26 Ocak 2015 Pazartesi

KAFALAR OLDU ARİAL BLACK


Sanal çağda yaşıyoruz. Ama sanki yaşamayı bilmiyoruz. Neden mi?

Artık tüm ilişkimiz harflerle. Yazmayı seven sevmeyen herkesin hemen hemen en az bir kez klavyeye dokunmuşluğu var. Bunca mesaj, bunca paylaşım havaya yazılmıyor. İmla hatalarıyla, sinir bozucu yanlışlarla dolu da olsa herkes klavyelerle bir iletişim kuruyor. Bu nedenle de başlığı "Kafalar oldu arial black" diye attım. Ama yazının içeriğinin bununla pek ilgisi yok.

AZ DEĞİLSİN WHATSAPP!


"Whatsapp"ın insanlar üzerindeki etkisinin psikolojik bir vaka olarak literatüre girmesinden yanayım! Öyle insanlar tanıyorum ki... Bilmem durumu nasıl anlatsam... Mesela birisine mesaj attınız ve cevap bekliyorsunuz. "Yazıyor…" bildirisini görünce iyice kilitleniyorsunuz telefona, cevap saniyeler içinde geldi gelecek. Ha geldi ha gelecek… Hadi ya banyoya gireceksiniz daha... Tamam… Hala "Yazıyor..." yazıyor… Belli ki uzun bir şeyler yazmakta... İyi iyi... Ellerinizi ovuşturuyorsunuz... Bunu olmazsa tuvalette okursunuz... Ve "Yazıyor..." bildirisi yerini "Çevrimiçi"ye bırakıyor. Karşı tarafın mesaj attığını düşünüyorsunuz. Ama bir de bakıyorsunuz ki yeni mesaj falan yok! Yani karşı taraf dakikalardır yazdığı mesajı yollamıyor, siliyor. Oysa ne ümitlerle dakikalarca beklediniz o mesajı. Eskiden hiç gönderilmemiş mektuplar vardı ya, hah, işte şimdi de hiç gönderilmemiş mesajlar var. Aynısını diğer mesajlaşma çeşitleri için de genelleyebiliriz. Bu arada, siz bugüne dek durumunuza, mesajlarınıza yazdığınız ama göndermediğiniz mesajların silindiğini mi sanıyordunuz? Üzgünüm ama büyük bir yanlışın içindesiniz. Zira onlar siz göndermekten vazgeçip silseniz de anında arşivlere kaydoluyor, sonra demedi demeyin.
I'M AT BLOGSPOT...
Madem sosyal medyaya getirdik lafı, buradan devam edelim. Hani "I'm at..." diye başlayan paylaşımlar var ya... Hani hangi kafedesiniz, hangi restoranda çaylı sosta dinlendirilmiş kuş üzümü yiyorsunuz hepsini yazıyorsunuz ya... Yakında hangi tuvalet kapağında oturduğunuzu da yazacağınız bir "sosyal medya" aracı çıkacak diye korkar hale geldim! Hayal gücümün sınırı yok.
FACEBOOK'TA "BEĞENMEME"NİN 5 GEREKÇESİ
 
Ve artık şunu da kabullenmemiz gerekiyor ki Facebook’ta "Beğen" tuşu olduğu kadar "Beğenmeme" opsiyonumuz da var. Ama artık iş öyle bir hal almış ki insanlar paylaşımları beğenilmeyince, "Sen beni beğenmemişsin! Ne iş?" falan diyebiliyorlar. İlginç. Oysa bir kişinin sizin paylaşımınızı beğenmemesi sizden nefret ettiği anlamına gelmez ki! Bunun 1000 tane sebebi olabilir. Hatta bakın 5'ini kendimden örnek vereyim ben size:
1. Paylaşımınızı görmemiş olabilirim.
2. Görmüş olabilirim ama beğenmeye zaman bulamam. Tam o anda şarjım bitebilir ya da kapı çalar vs.
3. Görmüş olabilirim ama paylaşımınızın içeriği bana hitap etmez.

4. Görmüş olabilirim ama beğenmek istemem. Sizi seviyorum diye kedinizin patisini de seveceğim diye bir kural yok ya.
5. Görmüş olabilirim, çok da beğenirim ama bunu illa o tuşa basarak cümle aleme duyurmak istemem.
Yani… Bir rahat olun. Like'laya like'laya değil, damlaya damlaya göl olur, unutmayın.
###
Son olarak: Akıllı telefonlarımız olmadan önce ne yapıyorduysak onları yapalım. Yani aklımızı kullanalım. O zaman yaşamak daha keyifli bir hale gelecek, deneyin görün.

1 yorum:

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...