17 Ekim 2015 Cumartesi

BLOGGING BAĞIMLILIĞI



Aslı Hoca bir soru sordu. Bir süre için sosyal medyaya giremeseniz nasıl hissederdiniz, bundan nasıl etkilenirdiniz diye. Bu da beni düşüncelere soktu ve bir kez daha anladım ki, blog'um benim için gerçek bir tutku. Facebook, Twitter, Instagram ve mesajlaşmalar mı? Onlar olmadan da olabilir. Hatta onlar olmadan çok daha iyi olur!

KENDİMİ BLOGSPOT'SUZ DÜŞÜNMEK İSTEMİYORUM!

Blogspot, 2009'dan beri hayatımda. Sosyal medya deyince aklıma Facebook, Twitter ya da Instagram'dan önce Blogspot geliyorsa, bu, boşuna değil. Tam 6 yıldır blog yazıyorum (ya da kullanıyorum mu demeli, doğru yüklem hangisi burada?). Aslında bence, Blogspot ve Facebook temelde aynı prensibe sahip. İkisinde de yazı, fotoğraf, yorum ve arkadaşlar/izleyiciler var, ama Blogspot'ta tüm bu güzelliklere ek olarak, bir de sayfanızın ne kadar görüntülendiğini, yazılarınızın okunma oranlarını görebilme imkanınız var, ki bu Facebook'ta yok. Bu nedenle, Blogspot benim için çok daha çekici. Yazmayı ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmayı seviyorum, yani laptop'ım ve klavyem benim vazgeçilmezim. Literatürde blogging olarak bahsedilen bu olayı gerçekten önemsiyorum, çünkü yazdığınız şeyin pek çok kişi tarafından okunması ve hatta yorumlanması gerçekten heyecan verici bir şey. Kendimi blogspot'suz düşünmek istemiyorum demem de tam olarak bundan! Tamam, diğer blog'ları okumasam da olabilir, ama her gün yeni bir post (hatta bazen bugün de gördüğünüz gibi günde iki kere) yazmam gerekiyor!

FACEBOOK VE TWITTER'SIZ... OLABİLİR...

Facebook ve Twitter'ı, Blogspot'u önemsediğim kadar önemsemiyorum. Bir günümü bu ikisi olmadan çok rahatlıkla geçirebilirim. Ama yukarıda da dediğim gibi, Facebook ve Blogspot aslında hemen hemen aynı ve artık, kendi Facebook sayfam da var ve orada da görüntüleme sayısını görebiliyorum. Yani bu Facebook sayfamla blog'um hemen hemen aynı. Ama Twitter'a girmesem de olur. Pek bir şey kaçıracağımı düşünmüyorum. Instagram'ı da yoğun istek üzerine iki hafta önce açtım, hani arayan bulsun diye, ama Blogspot ve Facebook varken, başka bir yere daha fotoğraf koymayı açıkçası pek önemsemiyorum.

MESAJLAŞMA... KİMİN UMURUNDA?

Mesajlaşmanın benim için pek, hatta hiç önemi yok aslında. Şu anda bunları yazarken bile telefonumda bir sürü mesaj biriktiğini biliyorum, WhatsApp yüzünden, ama aslında gerçekten de önemli değiller. Eğer birisi bana mühim bir şey söylemek istiyorsa, o kişi beni arayabilir. That's it. WhatsApp'taki insanlar ve bir sürü gereksiz grup aslında sadece bir şey için: Hiçbir şey. Gerçekten de hiçbir şey içinler. Sadece eğlenmek için oradalar. Yani telefonunuza bakmazsanız hiçbir şey kaybetmiyorsunuz, çünkü aslında hiçbir şey kaçırmıyorsunuz. Öte yandan, grup mesajlaşmalarına (bazen biz hiç istemeden kendimizi alakasız bir grubun ortasında bulabiliyoruz, aslında ne saçma ve ne kaba, değil mi) birkaç gün, hatta birkaç saat sonra bakmak sinir bozucu olabilir, çünkü artık tazeliklerini yitirmişlerdir. Bense, eğer istersem, bir günümü kolaylıkla telefonuma bakmadan geçirebilirim. Yani aklım kim ne yazmış diye telefonumda kalmaz.

UZUN LAFIN KISASI...

Eğer bir günlük sosyal medya kullanmayacak olsaydım, ki oldu, bir sürü şey kaçırmış gibi hissetmezdim. Sadece şunu anlardım ki, Blogspot benim için bir vazgeçilmez, bir zorunluluk. Neyse ki, blog'suz bir gün geçirmek zorunda değilim. Laptop'ım ve klavyemin keyfini çıkarmak için hiçbir şey beni durduramaz!

3 yorum:

  1. haklısın. hepsi bir şekilde gidiyor, insta daha popüler şimdi. ama blog daha verimli. çünkü burda yazmak ön planda :) zor gelenler kaçıyor işte :)

    YanıtlaSil
  2. Merhaba,
    ben blog olayina girip diger sosyal medya siteleri tanitim olarak kullaniyorum. Tabiiki Instagram daha hizli iletisim sagliyor ama bence blog`un her zaman önceligi var (maddi degil manevi, ben blogumdan para kazanmayi hedeflemedim).

    Istanbul Hanimefendisi'nin güzel etkinliginden geliyorum ve sizi takibe aldim.

    Bana da beklerim :))

    www.gamzenindunyasi74.blogspot.com.tr

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...