6 Ocak 2015 Salı

BATTANİYE ALTI ETKİNLİKLERİ

Battaniye altında ne yapılır? Sadece uyunmaz elbette! Film izlenir, kitap okunur ve müzik dinlenir. İşte şu soğuk, yağışlı ve kasvetli günlerde içinizi ısıtacak tavsiyeler...

 
Intuition - Feist: Feist'i tanıyıp da sevmemek mümkün mü? Onun her şarkısı, her melodisi, her sözü adeta içine işler insanın... Bu yazı için seçtiğim şarkısı ise "Intuition". Yani sezgi, içgüdü. Feist neyi önceden sezinlemiş olabilir dersiniz? Dinleyip görün. O sanki bu dünyadan değil. Ya da bu dünyadan, ama, bizim hiç bilmediğimiz bir yerlerde usulca sürdürüyor yaşamını.
 
 
Tea For Two - Blossom Dearie: Ah, cazın tatlı kraliçesi... Blossom Dearie... "Tea For Two"... Ve diğer tüm şarkıları... Başka ne diyebilirim ki...
 

Bozkırkurdu - Hermann Hesse: Bakmayın bu kapakta dokuzuncu baskı yazdığına, benim elimde tuttuğum kitabın en son çıkan on dokuzuncu baskısı... Hermann Hesse (1877-1962) daha önce hiç okumadığım bir kalemdi. Meğer ne büyük bir hata etmişim! Açıkçası kitaba biraz önyargılı yaklaştım. Kim bilir ne kadar ağır, felsefi bir romandı. Eh, yalan değil, öyleydi gerçekten. Ama bu kadar çok kez basılan bir kitabın da kötü olma ihtimali olmaz. Bana güvenin. Bozkırkurdu Harry'in şirincik yaşantısı içinizi ısıtacak. Niye de "şirincik" dediysem...


Millennium serisi - Stieg Larsson: Yok yok, bunu yeni okudum sanmayın sakın! "Ejderha Dövmeli Kız"la tanışmam çok eskilere, kitabın çıktığı ilk günlere dayanır. O günden beri de serinin yeni kitaplarını hep çıktıkları ilk gün almışımdır. Gelenek bozulmayacak. Seri, uzun bir aradan sonra dördüncü kitabı ile Ağustos 2015'te İsveç'te yayımlanacak. Dilerim dilimize çevrilmesi uzun sürmez! Siz bu seriyi hala okumadıysanız, bu büyük hatadan bir an önce dönün. Şu soğuk günlerinde, Stieg Larsson'un sıcacık ama sert karakterlerinden uzak kalmak kadar büyük bir yanlış olamaz.



 

Bus Stop - Marilyn Monroe: Kaçınız onun Altın Küre kazandığını biliyor, dürüst olun... Ama skandallarla dolu bir yaşamı var desem kimden bahsettiğimi hemen anlardınız. Haydi şimdi Marilyn'in belki de unutulan ya da çoğunluğu ilgilendirmeyen oyunculuğu gündeme gelsin. Marilyn Monroe adı yine karşınızda, ama bir farkla: Bu defa skandal yok. Yetenek var. Şu soğuk ve karlı kış günlerinde en iyi giden Marilyn filmi "Bus Stop." Harika kar manzaraları, ahşap bir kulübe ve çıtırdayan soba sesi... "Bus Stop" bunların hepsini size sunacak (filmi siyah beyaz değil, renkli izleyin) ,size harika dakikalar yaşatacak, emin olun. Marilyn'in en çok sevdiğim ilk üç filminden biri de bu. Don Murray ise yanına çok yakışıyor. Duygusal bir aşk filmi "Bus Stop". Monroe'nun bu filmdeki performansıyla "Komedi veya Müzikalde En İyi Kadın Oyuncu" dalında Altın Küre'ye aday olduğunu da ekleyeyim. Marilyn filmde gözü Hollywood'da olan güzeller güzeli "şantöz" Chérie'yi oynuyor. Murray'in oynadığı Bo ise neşeli, gürültücü ve inatçı bir kovboy. İkisinin diyalogları ve yaşadıkları sizi de ısıtacak. Mesela Chérie, ona ısrarla Cherry diyen Bo'ya her seferinde karşı çıkar ve adını Chérie olarak düzeltir. Bo sonunda, "Tek adın bu mu?" diye sorar ve günümüz genç kızlarının da zor durum için ceplerinde bulundurması gereken şu cevabı alır: "Tek ihtiyacın olan bu!"
 
