9 Aralık 2015 Çarşamba

MUTLUYKEN MUTSUZ OLMAK MI DESEM, NE DESEM?

Kitabım çıktığı, onu sonunda iki elimle tuttuğum için mutluyum elbette... İnsanın kendi kitabını iki eliyle tutması, evdeki masada görmesi, kütüphanesinin rafına yerleştirmesi, gece yatarken başucundaki komodine koyması gerçekten çok hoş ve farklı bir duygu... Ama bu mutluluk verici durumun yanı sıra içimde bir de mutsuzluk, üzüntü ve çaresizlik var. Biliyorsunuz, geçen yazımda bahsettiğim gibi, internette bir dizi izleme sitesi üzerinden açılan bir pencereye tıkladığım için bilgisayarıma virüs bulaştı ve bir anda tüm dosyalarım şifrelendi. Bu yeni virüs çeşidinin ilk kurbanlarından biri ben oldum, çünkü bu virüsün çıkmasıyla benim virüsün tuzağına düşmem arasında sadece bir gün var, dolayısıyla bu taze virüsten nasıl kurtulabileceğimle ilgili internette hiçbir bilgi yok henüz ve dolayısıyla ben de bilgisayarımdaki tüm dosyalarımı kaybettim. Evet... Sekiz bin fotoğrafım ve Ters Düz'ün devamı olarak yazdığım yeni romanımın dosyası (bunun yanı sıra başka öykü ve romanlarım da) bir anda silindi. Şimdi ne yapacağım ben? Yazdığım o romanı yeniden mi yazacağım, bilmiyorum, inanın bilmiyorum. İşte bu yüzden de Ters Düz'ün çıkmasının mutluluğu içindeyken diğer romanımı kaybetmenin mutsuzluğu içindeyim. Ha çözüm yok mu? Var. Bu virüsü yapan hacker'ların talep ettiği birkaç bin doları verirseniz, dosyalarınıza koydukları şifreyi kaldırabilirler. Ama bunun da garantisi yok. Zaten o parayı niçin vereyim? Anlayacağınız, bilgisayarım yeni doğmuş bir bebek gibi şu günlerde. Tertemiz, hiçbir resim ve yazı klasörü yok masa üstünde... (E neyse iyi tarafından bakmaya çalışayım madem, temizlik oldu, masa üstüm daha derli toplu artık.)



Stieg Larsson'un Millennium Serisi, hele de ilk kitap olan Ejderha Dövmeli Kız, bugüne dek okumuş olduğum en iyi kitap olabilir. Hatta evet, öyle! Larsson öldükten sonra seri yarım kalmıştı, bu seriyi David Lagercrantz'ın devam ettireceği haberleri yıllardır gündemdeydi, ben de heyecanlı bir bekleyiş içindeydim. Serinin üçüncü kitabını okuduğumdan beri beş yıldır beklediğim Örümcek Ağındaki Kız çıkmış olabilir, ama benim Ters Düz'ümle aynı anda çıkmak gibi bir hataya düştü, çünkü ben Ters Düz'ün çıkmasını ta kendimi bildiğimden beri bekliyordum, dolayısıyla Bozbalık Serisi > Millennium Serisi ve yine dolayısıyla, sıranı bekle Lisbeth Salander! Önce Ece Duman'ın hikayesi okunacak! (Kendi yazdığım romanı tabii ki de okuyacağım, siz ne sanmıştınız?)

Kendi yazdığım romanı okumak derken, hani Microsoft Word'de yazdığım cümleler bakayım kitap sayfasında nasıl duruyor görmek için... Biliyorsunuz, kitabın editing'inden sayfalamasına, düzeltmesinden kapak tasarımına kadar basıma gidene kadarki her aşamasına el attım. Hatta geçen ay yayınevinde sabahlayıp sayfalama yaptığımı yazmıştım sizlere, hatırladınız mı? Ama sabahladım da ne oldu, kitabı elime alıp okurken bir de ne göreyim, İlker Abi, kitabı o gece birlikte bitirdikten sonra bana sormadan bazı kelimeleri değiştirmiş, çıkarmış, bazı cümleleri silmiş (Bak bak sen!). Benim özenle seçtiğim kelimeler uçmuş, cümlede yaratmak istediğim anlamlar değişmiş. Bir yerde bir kelimeyi silmiş, yerine yeni bir kelime yazmayı unutmuş. Hatta benim başka bir paragraftan başlattığım bir cümleyi, önceki paragrafın dibine sokarak okura "Ne alaka?" dedirtecek hatalar bile yapmış. Güya da ben bu yüzden sabahlamıştım yayınevinde, romanımı sizlere güzel bir okuma keyfi sunmak için kılı kırk yararak düzeltmiştim, her kelimenin yazılışını, her cümleyi kontrol etmiştim, ama İlker Abi benim peşimden yine değişiklikler yapmış benden habersiz. Gözümden kaçar mı hiç? Tabii siz fark etmezsiniz bu değişiklikleri. Ama kitabı okurken bir yerde "Bu ne biçim cümle? Bir anlamsızlık var sanki!" ya da "Bu paragraflar arasında boşluk yok!" derseniz, bilin ki onun sorumlusu Mert değil, İlker Abi'dir!

