9 Ekim 2015 Cuma

ÇİZGİ ROMANLARIM VE M. K. PERKER

İlkokulda okuma yazmayı öğrendiğimden beri yazdığımı zaten biliyorsunuz, ama aslında ilkokuldan çok daha önceye dayanan ilk merakımı biliyor musunuz: Çizmek. Çizmek, özellikle de çizgi roman yapmak benim için her zaman vardı, hala var. Yazıyla çizginin buluşmasını seviyorum. Ama epey bir süredir çizgi roman yapmıyorum, artık kendimi sadece yazmaya yönelttim. Çünkü ikisiyle aynı anda uğraşmak gerçekten zor.
 
 
Yukarıdaki iki sayfayı, 2009 yılında yaptığım bir çizgi roman serimden aldım. Ne kadar eski bir tarih, değil mi? Tam 6 yıl geçmiş üstünden! O zamanki çizgilerimi şu an pek beğenmiyorum, çünkü şimdi çok daha güzel çizebiliyorum. Ama şu çizimlerdeki çocuk masumiyetini hiçbir şeye değişmem...
 
 
Peki maziyi neden deştim? Şöyle ki, bugün okulumuzda çok güzel bir etkinlik/söyleşi vardı. "Mürekkep ve Piksel" başlıklı bu etkinliğin asıl konuğu Kevin Kallaugher (o kim ya dediğinizi duyar gibiyim ama bence bilenleriniz de vardır) idi, ama diğer konuğu benim için çok, çok daha önemliydi: M. K. Perker. Tamam, Kallaugher'i tanımıyor ya da pek önemsemiyor olabiliriz ama M. K. Perker'i tanımalıyız ve önemsemeliyiz. Zira ben, bugün dersim olmamasına rağmen okula sadece M. K. Perker'in de yer aldığı bu etkinlik için gittim! M. K. Perker, dünya çapında tanınan, çok ünlü bir çizer. Hatta Türkiye'den çok Amerika'da tanındığını, en az Türkçe kadar İngilizce bantlar ve çizgi romanlar yaptığını da söyleyebiliriz. Kişilik olarak nasıl biridir pek bilmiyorum, ama çizgilerinin kesinlikle çok iyi olduğunu biliyorum! Özellikle de, her pazar Kelebek'te çıkan Ece adındaki çizgi öyküsüne bayılıyorum! (Neyse yani maziyi bu yüzden deşmiştim. Bugün tekrar çizgi roman yaptığım dönemleri hatırladım. Umarım kısa süre sonra sahalara geri dönerim!)
 
 
Sorular çoğunlukla Kallaugher'a yöneltildi ama benim M. K. Perker'e bir sorum tabii ki de vardı! O da, Ece'nin bir televizyon dizisi olup olmayacağıydı. Aslında bu soruyu bundan bir iki yıl önce bir köşe yazarı kendi köşesinde sormuş, "olsa ne güzel olur" demişti. Eh, bu riskli bir durum. Mesela Otisabi'nin çizgi romanı dizi olunca hiç tutmamıştı. Ama mesela Çılgın Bediş de çizgi romanından çok televizyon dizisiyle sevilmişti. Yani aslında bu işler sürprizli, ne olabileceği pek belli olmuyor. Perker'e bu soruyu sorduğumda, öncelikle "bu güzel soru" için teşekkür etti, sonra da yanıtladı: "Utanmaz Adam, Sıdıka, Otisabi çizgi roman olarak çok güzeldir ama dizileri tutmadı." Peki ona böyle bir teklif gelse sıcak bakar mıydı? Bunu da sordum. "Tabii ki çok heyecanlanırdım, hoşuma giderdi ama emin değilim." Söyleşiden sonra da fotoğraf çekildim kendisiyle. Bir ara Nuri Bilge Ceylan'a çok benzettim onu, sizce de andırmıyor mu? (Alakaya maydanoz: Kallaugher'le birlikte gelen Amerika ekibinden bir kadın, üstümdeki "Real" tişörtümü çok beğendiğini söyledi.)
 
 
Kallaugher, çizim yaparkenki kendisini çizmiş. Benim yazarkenki halim. Yaz at, yaz at, yaz... at.
 
 
Yine Kallaugher, küçüklüğünde yaptığı resimlerden birini gösteriyor. Hepimiz küçükken resimler çiziyoruz, ama kimimiz bunu meslek ediniyoruz ve bu işten para kazanıyoruz. Aslında çok ilginç değil mi?
 
 
Ve... Bu tip her etkinlikte olduğu gibi, bu etkinliğin girişinde de kahve otomatı ve kurabiye tepsisi vardı. Ancak sadece bir tane! Ve standın başında dikilen görevli de öğrencilere "Etkinliğe gelmediyseniz yiyemezsiniz!" deyip duruyordu. Ah, ne büyük ayıp! Ama neyse ki ben etkinliğe gitmiştim ve kurabiyeler gerçekten çok lezzetliydi!
 
Kapanışı İsveçli şair Fröding'den bir dizeyle yapayım. Altına da bu yaz gittiğim Almanya'da çekilen uygun fotoğraflarımdan birini koyayım.
 

"Aşkımı parayla satın aldım,
Gözümde ondan başkası yoktu.

 
Güzel çalın vınlayan yaylılar,
Tek aşkımın şarkısını güzel çalın."
 
 
Çok güzel bir hafta sonu olsun!
 
Yeni haftada size bomba gibi bir sürprizim var. Merak edin... Çünkü buna gerçekten değecek!
 

6 yorum:

  1. Real tişörtünün iltifat aldığını okuyunca tekrar sayfayı hafifçe yukarı aldığımı bilirim de başka bişey bilmem :D
    Küçükken yaptığı resmi saklaması ne güzel... Ya alında meslekler belli biz küçükken de keşfedilmesi işlenmesi lazım. Nerde bizde öyle sistem...!
    Karikatürden pek anlamam ama şu ikramlar için etkinliğe gidermişim hiç değilse :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Real" tişörtüm bir anda tarz oldu! :)

      Sil
  2. kutlukhanın ingilizce çizgilerini nerden bulabilirim söleseneee :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...