29 Haziran 2015 Pazartesi

SINIFTA KALDIN, OTUR!


Seyahat hazırlığı içinde olurum da, gündemden geri kalır mıyım hiç! Malumunuz diziler için sezon finali mevsimindeyiz. Hatta önceki yazımda bununla ilgili yaptığım bir karikatürü de sizlerle paylaşmıştım.
 
Dün akşam O Hayat Benim'in 60. bölümde sezon finali vardı, bu akşam Paramparça'nınki var. Hiçbir dizinin takipçisi değilim, ama söz konusu sezon finali olunca, senaryo, sahne, çekim ve oyunculuk açısından hepsine şöyle göz ucuyla bir bakarım. O Hayat Benim'de durum tam bir fiyaskoydu. Senaryo vasat, çekim daha da vasattı. Her sahne alelacele, özensizce çekilmiş gibiydi. Gibi değil, baya öyleydi (Hatta yönetmenin bu özensizliği yüzünden iki oyuncu diziden ayrılmıştı: Nuran ve Sakine. En azından basında çıkan haberlerde sebep bu olarak gösteriliyordu).
 
Dünkü bölümde Hülya ve Mehmet Emir, müştemilatın (bkz: entrikalı köşk dizileriyle hayatımıza giren sözcük) bahçesindeki cesetle bir ilişkileri olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Bahar, Mehmet Emir'i kurtarmak için mahkemeye yetişecekken Salih ve Sultan tarafından bağlanıp depoya kilitlendi, Sakine bir inşaatın tepesinde "ölümlerden" döndü, sonra da "Haydi Gelincik, selametlen!" dediği gibi otobüse atlayıp köyüne gitti. Son sahnenin  Bahar'ın mahkemeye yetişmesiyle olacağı belliydi. Nitekim öyle de oldu. Efsun da "Size bildiğim her şeyi anlatacağım." dedi ve içinden ekledi: "Ama gelecek sezon aptallar. Ehehe."

Dizi, aynı gün içinde hem suçüstü yakalanma hem mahkemeye çıkarılma hem de karar alınma açısından
dünya dizi tarihinin en hızlı sonuçlanan mahkeme sahnesine imza attı!

Senaryo açısından gerçekten çok kötü bir bölümdü. Sanki beş yaşındaki bir çocuk izleyecekmiş gibi yazılmıştı. Mantık hatalarıyla doluydu. Nedim'in kalp krizi geçirmesi, Gülseren'in evlenmesi gibi damdan düşer gibi yazılan saçma sahneler de gösteriyor ki bu iki karakter gelecek sezonda dizide olmayabilir (Açıkçası olmasalar daha iyi olur, işlevleri neydi ki? Sonuçta bu bir sessiz sinema değil!)

Replikler öyle kötü, sahneler öyle saçmaydı. Eski sezon finallerinde şaşa ve gösteriş olurdu. Merakla beklerdik yeni sezonu. Şimdi sadece saçmalıyorlar. (Bu akşam Paramparça'da da Hazal'ın tekerlekli sandalyesinin altındaki bomba patlayacakmış! Yok artık!)

Benim dizinin saçmaladığına dair attığım tweet'e Ceren Moray (Efsun) ve Ezgi Asaroğlu'ndan (Bahar) karşı tweet geldi. Yazdıklarımı hayli yerinde ve realist bulmuş olacaklar ki onlarca tweet içinden benimkini gözlerine kestirip yanıt vermeye değer buldular! Ceren Moray "curb your enthusiasm mı çekiyoruz dedik yiğenim, allah allah." diye yazıp dizinin saçmaladığını bir nevi doğrularken, Ezgi Asaroğlu da "ahahahasdfhjkl" diyerek Moray'ın tweet'ine güldü. Diziden ayrılan Birgül Ulusoy'un (Sakine) dizi hakkında atılan olumlu olumsuz her tweet'i (hastayken Ortaç'ın da yaptığı gibi) favorilere eklemesi de dikkatlerden kaçmadı!

Gelecek sezonla ilgili üç saniyelik kısa bir sahnede de İsviçre'de bir evde Ateş'in fotoğraflarını öpen bir çocuk gördük. Çocuk annesine, "Babam da bizi özlemiş midir?" dedi. Belli ki gelecek sezonda meğerse Ateş'in baba olduğu açığa çıkacak! Bir dizi bu kadar mı saçmalar?

Sonuç: Dizi saçma bir köy güldürüsüne döndü. Dün akşam twitter'da da gördüğümüz üzere, diziyi artık kimse hikayeye inandığından değil, sadece gülmek için izliyor.

2 yorum:

  1. katılıyorum nuran dan sonra dizi kendini toparlayamadı uzatmayıp final yapsaydılar daha iyi olabilirdi sanki yeni sezonu merakla bekleyecek bir durumları kalmadı :)

    YanıtlaSil
  2. o hayat benim ve paramparça. annemin dizileriiii :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

KİTAP ALINTISI

Yeni romanım Benim Küçük Şaheserim'den bir alıntı:  "Kitaplar onun ecza dolabıydı. Hastalanırsa -ruhu hastalanırsa- hangi kitabı aç...