8 Şubat 2018 Perşembe

CEBİMDEKİ YABANCI: SİZ BU OYUNU OYNAR MIYDINIZ?

Şu sıralar hem tiyatroya hem de sinemaya bol bol gidiyorum. Hepsini yazacağım ama bu yazım sinema yazısı olacak. Geçen hafta Arif v 216’yı izledikten sonra bugün de Cebimdeki Yabancı’yı izledim. Ferzan Özpetek yapımcılığında, Serra Yılmaz yönetmenliğinde çekilen film aslında bir uyarlama. Yani konu ve senaryo orijinal değil. Bu bir İtalyan filminin uyarlaması. Hatta konusu gereği o kadar popüler olmuş ki, şimdilerde diğer ülkelerde de çekiliyor. Bizdeki ismi de Cebimdeki Yabancı oldu…


Sürprizli, gerilimli, duygusal ve komik bir film Cebimdeki Yabancı. Yedi yakın arkadaşın bir akşam yemeğinde masum gibi görünen bir oyun oynamaya karar vermesiyle başlıyor. Oyunun kuralı aslında çok basit: Gelen mesajlar herkese açık bir şekilde okunacak, çalan telefonlar hoparlörlerden herkes tarafından dinlenecek… Hiçbir gizli saklı olmayacak yani. Tabii iş, bunu uygulamaya gelince, bu o kadar da kolay olmuyor. Çünkü saklanan kirli çamaşırlar, yasak aşklar, aldatmacalar, sırlar var.

Filmin fragmanını (ve filmi) izlediğimde, bu konunun bir sinema filminde değil de iyi bir tiyatro oyunu olarak sahnede işlenmesinin daha iyi olacağını düşündüm açıkçası. Çünkü bir buçuk saatlik film baştan sona bir yemek masasının etrafında geçiyor! Tek mekanlı, az kamera hareketi olan bir film bu. Yani tiyatro oyunu olmaya çok uygun. Kamera ya yüzleri ya da geniş açıdan masayı gösteriyor, o kadar. Yüzler öyle zoom altındaydı ki, bazen o kadar yakını izlemekten gözlerim yorulmadı değil.

Şebnem Bozoklu, Leyla Lydia Tuğutlu, Çağlar Çorumlu, Şükrü Özyıldız, Serkan Altunorak, Belçim Bilgin ve Buğra Gülsoy’dan oluşan cast gayet iyi seçilmiş. Ben en çok Şebnem Bozoklu’nun, Şükrü Özyıldız’ın ve Buğra Gülsoy’un performanslarını beğendim. Özyıldız, filmde çapkın ve yeni evlendiği karısını aldatan bir fitness hocasını canlandırıyor (hem de, izleyince şaşırarak öğreneceksiniz ki, pek çok farklı kişiyle). Gülsoy ve Bozoklu ise uzun yıllardır evli olan, sorunlar yaşayan bir çifti oynuyor. Gülsoy, onu görmeye hiç alışık olmadığınız bir halde, bıyıklı bir baba olarak karşımıza çıkıyor. Bozoklu’ya gelince… Onun performansı gerçekten iyiydi. Filmin en iyisinin o olduğunu söyleyebiliriz.

Dediğim gibi, filmde hiçbir aksiyon, sahne atraksiyonu yok. Başından sonuna bir buçuk saat boyunca yemek masasında oturup kimi zaman gerilen, kimi zaman eğlenen yedi arkadaşın muhabbetine ortak oluyoruz. Hatta oyuncular bile çekimler sırasında sadece masada oturmaktan ve her gün aynı yemekleri yemekten yorulmuş! Ama filmin çekimleri çok kısa sürmüş zaten.

Filmin final jeneriğinde food stylisyt’lerin adının da yazmasını sevdim. Çünkü bu filmde kesinlikle yiyecekler de en az oyuncular kadar başrolde! Serkan Altunorak’ın canlandırdığı karakter gece boyu ikramların ardı arkasını kesmiyor. Tatlılardan tuzlulara, masayı donattıkça donatıyor. Karakter aşçı değil, o zaman beş yıldızlı bir otelin açık büfesini aratmayan bu maharet nereden geliyor? Bununla ilgili birkaç diyalog olabilirdi. Yemeklerin bu kadar ön planda olması gayet lezzetliydi. Burada da filmin bir İtalyan filmi olduğu ve yönetmenin yemeğe olan ilgisi, merakı bilinen Serra Yılmaz olması akıllara geliyor tabii.

Film boyunca filmin bir uyarlama olduğunu hatırlatan bir diğer konuysa, her karakterin birbirini birbiriyle aldatması. Öyle ki, Türk dizilerimizdeki entrikalar bile sönük kalıyor yani. Herkes mi birbirini aldatır, yasak aşk yaşar, birbirinin arkasından kuyu kazar! Yedi karakterden sadece biri, Leyla Lydia Tuğutlu’nun karakteri tüm bu olayların dışında, saf kız olarak karşımıza çıkıyor. Kalan altı karakterin altısının da kirli ilişkileri, sırları ve aldatma hikayeleri var. Bu kadarı da biraz fazla tesadüf olmuş gibi. Ama olmayacak şey de değil tabii ki.

Uzun lafın kısası… Cebimdeki Yabancı, kadrodaki oyunculardan sırf birini seviyorsanız bile, gidip izlemek isteyebileceğiniz bir film. Ama hem beklenen gerilim doruk noktası yaşanmadan bitip kısa sürdüğü hem de konusu ve çekimleri gereği bir sinema filmini değil de bir tiyatro oyununu andırdığı için, mutlaka izlenmesi gereken bir film de değil.

Benim notum: 6/10

Siz bu filmi izlediniz mi? Ya da izlemeyi düşünüyor musunuz?

Peki siz ailenizle, arkadaşlarınızla böyle bir oyunu oynamaya var mısınız? Sizce telefonlarımızdaki hayatımız sadece bize mi kalmalı, yoksa onları yakınlarımızla paylaşmak o kadar da kötü bir fikir değil mi?

Yazın, bekliyorum!


Sosyal medya hesaplarım: 

twitter: @ofluoglumert
instagram: @ofluoglumert
facebook: @ofluoglumert 

3 yorum:

  1. Konusu çok ilginçmiş. Benim anlamadığım Türkler bunu düşünemiyormu ki. Bu tarz filmler hep uyarlama.

    YanıtlaSil
  2. Konusu güzelmiş filmin. Dediğiniz gibi tiyatro da olabilir :)

    YanıtlaSil
  3. izlemedim aklımda izliycem ya sinemada gitcektim ama artık netten izleyim :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

NAKANO ESKİCİ DÜKKANI VE ÇOKSATAN KİTAP PROBLEMATİĞİ

Genelde kitapçıların çoksatan raflarından uzak durup, aksine hiç satmayan, kimsenin ilgi göstermediği, kıyıda köşede kalmış kitapları arar b...