Öncelikle, bir önceki, doğum günümü Trabzon'da kutladığımdan bahsettiğim yazıma yaptığınız yorumlar için çok teşekkür ederim! Bu büyük şehirde sürekli ev-okul, ev-iş gibi rutin tempolara ayak uydurmak zorunda kalıyoruz ve bazen kendimize bile zaman ayırmaya vakit bulamıyoruz, değil mi? Ancak aslında İstanbul'dan çok uzaklaşmadan yeni yerler keşfetmek de yine bizim elimizde. Daha önce hiç gitmediğiniz bir semti gezmek de bu keşiflere dahil. Vefa, benim daha önce gitmediğim bir yerdi ama uzun zamandır da aklımdaydı. Özellikle de bozayı gidip yerinde içmek için Vefa Bozacısı'na gitmek istiyordum! Nihayet, geçtiğimiz günlerde, akşamüstü 17 gibi soluğu Vezneciler'de aldım. Otobüsle Mecidiyeköy'e, oradan da metroyla Vezneciler'e giderek Vefa'ya ulaştım.
Mimar Sinan'ın Şehzade Camii, Süleymaniye Camii, Kalenderhane Camii, İstanbul Üniversitesi, Bozdoğan Kemeri... Hepsi bu civarda. Eski İstanbul'a dair bir şeyler hala yaşıyor gibi hissediyorsunuz bu semtte. Sahaflar, kitapçılar, antikacılar, dükkanlar yan yana sıralanmış. Adeta bir sakinlik var sokaklarda. Pastel renkli nostaljik evleri görünce de fotoğraflarını çekmeden duramıyorsunuz.
Ben akşamüstü 17-18 gibi oradaydım ve doğal olarak hava kararmaya başlamıştı, o nedenle geçtiğim ara sokaklar bana bir film platosundan farksız göründü. Ama gerçekten o kadar eski ve el değmemiş hissi veren ara sokaklar var ki, adeta bir polisiye filminin içinde hissediyorsunuz kendinizi. Hava açık maviden koyu maviye dönerken, sarı, pembe, turuncu, mor gibi pek çok renk, o alacakaranlık paleti içinde yer bulabiliyor kendine ve her ne kadar sabah insanı olsam da, günün bu "renk değiştiren" saatlerini de seviyorum. Doğanın ışık oyunlarını izlemek gibisi var mı!
Ve bir saatlik yürüyüşümü Vefa Bozacısı'nda noktalıyorum. Aslında bu benim ikinci boza içişim, ilk kez yine geçen yıl bu zamanlarda bir kafede içmiştim ama boza tabii ki Vefa Bozacısı'nda içilmeli. Özellikle kış aylarında içildiği için bozayı sıcak içecek sananların sayısı bir hayli fazla ve ne yalan söyleyeyim, ben de onlardan biriydim. Bozanın soğuk bir içecek olduğunu öğrenince şaşırmış ve hatta neredeyse hayal kırıklığına uğramıştım. Çünkü üstüne tarçın serpilerek içildiği için salep gibi sıcak bir içecekle karşılaşmayı bekliyor insan. En azından ılık olsa keşke diye düşünsem de, yeni tatlara her zaman açık biri olduğum için bozayı seviyorum. Aslında boza için, içecekle yiyecek arası bir şey diyebiliriz, zira kaşıkla yeniyor. Aşure ve muhallebiye benziyor tadı, kıvamı yoğun, katı. Bu haliyle yoğurtlu müsliyi bile andırıyor doğrusu! Tarçın ve leblebiyle zenginleştirebildiğiniz bozanın bir bardağı Vefa Bozacısı'nda üç lira. Eğer yolunuz düşerse, nostaljik ve şirin Vefa Bozacısı'na uğramayı unutmayın. Unutmadan; Kemal Sunal, Şener Şen, Müjdat Gezen gibi ünlü isimlerin mezun olduğu Vefa Lisesi de bozacıya birkaç adım mesafede.
Beni sosyal medya hesaplarımdan da takip edebilirsiniz:
Cidden soğuk mu? Benim damak tadıma uyan bir içecek değil. Sahlep de sevmeyen biri olarak.
YanıtlaSilSize afiyet olsun.
çok seviyom ben burayı. karşıda da leblebici var. ordan leblebi alıp içiyom bozacıda. boze meraklısı değilim ama burda nefis ya. iki tane içiyom :) sek. ha haa :)
YanıtlaSil