Ayların geçip gittiğini Kafa Dergi'ye her kapak hazırladığımda fark ettiğimi söylesem, sanırım yalan söylemiş olmam. Ayların en cücesi ve en sevdalısı Şubat ne ara gelip çattı... Bu hızı yakalayabilen var mı Allah aşkına?
Bir de böyle bilgisayar başındayken göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor zaman. Başka türlü geçmez çünkü o saatler.
Ocak'ta tam 12 yazı yazmışım. Neredeyse iki günde bir. Kendimi kutluyorum. Bazen de yorumlarda, "Mert hem böyle çok yazı yazıp hem derslerine vakit ayırabiliyor musun?" diye soruyorsunuz. Cevabı alt paragrafta.
Okulumu yine başarıyla ve sıfır gün devamsızlıkla bitiriyorum. Son sınavlar bugün ve pazartesi. Ha büyük de konuşmayayım: Sınavda şok geçirirsem, bayılırsam, bilmem ne olursam elbette her şey ters düz olur! Neyse efendim, ondan sonra şöyle biraz rahatlamayı hak ediyorum sanırım. Hak ediyorum da klavyede gezinmek isteyen parmaklarım iç sesimle hiçbir zaman uyuşmuyor! Yazı yazmaktan bahsediyorum elbette... Blogda yayımlamasam bile, bilgisayarda illa ki yazı yazıyorum. Zaten bitirmem gereken bir roman var. Yani parmaklarım her an mesaide. Tabii beynim de.
Bu ay size bir sürprizim var! Aslında bu tip bir sürprizi, Kafa'nın 1. yaş özel sayısında yapmayı planlıyordum -beni önceki blogumdan beri takip edenler, blogumun yaş dönemlerine verdiğim önemi ve yapmış olduğum güzellikleri bilirler- ama baktım ki ona daha yarım sene var, dayanayıp şimdiden yapmaya karar verdim işte: Bir video hazırlıyorum! Yalnızca bloguma gelip yorum bırakan bloggerların yorumlarını derleyip -yani blogu olmayan yorumcuların güzel yorumlarını bu seferlik es geçip- hazırladığım sürpriz videomu, önümüzdeki günlerde sizlerle buluşturuyorum.
Çok öpüyorum sizi... Bu dengesiz günlerde, kendinize çok dikkat edin, olur mu?