Şu sıralar yine pek çok farklı türde kitabı aynı anda okuyorum. Final yapacağı haberine üzüldüğüm Şakir Paşa Ailesi dizisinin kendisine kaynakça olarak aldığı iki anı kitabını da keyifle, beğeniyle okudum. Bu kitaplardan, yakın dönem tarihimize ilişkin pek çok şey öğrendim. Mutlaka tavsiye ederim.
Roman olaraksa Lady Chatterley'in Âşığı'nı okuyorum. Kitabın ismindeki kelimelerin Lady yerine Leydi veya Âşığı yerine Sevgilisi olarak kullanıldığı çeviriler de var fakat ben bu şekilde kullanmayı kitabın ruhuna daha çok yakıştırdım. D. H. Lawrence tarafından bu eser, döneminde büyük skandal yaratmış ve kendi ülkesinde yasaklanmış. Bir kadının özgürce yaşadığı cinselliği gibi o dönem için alışılmışın dışında sertlikte bir konu olunca, Lawrence kitabını 1928 yılında İngiltere yerine İtalya'nın Floransa şehrinde gizlice bastırmak zorunda kalmış. Kitabın sansürsüz baskısının yayımı ise İngiltere'de 1960 yılına kadar mümkün olmamış. Roman özetle, aristokrat bir kadın olan ve evli olduğu felçli kocası Sir Clifford Chatterley'den uzaklaşan Lady Constance Chatterley ile malikanelerinin korusunda bekçilik yapan Oliver'ın yasak aşkını konu ediyor. Epey uzun, hacimli bir klasik. Birkaç alıntı paylaşayım:
"İnsanın
kendi yalnızlığından kurtulmaya çalışmasının sonu iyi değildi. Tüm hayat
boyunca ona tutunmak gerekirdi. Yalnızlığın yarattığı boşluk yalnızca ara sıra
doldurulabilirdi. Ara sıra!"
"Almanya'da
da bir sevgilin vardı, değil mi? Ne oldu, bir his kaldı mı geriye? Neredeyse
hiçbir şey. Bana öyle geliyor ki hayatımızda fark yaratacak etkilere sahip olan
şeyler, bu minvaldeki küçük hareketlerimiz ve bu çeşit ilişkilenmeler değildir.
Bunlar geçer, neredeler şimdi? Nerede hani? Geçen sene yağan kar duruyor mu?
Önemli olan insanın hayatı boyunca kalıcı olan şeylerdir, bana göre önemli olan
benim hayatım, onun sürmesi ve gelişmesi önemli. Ara sıra peydahlanan
ilişkilerin ne önemi var? Hele de cinsel ilişkilerin! ... Önemli olan hayat
boyu sürecek arkadaşlık, yarenliktir. Önemli olan bir iki kere yatmak değil,
günbegün beraber yaşamaktır. Sen ve ben, biz evliyiz, ne olursa olsun. Biz
birbirimizin alışkanlığıyız. Ve bana göre alışkanlık, herhangi bir günlük
heyecandan çok daha hayatidir. Uzun, yavaş, kalıcı olan... Yaşamaya değer olan
budur, öylesine anlık coşkular değil!"
"Connie'nin
acı içindeki çağdaş kadın beyni hala dinlenemiyordu, ara veremiyordu. Gerçek
miydi bu? Biliyordu, kendini adama bıraksaydı, gerçek olurdu. Ama kendini
kapattığı sürece bir anlamı olmayacaktı. Kendini yaşlı hissetti, sanki
milyonlarca yıl yaşamıştı. En sonunda kendi yükünü taşıyamaz olmuştu. Elde
edilmesi daha kolay biri olmak zorundaydı. Bunu yaşamak için böyle olmak
zorundaydı."
Farklı
yayınevlerinden çıkmış herhangi bir baskısını okuyabilirsiniz.
***
Dün haftalık Oksijen gazetesinin yeni sayısını aldım (tarihe not: 50 TL). Ekinde, Türkiye'de 2024 yılında 414 milyon kitaba bandrol alındığı, ama kurgu ve edebiyat kategorilerindeki kitaplarda yaklaşık 12 milyon düşüş yaşandığına ilişkin bir yazı var. Elbette bu veriler Türkiye Yayıncılar Birliği'nin raporundan. Açıklanan rakamlara göre geçtiğimiz yıl 14 bin 444 farklı roman basılmış. Bunlardan biri de Benim Küçük Şaheserim...
***
Ben bu yazıyı yazarken televizyonda Sözcü TV açıktı, İstanbul'da deprem oldu diye alt yazı geçti. Tekirdağ merkezli 3.7 şiddetinde bir deprem olmuş. Geçen akşamkini hissetmiştim ama bu seferkini hissetmedim, pek hisseden de olmamış, küçük bir deprem neticede. Balım (sultan papağanım) da genelde depremlerde öter, kanat çırpar. Bu seferkini o da hissetmemiş olacak ki, kendi halinde tüylerini temizlemeye devam ediyor.
instagram.com/mertinkitapkulubu
ofluoglumert.bsky.social (Evet, Blusky'da da yerimi aldım!)
En son çıkan romanımı incelemek için: https://www.remzi.com.tr/kitap/benim-kucuk-saheserim
Bu kitabı okumayı çok istiyordum ve alıntılardan da hissettiğim şey, bir an önce alıp okumam gerektiği oldu :) Kadın cinselliği her zaman öcü gibi bir şey olmuş desenize...
YanıtlaSilDiziyi izlemedim ama kitaplara bakabilirim. Teşekkürler
YanıtlaSil