27 Haziran 2015 Cumartesi

SAHİL, DİZİ, FACE, AJAN, HEDİYELER!

TRABZON TARİHİ SİLUETİNİ KAYBEDİYOR

Trabzon tarihi siluetini kaybediyor! Üç beş yıl önce dalgaların çarptığı kıyılardan artık arabalar geçiyor. Deniz acımasızca dolduruluyor ve görünen o ki iş makineleri uzun bir süre daha mesaide. Trabzon'un doğal sahili, plajı ve balıkçı barınakları da birkaç yıl önce çektiğimiz 'deniz selfie'lerinde kaldı.

Gazeteci Mehveş Evin'in yazdıkları üzücü ama gerçek: "Sahil otobanıyla deniz bağlantısı koparılan Karadeniz, şimdi de yaylasıyla, ormanıyla ilişkisini kaybedecek. Karadeniz'de inşaatına başlanan 'yaylaları birleştirme' projesi sadece bölge halkına değil, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biri. Korkum o ki çocuklarımız bilim kurgu filmlerinde suyun, temiz havanın ve sağlıklı gıdanın peşinde helak olan bir insanlık tasvirine her geçen gün yaklaşıyor!"

Evin yazısına şöyle devam ediyor: "Yeşil Yol, Karadeniz'e yapılacak büyük kötülük. Çünkü Artvin'den Samsun'a uzanan toplam 2600 km'lik bir otoban ağının yapılmasını öngörülüyor. Başta Avrupa'nın biyolojik çeşitlilik bakımından en değerli ve acilen korunması gereken 100 ormanı içerisinde yer alan Fırtına Vadisi ormanları olmak üzere, bölgenin ekosistemi geri dönülmez biçimde bozulacak. Var olan bozuk yollar iyileştirilsin. Kilometrelerce beton dökülmesin. Daha fazla beton ve asfalt, daha fazla seragazı emisyonu demek. Daha fazla yol, daha fazla otomobil ve daha fazla fosil yakıt yakmak demek. Yaylalarda yapılacak tesisler, ısınma için daha fazla fosil yakıt yakmak demek. Daha fazla fosil yakıt, daha fazla iklim değişikliği, daha fazla iklim değişikliği ise Yeşil Yol projesi ile tahrip olan Karadeniz yaylalarının doğasının, yani bitki ve hayvanların yaşamının kırılgan, dayanıksız hale gelmesi demek. Proje için dökülecek beton ve asfalt yüzünden toprak ile suyun ilişkisi kesilerek yağışların sele dönüşme riski artacak."

Okuyun. http://mehvesevin.tumblr.com/post/122153314920/karadenizde-yolun-sonu-yesil-yol


SEZON FİNALİ MEVSİMİ GELDİ ÇATTI!

Dizilerin sezon finalleri artık eskisi kadar gösterişli, şaşalı çekilmiyor, bu bir gerçek. Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü, Öyle Bir Geçer Zaman Ki... Bu dizilerin sezon finallerinde nefesimizi tutup ekrana kilitlendik, yaz mevsimini gelecek sezon ne olacak acaba diye heyecanla geçirdik. Şimdilerde dizi sayısı çok olduğundan mıdır nedir, öyle özenli çekimler, senaryolar yok. Yani hem var hem yok. Ben de sezon finali mevsimi geldiğinden, şöyle bir karikatür çizeyim dedim. İşte benim karikatürüm...


FACEBOOK'TA KAÇ ARKADAŞINIZ VAR?

Yabancı arkadaşlarımın Facebook'larında 20-25 arkadaşları var, kaç kişiyle ekleştikleri umurlarında bile değil, bu anlamda gayet cool takılıyorlar. Bir de bize bakıyorum, illa 400-500 arkadaş olacak, hatta bazıları önüne geleni ekliyor, bu sayı 1000'i aşıyor! Her zamanki gibi göstermeci davranıyoruz, beğeni sayısını çok önemsiyoruz. Gerçek hayatta yalnız kalıp Facebook hayatımıza hiç tanımadığımız kişileri katarak "birilerine" çok sevilen, çok çevresi olan, çok özenilen olduğumuzu göstermeye çalışıyoruz. Göz göre göre yalanlara hapsediyoruz kendimizi, sonra da kendi kurduğumuz bu yalanlara inanıyoruz. Bir öğrenemedik cool olmayı, ağırbaşlı durmayı, emin adımlar atmayı a güzide Facebook ahalisi!

