSilKonusu güzelmiş filmin. Dediğiniz gibi tiyatro da olabilir :)
YanıtlaSilizlemedim aklımda izliycem ya sinemada gitcektim ama artık netten izleyim :)
YanıtlaSilHayatımda zor bir dönemden geçiyordum ve bu durum eşimle olan birlikteliğimi büyük ölçüde etkiledi. Çok fazla duygusal sorunumuz ve mücadelemiz vardı ve bu tek başına birbirimizin ihtiyaçlarına daha az dikkat etmemize neden oldu. Sorunlarımı çözmeye ve ayağa kalkmaya çalışırken, evliliğimi yeniden şekillendirebilmek ve daha iyi işler hale getirebilmek için, eşimin etrafında onu yanlış etkileyen ve onu terk ederek yanlış tarafı almasına neden olan kadınlar vardı. Sadece bu olay beni yıktı ve onun doğru duyularıyla yaptığı her şeyi yapmadığından emindim. Barışı sağlamak için elimden geleni yaptım ama asla işe yaramadı ve sorunu çözmemi mümkün kılan Dr. Isikolo ile iletişime geçmek zorunda kaldım. Benim için çalıştı ve benimle eşim arasındaki sevgiyi ve bağı yeniden sağladı ve eşim eve döndü. Çalışmasının sonucu söz verdiği gibi sadece 48 saat sonra ortaya çıkmaya başladı ve cesurca söyleyebilirim ki aramızdaki her şey yolunda ve ikimiz de birlikte mutluyuz, Dr. Isikolo'nun sorunlarınızla size yardımcı olmak için güvenebileceğiniz iyi ve dürüst bir adam olduğu bilgisini doğrulamak için buradayım. ona e-posta gönderin: isikolosolutionhome@gmail.com veya ona WhatsApp +234-8133261196 üzerinden mesaj da gönderebilirsiniz
YanıtlaSil