9 Kasım 2014 Pazar

BIRAKIN BENİ YAZAYIM

 
BİZİM ÜLKEDE SENARYOYU ALTMIŞ YAŞINDA ADAMLAR YAZIYOR. KİTAPLARI KIRK YAŞINDAKİLER ÇIKARIYOR. KÖŞE YAZARLARI ELLİ YAŞINDA. SANAT DÜNYASI ORTA YAŞ VE ÜZERİ TAYFASININ YÖNETİMİNDE. GÜYA DA BİZİM ÜLKEDE GENÇ NÜFUS VAR, AMA HİÇBİRİNİN KENDİNİ GÖSTERMESİNE İZİN VERİLMİYOR. BANA, BENİM GİBİ GENÇLERE BİRAZ FIRSAT TANIYIN YA!
  
Benim bir mesleğim yok, benim bir hayatım var. Ben bunun için doğdum. Bunun için doğduğumun farkında olarak doğdum. Çocukluğumda bile hiçbir zaman "Öğretmen olacağım", "Polis olacağım", "Doktor olacağım" veya "Pilot olacağım" benzeri gelecekte edineceğim mesleğe ilişkin geçici heveslerim, tahminlerim olmadı. Çünkü benim ne olacağım zaten belliydi. Beni tanıyan herkesin bildiği bir şeydi bu. Küçükken misafirliğe gittiğimizde ev sahibinden bir sehpa isteyip çantamda getirdiğim kağıt kalemimi çıkarırdım. Hep yazardım ve çizerdim. Hayal gücüm durmadan yeni "proje"ler üretirdi. Yeni karakterler, yeni maceralar, yeni dünyalar işte... Ama bunları illa yazacak, saman kağıtlara dergilerini yapacak, yetmiyormuş gibi bir de bizimkilere satacaktım! Bu nedenle de yazar, editör, gazeteci, sinemacı, tiyatrocu, televizyoncu, reklamcı veya buna benzer şeylerden biri olacağım diyebilirim ki neredeyse doğduğumdan beri belliydi. Şimdi üniversitede de böyle bir bölümde okuyunca beni çocukluğumdan beri tanıyanlar "Ben demiştim..." diyorlar. E haklılar, demişlerdi. "Ünlü olunca bizi unutma" diye şaka da yaparlardı.

Bakın yalan söylemiyorum. Okuma yazmayı öğrendiğim ilkokul 1'den beri hayal gücümün sesini dinleyip yazıyorum. O zamandan beri öykü ve kısa romanlar, çizgi romanlar yazıyorum/yapıyorum. Yazıyla ilgili çeşitli ödüller kazandım. 5. sınıftayken Can Yayınları'nın düzenlediği Türkiye çapındaki masal yarışmasında kazandığım ödül bunların en büyüğü. İngilizce hazırlık sonrası bu yıl Medya ve İletişim Sistemleri bölümüne başladım. Halen üniversitemizin online dergisinde yazarlık yapmaya devam ediyorum. Yazdığım kitabı gönderdim, ger dönüş bekliyorum. Bir de senaryolar yazıyorum. En büyük hayallerimden biri yazdığım kitabın ya da kafamdaki öykülerden birinin televizyona uyarlanarak dizisinin çekilmesi. Sinema filmi de olur, hiç fark etmez.



Yaşıtlarım gibi değildim ve hala da değilim. Bilgisayar oyunu nedir bilmem mesela. Bilgisayar benim için Microsoft Word'de yazılarımı yazabileceğim ve blog'uma girebileceğim bir araç. Üretilmiş olanı tüketmeyi değil, ürettiğim şeyleri başkalarının tüketmesini seviyorum. Eğlenmeyi değil, eğlendirmeyi seviyorum. Anneannem bundan yıllar önce bana, "Yavrum biraz rahatlat kendini, bak yirmi yaşına geldiğinde kafan bitecek senin," demişti. Hiç unutamıyorum bu sözlerini. Kafam bitecek miydi sahiden? Yirmi yaşına gelene kadar her şeyi yapacak ve yirmimden sonra yaşlanıp sessizce oturacak mıydım? Eh, şimdi on dokuz olduğum düşünülürse pek öyle değil. Çünkü hevesim, heyecanım, hayallerim hala yerli yerinde duruyor. Hatta daha da ateşliler. Tüm enerjimi yazmaya harcıyorum ve enerjimi de yine bunlardan alıyorum. Ama aslında anneannem de pek haksız sayılmaz. Ben ölürsem yorgunluktan ölürüm. On kişinin işini tek başıma yapmaya çalıştığım için ölürüm.
 