 
 
 
Bates Motel: "Desperate Housewives"ın Lynette Scavo'su Felicity Huffman (fotoda solda) ile "Bates Motel"in Norma Bates'i Vera Farmiga (sağda) çok mu benziyor, yoksa bana mı öyle geliyor? Sanki ikisi aynı kişi! Neyse, efendim, karşınızda Bates Motel. Bates Motel'e buyurun! İzlediğiniz diziler bittiyse, bu diziye kesinlikle şans verin. Aslında Bates Motel adı size yabancı gelmeyecektir. Çünkü bu dizi, Hitchcock'un 1960 yapımı "Sapık" filminin bir modern önceli. Ana-oğul Bates'lerin hayatını anlatıyor. Norman ve Norma, bir kasabaya taşınıp bir motel işletmeye başlıyorlar. Ama cinayetler ve gizemli olaylar başlarına musallat oluyor. Dizinin henüz iki sezonu var. Üçüncü sezon, bu martta başlayacak. O zamana kadar ilk iki sezonu izleyebilirsiniz. Dizinin ilk sezonu, yarattığı gizem atmosferi nedeniyle çok iyiydi. Ne var ki ikinci sezon biraz daha sönük geçti. Ama üçüncü sezondan beklentilerim yüksek. Peki fotoğraftaki çocuğu gözünüz bir yerden ısırıyor mu? Evet, o Freddie Highmore. Spiderwick Günceleri'nde ikizleri oynamıştı. Neyse, bu diziyi tavsiye ediyorum. Dizinin büyük bir hayran kitlesi var, aklınız almaz. Ama ülkemizde pek bilinen bir dizi değil. İnternette biraz araştırma yaparak dizideki otelde sanal tura çıkabilir, otelde satılanları satın alabilirsiniz. Ben sadece izleme kısmıyla ilgileniyorum çünkü Motel'de hala boş oda var!
 
Paramparça: Sıra geldi Türk dizilerine... "Karadayı"ya pabucunu attıran "Paramparça"yı önerebilirim. Dizi bir anda reyting listelerini altüst etti zaten. Aslında son derece klişelerle ilerleyen bir hikayeye sahip: Zengin erkek-fakir kadın, karıştırılan bebekler... Ama çekimler ve müzikler o kadar iyi ki, "Paramparça" bir şekilde kendini izlettiriyor. Senaryosu da hiç fena sayılmaz. Bir de karakterlerin burunlarına dek art arda beş tane zoom yapıp durmasa!
 
Gönül İşleri: Bennu Yıldırımlar'ın her adımını takip ediyorsanız, bu diziyi de mutlaka izlemelisiniz! Üç kız kardeşin ve babalarının sıcacık öyküsünü anlatıyor "Gönül İşleri". Adı ilk başta "Nikahına Beni Çağır" olacaktı ama benim blogda yazdığım yazıyı okuyup fikir değiştirmişler. Öbür türlüsü çok arabesk olacaktı çünkü. Son bir not daha: Dizi, daha çok seyredilme potansiyeline sahip. Bunun için de senaryo ilk bölümdeki kadar şaşırtıcı ve sürprizlerle dolu olmalı. Ve olaylar da daha çarpıcı bir şekilde sunulmalı.
 
Hepinize iyi okumalar, dinlemeler ve seyretmeler!
 

3 yorum:

  1. Bloguma yaptığınız yorumdan geldim buraya ve takibe aldım :))

    YanıtlaSil
  2. Ben Ertuğrul - Diriliş dizisini izliyorum sadece ve çok guzel

    YanıtlaSil
  3. ejderha dövmeli kız, en hızlı okuduğum serilerden biri... ben de geldim:) takipteyim;) sevgiler..

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

NAKANO ESKİCİ DÜKKANI VE ÇOKSATAN KİTAP PROBLEMATİĞİ

Genelde kitapçıların çoksatan raflarından uzak durup, aksine hiç satmayan, kimsenin ilgi göstermediği, kıyıda köşede kalmış kitapları arar b...