1 Ekim 2013 Salı

İŞTE AÇIKLIYORUM...


Çocukluğumda bile hiçbir zaman “Öğretmen olacağım”, “Polis olacağım”, “Doktor olacağım” veya “Pilot olacağım” benzeri gelecekte edineceğim mesleğe ilişkin o çocuksuluğun verdiği hayallerim olmadı. Çünkü benim ne olacağım zaten belliydi. Beni tanıyanlar biliyor, sormuyordu bile. Misafirliğe gittiğimde ev sahibinden yalnızca bir sehpa isteyip çantamda getirdiğim kağıt kalemimi çıkarırdım. Hep yazardım ve çizerdim. Hayal gücüm durmadan yeni şeyler üretirdi. Yeni karakterler, yeni maceralar, yeni şeyler işte... Ama bunları illa yazacak, saman kağıtlara dergilerini yapacaktım. Bu nedenle de yazar, editör, gazeteci, sinemacı, tiyatrocu, ressam, televizyoncu, reklamcı veya buna benzer şeylerden biri olacağım diyebilirim ki neredeyse doğduğumdan beri belliydi. Şimdi üniversiteyi kazanınca beni çocukluğumdan beri tanıyanlar "Ben demiştim..." diyor. E haklılar, demişlerdi. "Ünlü olunca bizi unutma" diye şaka da yaparlardı. Oysa ünlü olmak kadar kötü bir şey yok şu dünyada. Ne sevincini yaşayabilirsin ne acını, aman ünlü yapmasın kimse beni!
Şimdi bu konuyu niçin açtım? Hemen söyleyeyim.
Gmail’ime ve bloglarımın yorum kutusuna sürekli hangi bölümde okuduğumla ilgili sorular geliyor. Lisedeyken “Sözelim” derdim, şimdi bölümümü soruyorlar. Nasıl olsa her şeyimiz ortada değil mi? Niye gizleyeyim.
Medya ve iletişim bölümünde, hazırlık öğrencisiyim. Okul daha dün başladı (Aslında benim yazdığım tarihe göre bugün -Ben ilk gün yorgunluğuyla hem Üniverzete için yeni yazımı hem de Kafa için bu yazıyı yazıyorum, her yerim ağrıyor/tutuldu/radyasyona bulandı). Ama ben okul başlamadan okulun medya öğrencilerinin çıkardığı Üniverzete’de yazmaya başladım ve dedim ki: "Daha “üniversite”ye başlamadan “Üniverzete”ye başlamış olmaktan çok mutluyum!" Dergi sayısı çıktı ikiye! Hiç kızmayın bana, "Kafa'yı dergiden mi sayıyorsun?" demeyin. Sayıyorum işte. Onun adı "Kafa Dergi" değil mi zaten? Kapak hazırlıyorum, içerik oluşturuyorum. Çekiyorum, yazıyorum. Hem de tek başıma. Hem de karşılıksız (Arkadaşlarım "Reklam alsana, deli!" diyorlar. Haklılar belki, teklif gelirse alırım belki). Sadece sevdiğim için. Birileri okuyor, mutlu oluyor, hoş zaman geçiriyor diye.
Ne demiştik? Hah! Kendi dergilerimi, bloglarımı bırakır mıyım hiç? Buyurunuz, karşınızda Kafa Dergi’nin dolu sayısı.
Bu sayı cidden dolu. Neler mi yazacağım sizlere? İşte Ekim sayımın yeni başlıkları belli bile:
Hem kırk beş derece yaz sıcağında hem kış uykusuna çeyrek kala... Salyangoz hızında yaşayan bir şehirde dört mevsim: Marmaris. Geçen sayıda azıcık bahsetmiştim hani. Geziden, seyahatten hoşlananlar için yazın gittiğim ve bayramda gideceğim iki farklı Marmaris bu sayıda. Bol fotoğraflı. Yazı soslu.
Bienal olur, ben de İstanbul'da olurum da gitmez miyim? Bu yıl ücretsiz olan Bienal'den izlenimler. Bakalım "Anne ben barbar mıyım?"da benim dikkatimi neler çekmiş...
Birileri yaratır, birileri yürütür. Bir reklam klasiği... Kafa Dergi ezberi bozuyor! İlham dolu bir yazı.
Belki de ruh halim(iz)e en uygun yazı: Liseden üniversiteye, liseliden üniversiteliye nasıl adapte olunur? Hayatta nasıl kalınır? (Yani bilen varsa anlatsın!)
Twitter'dan seçme tweet'lerim. Kapalı profilimden, yoğun istek üzerine. Ben sosyal medyanın her ayağı için blogumu kullansam olmaz mı? Fotoğraf, yazı, yorum her şey paylaşılıyor nasıl olsa. Blog gibisi var mı şu internette?
Gizemli Bay Snicket geri mi dönüyor? Kafa Dergi ipuçlarının peşinde... "Talihsiz Serüvenler Dizisi"nin yazarından yeni sesler çıkmış da haberimiz yok!
Okuyan herkese sevgilerimle, sizi hissediyorum...
Kapak görseli: Kafa Dergi etiketiyle paylaştığım her fotoğrafın çekeni benim, o fotoğraflar bana aittir. Kapak için seçtiğim fotoğrafı Marmaris'te çektim.

Not düşümü: İçimde bastırılmış bir "okul magazini" yapma hevesi var. Ne dersiniz?

5 yorum:

  1. en küçükken balerin olmak isterdim.
    sonra sırasıyla
    mimar
    grafiker
    fotoğrafçı(fotoğraf sanatçısı)
    sinema tv okumak isteyen bir insan oldum.
    resim yapmak en sevdiğim şey ama soyut şeyler yapmayı seviyorum ( aslında somutları pek beceremediğim için soyutlaşıyor tablo).
    bu yıl mimar sinan sinema ve televizyon bölümünü kazanamadım. 1 yıl daha hazırlanmak istedim. ne kaybederdim ki ? hayallerim kaybolmasın yeter ki.
    İstanbul'da yaşamak sergi, konser gezmek en büyük ihtiyacım. Bianel mesela hep isterim gitmek. 23. jazz festivali falan(şu ara gidilmek üzerek olanlar bunlar olduğu için yazdım yoksa çoook şey var yapılacak).
    sevgiler, sempa ^.^

    YanıtlaSil
  2. Hazır kafanda varken gerçekleştir :)
    dergi iyidir (:

    YanıtlaSil
  3. eh bölüm belliydi zaten.
    :)
    okulda başarılar.
    artık bir de yabancı dilde ilerle arada.
    :)
    bienal iyidir.
    binali deriz biz.
    :)

    YanıtlaSil
  4. güzel bir üniversite hayatın olur umarım.. güzel bölüm:)
    Kolaylıklar diliyorum..
    dergi meselesi de ne güzel bişileri karşılıksız sırf birilerimutlu olsun diye yapman.. kiilerleyen zamanlarda daha neler olur neler fırsatlar illaki çalar kapını;)

    YanıtlaSil
  5. okul magazini süper bir düşünce
    istersen ben de sana kamu dairesi magazini yazayım :))))

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

KİTAP ALINTISI

Yeni romanım Benim Küçük Şaheserim'den bir alıntı:  "Kitaplar onun ecza dolabıydı. Hastalanırsa -ruhu hastalanırsa- hangi kitabı aç...