MELİSSA MCCARTHY VE JUDE LAW'DAN "AJAN" FİLMİ: VASAT BEKLİYORDUM SÜPER ÇIKTI!

Bu aralar film eleştirmeni gibi oldum. San Andreas Fayı'ndan sonra şimdi de Ajan'a gittim. Normalde böyle bir aksiyon filmine gitmeyi düşünmem. Ama malumunuz sinemalarda şu sıralar adamakıllı hiçbir film olmadığından, kendimi Ajan'da buldum. Kim bilir ne kadar sıkıcı geçecek diye düşünürken, film harika çıktı! ründüğünden on kat daha komik bir film bu!

Susan Cooper (Melissa McCarthy) masabaşı çalışan bir CIA analisti. Partneri Bradley Fine (Jude Law) kılık değiştirip tehlikeli görevler içinde "saha"da çalışırken, o da ona gizli kamerayla bağlanıp bilgisayar başından talimatlar veriyor. Bradley, nükleer bomba gibi kötü bir emel peşinde koşan Rayna Boyanov (Rose Byrne)'un evine gidiyor, ama Rayna onu öldürüyor (Mini spoiler: Elbette ki filmin afişinde olan ve adı Jude Law olan bir adam filmin onuncu dakikasında ölmez!). Bizim sevimli-şişman Susan'ımız depresyona giriyor, Bradley'in yarım kalan işini tamamlamak için onun anısına "saha"ya çıkmak, "ajan" olmak istiyor. Başta herkes onunla dalga geçse de sonra kimse ondan şüphelenmeyeceği için Susan'ı ajan olarak görevlendiriyorlar. Öte yandan Rick Ford (Jason Statham) buna çok sinirleniyor çünkü Bradley'den sonra o ajan olmak istiyor. Susan'ı ciddiye almayarak bir yandan da o ajanlığa soyunuyor. Susan ajanlık onyunu içinde türlü türlü aksiyon ve komedinin içine giriyor!

Jude Law'ı bu filmde biraz yaşlanmış gördüm ben. Elbette hala filmlerin esas adamı ve jönü olmaya devam ediyor -sonuçta yılların oluşturduğu bir Jude Law markası/imajı var- ama beş on yıl sonra rolleri sadece eski karizmasının hatırına alabilir. Jason Statham'ın ise ondan rol çaldığını söyleyebiliriz. Aslında ikisi aynı yaşta, ama gerek Jude Law'ın yorgun-çökmüş yüzü, gerekse filmin çoğu kısmında yer almaması, Statham'ı ister istemez esas adam rolüne itiyor. Jude Law filmde kaslarını sadece son sahnede -o da mecburiyetten- sergilerken, Statham bu konuda daha önde davranıyor. Sürekli küfür eden -sürekli!-, kaba saba konuşan, maço davranan ve kaslarını sergileyen Rick Ford karakterini Jason Statham öyle inandırıcı canlandırıyor ki, acaba kendini mi oynuyor diye düşünmeden edemiyor insan. Filmden çıkınca internette baktım, o da hemen hemen o tarzda biriymiş gerçek hayatta. Kirli-serseri bir görüntüsü var. Zaten aksiyon ve dövüş ağırlıklı filmlerde oynayan bir oyuncuymuş.

BU KADIN O KADIN?

Melissa McCarthy... Bu isim bana yabancı değildi ama hiçbir işini izlememiştim daha önce. Filme girince fark ettim ki meğer bu kadın Cnbc-e'de zap yaparken geçtiğim Mike&Molly dizisinin Molly'siymiş. Aaa, işe bak sen! O diziyi de hiçbir zaman izlemişliğim yok. Bu filmi izledikten sonra pişman oldum Melissa'yla daha önceden tanışmadığıma... Çünkü o kadar sevimli, şirin ve komedisi inanılmaz güldürüyor ki! İşte oyunculuk böyle bir şey. İlla güzel ya da kusursuz olmanız gerekmiyor. Her rol kendi tipini, kendi kahramanını yaratıyor. Ama nedense Mike&Molly'ye hiç dikkat etmemiştim, bana pek sempatik gelmemişti o dizi. Bu filmden sonra ise sırf Melissa McCarthy orada neler yapıyor diye bir bakacağım. Tahminimce yine aynı tarzda hareketler yapıyor, yine sevimliliğiyle güldürüyordur!

