9 Haziran 2015 Salı

KİTAPLARA MİSAFİR GELDİK

Sanki evde aslında kitaplar yaşıyormuş da biz onlara misafir gelmişiz gibi... Bizde durum budur! Filmlerdeki malikanelerde büyük kütüphaneler, tozlu raflar, üst üste dizilmiş binlerce kitap olur ya, hah, işte o bizim ev! Şimdi ben demin kendi kütüphanemi birazcık ayıklayayım dedim, inanın elli yıllık tozlar üstüme uçuştu. Kitaplar iskeletleşmiş, kemikleşmiş, üst üste yapışmış, öylece duruyorlar. Evde zilyon tane kitap olduğu yetmiyormuş gibi, bazen de aynı kitaptan üç beş adet olduğunu görüyorum. 3 tane farklı Don Kişot, 2 tane farklı Küçük Prens buldum. Yine de atmaya kıyamadım. Yayınevleri de yayın yılları da farklı zira. Bunlar çok önemli şeyler. Nasıl atarım ki... Tozlarını aldım, gene raflara gerisingeri yerleştirdim... Biz öleceğiz, onlar yine yaşamaya devam edecek. İşte önceki yazımda eşyalara hamallık ederek yaşıyoruz demem bundandı... Ama seviyoruz biz galiba bu hamallığı...

7 yorum:

  1. Uçaktan aldığım Pegasus dergileri, İdo'nun yayınladığı dergiler.. tutuyorum elimde. İçinde bazen sadece bir fotoğrafı ya da bir yazıyı beğenmiş oluyorum. Sonra da bu yüzden kıyamıyorum atmaya. Yaşanmışlıklar var kitaplarda dergilerde... Siz gelin vazgeçin bence o işten, hayatın akışına bırakın kütüphanelerinizin geleceğini:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen. Hatta ben bazen küçücük bir harf bile yazmış olsam hiç atamıyorum. :)

      Sil
  2. ayy üstüne üstüne gelmiyo mu kitaplar yaaaa ben okullara hediyo ediyom yaaaa yüzlerce verdim oh :)

    YanıtlaSil
  3. Bi kitapta bana misafir oldu havaalanında:) haber vermem biraz gecikmeli oluyor olsa da, bu misafir için teşekkür ederim. (On iki gezici öykü)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok mutlu oldum! :) Yorum bırakmanıza da ayrıca mutlu oldum. :) Keşke daha çok bilgi yazsaydınız hakkınızda, dilerseniz mail ve facebook üzerinden yazabilirsiniz. :)

      Sil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...