5 Nisan 2017 Çarşamba

KOPENHAG'DA BİR GÜN


Hani geçenlerde şu yazımın sonunda "Malmö'de gezinmekten daha köprüyü geçip Kopenhag'a bile gidemedim! (Yani havaalanı için gittim ama onu saymıyorum.) Bir sonraki fotoğrafı başka bir şehirden koyana kadar Instagram kullanmayacağım! (Evet, artık bir yere seyahat etmeye mecburum.) Çok spontane olacak ama bakarsınız, yarın giderim bir yerlere..." demiştim ya, gittim, hem de o yazıyı yazdığımın ertesi günü gittim! Kesinlikle plansız, anlık bir kararla... Evet, bu yazı evden markete diye çıkıp kendi kendimi gaza getirmem sonucu trene atlayıp Kopenhag'a gidişimin öyküsüdür! 

Malmö'den Kopenhag'a gitmek için Öresund Köprüsü'nü geçmeniz yeterli. Tren yolculuğu yaklaşık yarım saat sürüyor, ama tabii ki burada bilet fiyatları çok pahalı. Gidiş-dönüş 198 SEK ödedim, yani 81 lira. Ben esnek bilet aldım, yani 24 saat içinde istediğim bir trenle geri dönebilirdim, ama ben sabah gidip aynı günün akşamı döndüm, yani sonraki sabah da dönebilirdim ama beklemedim. Çünkü gezilecek her yeri gezmiştim. 

Bu yazımda Kopenhag'da ne yapmalı, Kopenhag'da gezilecek yerler, Kopenhag'da nereye gitmeli, Kopenhag'da ne yemeli gibi soruları yanıtlamaya çalışacağım. 


Ben Kopenhag'ı yürüyüş grubuyla gezdim. Hava güzeldi, arada yağmur yağdı, ama genel olarak ılık bir hava vardı. Orası da Malmö gibi rüzgarlıydı tabii. Yürüyüş iki saat sürdü, sonra hep tek başıma kendim yürüdüm. Central Station'un etrafında zaten her şey. Mağazaların sıralandığı Stroget, Kopenhag Opera Binası, Siyah İnci Kütüphanesi, Nyhavn, Rosenborg Kalesi, Amalienborg Sarayı olmazsa olmazlardan... Tivoli hala kış olduğu için kapalıydı, giremedim. Küçük Deniz Kızı heykeli, turda bizi gezdiren adamın da söylediği gibi dünyada hayal kırıklığı yaşatan ikinci heykel, birincisinin de Brüksel'deki İşeyen Çocuk olduğunu söyledi -evet, esprili bir adamdı. Ne mutlu bana ki, bu iki hayal kırıklığı dolu heykeli de bir ay arayla görme şansına sahip oldum! (Brüksel gezimi unutanlar için: tık tık)

Christiana'ya gelince... Küçük Deniz Kızı'ndan da büyük bir hayal kırıklığı. O hiç değilse bir heykel, yani fotoğraf çekiyorsunuz, bakıyorsunuz vs. Christiana ise gerçekten abartılıyormuş, hiç beklediğim gibi bir yer çıkmadı, yani renkli olmak bir yana, sokakları çer çöp ve pislik içindeydi diyeyim size... 


Nyhavn gerçekten çok şirin bir liman... Renkli evlerinin suda yarattığı yansıma müthiş... Zaten burası Kopenhag'ın en çok bilinen ve fotoğraflanan yeri... Hatta sırf bu yüzden Kopenhag'a gidiliyor bile diyebiliriz... 


Danish pastry, yani Danimarka çörekleri de zaten İsveç'tekilerle aynı... Wienerbröd ve kanelbulle Kopenhag'da da pastane vitrinlerinin önünden gelip geçenlere göz kırpıyordu. Fiyatlar da İsveç'e göre biraz daha uygun. 


Bu manzaraya biraz caz, biraz da blues yakışmaz mıydı? Şöyle insanı hafifçe salındıracak cinsten...


Güneşi o gün de Kopenhag'da batırıp, İsveç'e, Malmö'ye giden trene atlayıp eve döndüm...

Beni her an takipte kalmak için:



5 yorum:

  1. harika yaaa,
    tadını çıkar....

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel müzeler de vardı orada. Bir de bilim merkezi, çocuklar için güya ama biz daha çok eğlenmiştik. Saraylar güzeldi, botanik bahçesi. Biz çok sevmiştik Kopenhak'ı :)

    YanıtlaSil
  3. Limana bayıldım ben de, daha önce de fotoğrafını görmüştüm :))

    YanıtlaSil
  4. görmedim gitmem lazım tamam. bron/broen dizisinden sevmiştim ben de :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...