4 Mart 2017 Cumartesi

İSVEÇ'TE KAHVALTILARDA NE YİYORUM?

Herkese merhaba... Yine bir cumartesi daha... Bu yazımda sizlere en çok merak edilen sorulardan birinin yanıtını vermeye çalışacağım. İsveçliler kahvaltıda ne yer? İsveç'te kahvaltıda ne yenir? Peki bu dönem İsveç'te Erasmus'ta olan Mert kahvaltılarında ne yiyor? 

En son sorudan başlayacak olursak, işte bir kahvaltımdan çektiğim fotoğraf, İsveç'te kahvaltılarımı nasıl yaptığım sorusunun cevabı:


İsveç'te ekmekler ve reçeller 

Sizlere daha önce de bahsettiğim gibi, buranın ekmekleri çok güzel. Ben özellikle lingonbröd'e takmış durumdayım, o nedenle onsuz kahvaltı yapmak istemiyorum. Lingonbröd'ü dağ kızılcığından yapılan ekmek, yani dağ kızılcığı ekmeği diye çevirebiliriz. Burada lingon reçelleri de satılıyor ama bizim kızılcık reçellerine pek benzemiyor. Hani IKEA'da köftelerin yanına da koyuyorlar ya (evet, burada her şeyi reçelle yediklerini söyleyebiliriz). Sakın yanlış anlamayın, bizim kızılcıklara benzemiyor dedim ama tadı çok güzel. Kısacası lingon ekmeğini de reçelini de çok severek tüketiyorum. 



Lingonbröd'ün yanı sıra, yediğim bir diğer ekmek olarak, bizim Wasa markasıyla bildiğimiz ama aslında pek çok çeşidi olan knackebröd'ü de kesinlikle atlamamalıyım. Çünkü onu da çok seviyorum. Geçen gün ilk kez yuvarlak bir tekerleğe benzeyen büyük knackebröd aldım (19,95 SEK), içinde yedi tane var ve kırıp kırıp yiyorsunuz. Yani aslında ekmek değil ama buralılar ekmek gibi kahvaltıda yemeyi seviyorlar. Biz kraker diyebiliriz knackebröd için. Buranın en meşhur çöreklerinden olan kanelbulle ve wienerbröd'ü de unutmayalım. Fotoğraftaki 200 gramlık kuruyemiş paketi 25 SEK, yani 10 liraya denk geliyor, bilginize. 

Lingon reçelinin yanı sıra, hallon reçeli de burada çok popüler. O da ahududu reçeli demek. Ve tabii blabar'ı da asla unutmayalım. Yaban mersini demek. Blabar'ın meyve suyu da çok güzel ve burada epey popüler. Ayrıca yaban mersini, ahududu ve kızılcığı meyve olarak taze veya dondurulmuş olarak da alabiliyorsunuz. Ben geçen gün dondurulmuş karışık berry paketi aldım, müsli-yulaf yerken yoğurda karıştırıyorum. Çok güzel oluyor.

İsveç'te meyve ve sebzeler



Burada meyve ve sebzeler genelde naylon poşetler içinde veya paketlenmiş olarak satılıyor. Yani diyelim çeri domatesler plastik kaplarda; salatalıklar, marullar, diğer her türlü sebzeler naylon poşetlerde satılıyor. Çok nadiren de olsa salatalıkların naylon poşetlerde satılmadığını gördüm. Elmalar falan da poşetsiz satılıyor. Burada her şeyin adedi önemli. Diyelim limon alacaksınız, bir limona ihtiyacınız varsa bir tane alıyorsunuz. Salatalıklar zaten neredeyse iki metre boyunda olduğu için onları da birer birer alıyorsunuz. Salatalıkların boyu gerçekten çok uzun. Ve dediğim gibi, ahududuyu, yaban mersinini taze olarak bulmak mümkün.

İsveç'te müsli ve yulaf çeşitleri




Müsli seviyorsanız İsveç tam size göre! Yani tam bana göre! Aklınıza gelebilecek her çeşit yulaf ve müsli satılıyor burada. Ben sütle değil de yoğurtla yemeyi daha çok seviyorum. Ama üstüne kendim reçel, meyve gibi şeyler mutlaka ekliyorum. Yoğurtlar genelde 20 SEK civarı. Evde koca bir kase dolusu yaban mersinli, ahududulu, muzlu, çilekli müsli keyfi yapmayı seviyorum, tatlı olarak... 

Başka neler var?

Konserve fasulyeler (aşağıda da gördüğünüz Meksika fasulyesi şimdilik favorim), somon balıkları ve dondurulmuş yiyecekler İsveç'te çok popüler... Bir de smorrebrod var, yani açık sandviç. Ekmeğin üstüne peynirden tutun tavuğa, balığa kadar her şeyi koyup tüketiyorlar. Marketlerde çok lezzetli İsveç bisküvileri satılıyor ama oldukça pahalılar. Bizde 1 liraya satılan normal bir bisküviyi burada 5-6 liradan aşağı alamıyorsunuz. Ve burada pek çok Türk markası da var. Hatta bizim bilmediğimiz çoğu marka bile satılıyor marketlerde. Bisküviden tutun çikolataya, makarnaya kadar... Ama İsveç'te olduğum için İsveç markalarını alıyorum. Her neyse, bu yazım sadece İsveç'te kahvaltı kültürü hakkında olduğu için o konulara girmeyeceğim. 



Bu hafta sonuma Möllan'daki yerel pazara giderek, tanıdık simalar görerek ve ardından yağmura yakalanarak başladım... Küçük şehirlerde yaşamayı çok seviyorum! Malmö'deyken Desperate Housewives'taymış gibi hissetmeyenler, şehri hemen terk edin!

Ve İsveç günlerimin anlık detayları için beni sosyal medyadan takip etmeyi sakın unutmayın:



7 yorum:

  1. Yeni yerler,yeni kültürler,yeni tatlar...Şu salatalıkların boyu bayağı bir iriymiş :)

    YanıtlaSil
  2. Ben de İsveç'te ilk salatalık(isveççe: gurkan) gördüğümde şaşırıp kalmıştım. Herhalde bir tanesini bir hafta yerim diye düşünmüştüm. :D Her şey güzel de İsveç yemeklerinde her şeyi haşlıyorlar ve basit olarak yemeği servis ediyorlar. Bir de her yemeğin yanına patates ve lingonberry jam(adını hatırlayamadım şimdi kırmızı çok tatlı olmayan bir reçel) koyuyorlar. Bir yerden sonra yeter bu kadar demiştim. :D

    YanıtlaSil
  3. hepsini de beğendim valla ben zaten hiç bir yerde aç kalmam hele İsveç'de hiç :-))

    YanıtlaSil
  4. Mert'cim harika bir yazı olmuş, yeme içme kültürü benim d ilgimi çekiyor, yeni şeyler denemek çok güzel olmalı:) bu arada oralarda Türk markalarının satıldığını duymak çok güzel, sevgiler..:)

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  7. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...