1 Ağustos 2013 Perşembe

HEYECAN!


Öncelikle şunu söylemeliyim ki, adının sizde çağrıştırdığı üzere "Kafa Dergi" gerçek bir dergi değil ve onu hazırlayan da gerçek bir dergi ekibi değil. Kafa'yı hazırlayan sadece benim. Peki kısaca ben kimim? Okuma yazmayı öğrendiğim ilkokul 1'den beri hayal gücümün sesini dinleyip yazıyorum. Çizgi roman yapma ve okuma bağımlısı, daktilo ve saman kağıt karşısında ağzı sulanan, tipografi meraklısı, seri roman delisi, yazım ve imla konusunda titiz, tiyatro sevdalısı, kısa film çekerken etrafındakilerin de beni çektiği, senaryolar üreten (Hem gerçek hem mecaz anlamda!), caz ve elektronik müzik hayranı, bir de şiir ve hikayeler yazan bir modern zaman genciyim. Saman kağıtlara dergiler yapıp evdekilere satarak, bazı akrabalara da postayla ulaştırarak büyüdüm. Yani dergicilik benim ruhumda var. Eylül 2009'dan beri blog dünyasındayım ve bu konuda epey tecrübe edindim. 11. sınıfta bir roman yazdım, diğer işlerim biter bitmez yayımlamayı düşünüyorum. Liseye başlamadan önce açıp aktif bir şekilde 4 yılımı geçirdiğim ilk blogumdan sonra üniversite hayatımın başlangıcına da yeni bir blog sığdırayım dedim. Kafa Dergi'yi açıp uzun bir tasarım ve içerik planlamasından sonra bugün itibarıyla yazılarıma başladım. Ayrıca düzenli olarak paylaşacağım bölüm fragmanlarıyla okuyanlarda televizyon dizisi tadını yaşatmak istediğim ve yazımına şu günlerde başladığım yeni hikaye dizim için de Ters Düz Hikaye adlı bir blog açtım. Şu anda bu yazıyla eş zamanlı olarak orada da hikaye için yaptığım ilk trailer'ı paylaşıyorum. Bu iki proje de okul döneminden beri aklımdaydı ve ikisi için de çok heyecanlı ve umutluyum.
 

Kafa Dergi'nin ilk sayısını en güzel şekilde nasıl sunabilirim, diye haftalardır yoğun stres yaşadığımı itiraf etmeliyim. Her ayın ilk günü dergimin kapağını ve böyle bir editör yazısını sizlerle paylaşmaya, ay boyunca da kapakta gördüğünüz/görmediğiniz içeriğimi yayımlamaya karar verdim. Tüm çalışmalarımı o ayın ilk günü yayımlayıp bitirmek istemedim.

İlk sayı için bol ödüllü yönetmen Tayfun Pirselimoğlu'yla yeni filmi "Ben O Değilim" üzerine gerçekten çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdim. Tayfun Bey "Kim"in peşinde röportajı okuyunca göreceksiniz.
Ağustos'un 5'i ünlü yıldız ve benim de gerçekten çok sevdiğim Marilyn Monroe'nun 51. ölüm yıldönümü. O gün geldiğinde herkes hâlâ gizemini koruyan ölümüyle ilgili atıp tutacak, klasik olarak her yıl yapıldığı gibi. Bense onun en popüler filmlerini izleyerek kendi beğenime göre sıraya koydum; filmlerinden en sevdiğim sahneleri, replikleri ve müzikleri listeledim. Yani Marilyn'in belki de unutulan ya da çoğunluğu ilgilendirmeyen oyunculuğunu gündeme getirmek istedim. Kapakta da yazdığım gibi bu defa skandal yok, yetenek var.
Bu evde kaybolmak serbest! Binlerce eşyanın arasında yaşayan Nihan Karaali de Kafa'nın ilk ev yazısı için evinin kapılarını bana açtı. Ben de eşyaların arasında hafiyelik yapmaya gittim, bir sürü fotoğraf çektim. O "ev" diyor ama bence bir "müze"de yaşıyor. Müze mi ev mi tartışmasını fazla alevlendirmeden, en iyisi siz karar verin.
Kendimi bildiğimden beri yazmaya meraklıyım... Ama elbette önce okumaya. Ayraç koleksiyonumdan en özel parçalara da dergimin ilk sayısında yer verdim.
Ayrıca kapağa yazmaya utandığım ve her sayıda bulabileceğiniz kitap, müzik, film değerlendirmelerim de Kafa'nın ilk sayısında.
Anlayacağınız bu ilk sayı için epey kafa yordum, kafa çalıştırdım, kafa patlattım... Bu yazıyı da kafamdan geçenlerle donattım.
E bu dolu içerik kaçar mı?
Medya, reklam, yazı, çizim, roman, gezi, moda, röportaj, fotoğraf, film için çalışan bir kafadan çıkan sesleri duymak istiyorsanız Kafa'nın takipçisi olun!

Çok içten sevgilerimle, Mert...
Kapak görseli: Kaynağını bulamadığım bu görseli kendimce renklendirdim. Çizimin altındaki imza ipucu olabilir.

11 yorum:

  1. merhaba Mert hoşgeldin :) bende beklerim

    YanıtlaSil
  2. Hayırlı olsun yeni blogun :)

    YanıtlaSil
  3. hayırlı olsuun :))

    YanıtlaSil
  4. :) yaptıkların ve bütün ilgi alanların için kutlarım. sakın vazgeçme hiçbirinden.
    :)

    YanıtlaSil
  5. Mertim canavar gibisin. Devam! Bir tane yazar, senarist, yonetmenimizsin.
    Bugra

    YanıtlaSil
  6. Mert selam,
    Yeni blog hayırlı olsun!
    Yazım kurallarında titiz, güzel bir ifadeyle duygularını paylaşan genç arkadaşlar eminim benim gibi birçok dinazoru da heyecanlandırıyordur!:) Çok keyifli bir başlangıç yazısı olmuş.
    Tüm ilgi alanlarının daim olması dileğiyle..

    YanıtlaSil
  7. Mert seni tanıdığıma çok mutlu oldum,
    Senin gibi üretken, yaratıcı bir genç,
    Hayran kaldım açıkçası,
    Tebrikler,
    Dergi de belli çok emek harcanmış,
    Hangi okulda okuyorsun?
    seni merak ettim,
    12.sınıfta bir erkek çocuk annesi olarak,
    senin bu gibi yaratıcı işlerle meşgul olman çok hoşuma gitti,
    Bilgisayar oyunlarından başlarını kaldırmıyor malesef şimdiki gençler,
    başarılarının artarak çoğalmasını diliyorum
    selamlar
    (Ayrıca aileni de kutluyorum, ne şanslılar)

    YanıtlaSil
  8. ooo çok güzel olmuş :D hoşgeldin aramıza
    Marilyn Monroe'nun yeri de ben de ayrıdır :D

    YanıtlaSil
  9. Ne güzel böyle üretken gençlere hayranım. Kocaman bir de aferin, akıllı çocuk...Başarılar Mert yolun açık olsun :)

    YanıtlaSil
  10. Ne güzelmiş, bak geldim bende sana.. Beklerim bende.. :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

YENİ ROMANIM BENİM KÜÇÜK ŞAHESERİM ÇIKTI! ARTIK SİZİNDİR...

Üçüncü romanım Benim Küçük Şaheserim, Remzi Kitabevi etiketiyle bugün çıktı! Bu yeni romanımda,  Remzi Kitabevi'nin paylaştığı videoda ...