Filmde onun karakterinin adı Susan olunca, aklıma hemen Desperate Housewives'teki Susan geldi. Demek yabancılar Susan adı genellikle saf, komik, iyi kadın rollerinde kullanıyor kalıplaşmış olarak. Bizde de vardır ya hani. Mesela Ayşe dizilerde hep iyi kızdır, Arzu'ysa kötü kadındır!

Yakışıklı İtalyan zengini Sergio De Luca (Bobby Cannavale), İtalyan ajan ve Susan'a ilk kez aşık olan hafif sapık Aldo (Peter Serafinowicz) ve elbette Susan'ın masabaşından en yakın arkadaşı, en az onun kadar komik olan Nancy (Miranda Hart)... Miranda Hart kesinlikle çok komik ve başarılı bir oyuncu. Şimdi internetten baktım da, meğer kısa süre önce biten bir sitcom dizisinin de yıldızıymış kendisi. Hem de diziyi kendi yazıyormuş. Bizim Gürse Birsel gibi mi acaba? O ve Melissa, Lorel ve Hardey gibi olmuşlar.

Rayna'yı canlandıran Rose Byrne'nin mafya annesi-umursamaz-küstah tavırlarına ba-yıl-dım. Klasik "param var kıronun tekiyim" tiplemesine kendinden çok şey katmış. On numaraydı!

PAUL FEİG İŞİNİ BİLİYOR!

Filmi yazan ve yöneten Paul Feig'i de tebrik etmek gerek... Benim gibi aksiyon sevmeyen birine bile böyle bir filmi izletebildiyse -hem de gözlerinden yaş getirerek- kesinlikle kutlanmalı! Feig filmin yapımcılığını da üstleniyor. Yani cast'ta da onun parmağı var. Daha önceki filmlerinde de Melissa ile çalışmış, belli ki iyi bir uyum ve gişede de iyi bir kazanç yakalamışlar. Şimdi bakıyorum, Feig 2016'da vizyona girecek olan Ghostbusters projesinde yine onunla çalışıyormuş. İnsani ilişkileri sağlam temellere dayanan komedi yazmak zordur, benim gibi aksiyon da komedi de sevmeyen birine böyle zeki bir senaryoyla hitap edebildi Feig. O nedenle bu diğer filmi de merakla bekliyorum.

Feig cast'ta güzel kadınlar ve yakışıklı erkekler kullanmayı iyi beceriyor. Bu filmde başkarakter Melissa'yı sevimli kategorisinden alırsak diğer her oyuncu gözlere şenlikti. Bu bahsettiğim yeni filmde de Chris Hemsworth'le çalışıyormuş. Yani hem iyi bir senaryo hem iyi bir cast'ın altından kalkıyor demek ki Feig. Kendisi bundan sonra takibimde.

Spy Movie yani Ajan keşke bir seri olsa, yani bu ekibin devamı da gelse! Böyle harika cast'lar her Hollywood filminde karşımıza çıkmıyor zira...

Bu filme 10 üstünden gönül rahatlığıyla, seve seve 8.5 veriyorum.

ANNEME TEŞEKKÜRLER!

Hani en son yazımda Almanya'nın Waldenburg şehrindeki gençlik kampına/projesine gideceğimi duyurmuştum. Benim ince düşünceli annem, henüz tanımadığım, ama birkaç gün sonra sanki yıllardır tanışıyormuşçasına sıkı fıkı olacağım kamp arkadaşlarım için bir sürü hediyelik almış! Ülkemizi simgeleyen eşyalardan yöresel objelere, anahtarlıklardan
atıştırmalıklara, daha neler neler... İşte Türk misafirperverliği! Hadi yine iyisiniz arkadaşlar... :)

Not: Filmlerdeki Almanya kırsalına gidiyorum. Bir nevi Survivor. Hayatta kalan kazanacak! Bakalım neler olacak? :)

Ama fotoğraflarımı, yorumlarımı, düşüncelerimi, nerede olduğumu, hangi trende seyahat ettiğimi, havaalanlarını, arkadaşlarımı, gezip gördüğüm yerleri buralardan anbean takip edebilirsiniz:

https://www.facebook.com/ofluoglumert

https://twitter.com/ofluoglumert

3 yorum:

  1. Trabzon sahiline yapilacaklar göz göre göre bir cinayet,doganin katli:(
    Dizi izlemiyorum,filmleri videoya cikinca izleriz artik.Almanya yolcusuymusunuz, merakla bekliyecegim yazdiklarinizi :)

    YanıtlaSil
  2. oleeey hep böyle gündem yazsanaaa :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...