Ya neyse, şaka bir yana da, bakın gene aklıma düştü şifrelenen dosyalarım... Emeklerim... O sekiz bin fotoğraf, anı bir tarafta, yeni roman taslağım diğer tarafta benim için... Keşke o romanın yedeğini alsaymışım... Hep yaparım aslında ama boşluğuma geldi bu sefer. Ah ah bu hacker'lar mahvetti beni. 

Hepinize iyi günler... 

18 yorum:

  1. Geçmiş olsun Mert.. Anlayabiliyorum seni. Aynı romanı tekrardan yazmanın zor olabileceğini sanıyorum. Ben de kendi ellerimle en sevdiğim resimlerimden birini yanlışlıkla mahvettim ve çöpe gidecek. Aynısını tekrar yapmak istiyorum. Ama hem zaman yok hem de bakalım aynısı gibi olabilecek mi? Bu arada dün Ankara dost kitapevine uğradım ama kitabın gelmemişti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynısını yazmak gerçekten çok güç... Bakalım neler olacak... Kitap içinse biraz daha bekleyin. Daha İstanbul'daki D&R'larda bile bugün raflara çıktı. :)

      Sil
  2. kitabınız hayırlı olsun henüz rastlamadım kitapçılarda ama rastladığım zaman alacağım tabi.. bu arada Lisbeth'i ben de hemen aldım :-))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bugün yarın bütün kitapçılarda olur. :)

      Sil
  3. Çok geçmiş olsun. Ne kadar kötü bir his olduğunu tam anlamıyla bilmuyorum ama yakını bir hissi telefonumda yaşamıştım. Telefonumdaki bütün dosyalarım, yazılarım, kayıtlarım fabrika ayarlarına döndürme yaparken yaptığım bir hatayla silinmişti. Tekrar geçmiş olsun.
    İlker Abi çok ayıp etmiş bence -.-"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok kötü bir his gerçekten... Bakalım neler olacak...

      Sil
  4. Tazecik kitabın hayırlı olsun.Bi de çok geçmiş olsun.Üzüldüm gerçekten.Eninde sonunda toparlarsın ama.Daha sonra yapabileceklerine odaklanmak en doğrusu bence. ;))Ha bir de yeni kitabının doyasıya tadını çıkarmak...

    YanıtlaSil
  5. Çok geçmiş olsun arkadaşım insanın aklından çıkmayacak ama bir anlık aklına tekrar geldiğinde canını yakacak bir durum ama ki vardır elbette bunda abir hayır eski yazdıklarını hatırlamak yerine üstüne eklenecek bir sürü yenilikle yeni yazıların ortaya çıkacaktır eminim.. Yeni kitabın hayırlı olsun buradaki yazılarından bile içtenliğin çok belli kitabını en yakın zamanda alıp okuycağım bir imzada isterim bu arada :)

    YanıtlaSil
  6. Okunacaklar listesine ekliyorum hemen :) Blogunuzu takibe aldım bende beklerim sevgiler http://betulunsirlari.blogspot.com.tr

    YanıtlaSil
  7. Ya kitabını çok merak ediyorum, kitapçımda gördüğüm vakit alacağım. Artık o hataları da görmezden gelirim çünkü bunun sorumlusu sen değil, İlker Abi!
    Yaşadığın bu talihsizlik kötü olmuş, ben yazdığım bir cümleyi bile hatırlayamaz iken sen koca romanı nasıl tekrar yazacaksın..umarım hatırlama işinde benden daha iyisindir.
    Çok çok kolay gelsin.

    YanıtlaSil
  8. Önemli bilgilerin ayrı yerlerde yedeği olmalı.

    YanıtlaSil
  9. Mert tebrik ederim.
    Kitabın bol okurlu olsun
    Herşey gönlünce olsun.

    Not:Bu arada kendine bir hartdisk al ve bilgisayarda yazdığım her yazıyı ona kopyala.
    Sevgimle

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...