 
Üniversiteye, istediğim bölüme başlayınca biraz tatmin olurum sanmıştım. Benim gibi yazan, üreten yaşıtlarımın arasında biraz da olsa rahatlar, herkesin benim gibi olduğunu görünce keyiflenirim sanmıştım. Ama hiç de öyle olmadı. Bölümde o kadar alakasız, o kadar ilgisiz, herhangi bir bölüme gelmiş olmak için gelmiş o kadar kişi var ki... Yani yine istediğim çevreyi bulamadım. Dersler de beni tatmin etmiyor. Hatta hafta içi çok boş vaktim bile kalıyor. Ben söylüyorum, bu bölüm dört yıllık falan değil. İsteseler yoğun bir programla iki yıla bile indirebilirler bu bölümü, ama bilerek yapmıyorlar. Olan da benim gibilere oluyor. Sıkılıyorum. Çok sıkılıyorum. Resmen vakit kaybediyormuşum gibi geliyor.

BURADAN YAPIMCILARA SESLENİYORUM: ALTMIŞ YAŞINDA DEĞİLİM AMA BENİM BİR "DİZİ PROJEM" VAR! BURADAN YAYINEVLERİNE SESLENİYORUM: KIRK YAŞINDA DEĞİLİM AMA BENİM BİR "ROMAN ÇALIŞMAM" VAR!
 
Oysa şimdi kitabım çıksa... Bunun yanı sıra bir yapımcıyla konuşup anlaşsam, onlara hararetli hararetli "dizi projelerim"i anlatsam... O diziler çekilse... Ben o esnada ikinci kitabımı yazsam... Neden beklemek zorundayım? Neden? Bu iş eğitimle değil, tecrübeyle olan bir şey işte. İstek, heves işi. Bu iş meslek olarak yapılmaz, bu iş bir hayat tarzıdır. Ama bizim ülkede senaryoyu altmış yaşında adamlar yazıyor. Kitapları kırk yaşındakiler çıkarıyor. Köşe yazarları elli yaşında. Sanat dünyası orta yaş ve üzeri tayfasının yönetiminde. Güya da bizim ülkede genç nüfus var, ama hiçbirinin kendini göstermesine izin verilmiyor. Yetenek yarışmaları bile yetenek çıkarmıyor, farkında mısınız? Oradaki jüri sadece kendini pohpohluyor ve para kazanıyor.
 
Uzun lafın kısası... Artık biri sesimi duysun ya! Bu yazıyı twitter'da, facebook'ta, blog'unuzda, instagram'da orada burada paylaşın ki herkes okusun. Gençlerin biraz daha sözü geçsin. Bana, benim gibi gençlere fırsat tanıyın. Kestirip atmadan önce bir birbirimizi dinleyelim, anlamaya çalışalım.
 
Ben on dokuz yıldır yazıyorum ve ölene kadar da yazacağım işte, daha ne söyleyeyim!

12 Kasım - Güncelleme: Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Benim de bu yazar, yayıncı, sinemacı çevresinden epey tanıdığım var; ama bu dönemde herkes kendi işinin adını duyurma gayretinde olduğu için kimsenin bir başkasıyla ilgilenecek hali yok. Burada onlara da çok hak veriyorum. Kısacası iş kişide bitiyor. Çevresi olsa da olmasa da, eğer biri yetenekliyse değerini bulur diye düşünüyorum. Böyle olacağını umuyorum.

 
 
 
 

15 yorum:

  1. Kimse anlamıyor gençleri haklısın. İş yerlerine git,hemen iş tecrüben varmı diye sorarlar mesela. Abi sen,o,bu işe almazsa nasıl iş tecrübem olabilir benim?!

    YanıtlaSil
  2. Yazdıklarını baştan sona okudum. Ben de en az senin kadar ileride iyi bir yazar olacağına inanıyorum. Çünkü ben bu yazıda tutkuyu gördüm. İnancı gördüm.

    YanıtlaSil
  3. ''Arkamdan öldü demeyin, yoruldu gitti dersiniz.'' misali :)
    Umarım bu kararlılığınız devam eder ve hayalleriniz gerçek olur...

    YanıtlaSil
  4. oyyyy seslenişi duydum..Çevremde öyle çok bu işlerle ilgilenen insanlar varki üstelikte yayınlanmasını istediğin senaryoları değerlendiren ve hazırlayan kesim..Öncelikle evet haklısın tabii hep belirli yaş üstü değil mi..Bazen çok iyiler değilde iyi ortamı olanlar duyuluyor galiba..Bunun için sanırım onların çevresine girmen gerekiyor:):)) Yani kendini göstermen..Şans..Ne yapsak senin için acaba bri faydam dokunurmu ki, yarın bir arkadaşım var bir konuşup sana dönüş yapacağım bir deneyelim bakalım:)
    sevgilerrrr:)

    YanıtlaSil
  5. Bu kadar güzel yazıları kaleme alman herkese okutturabilmen, bu konuda ne kadar başarılı ve istekli olduğunu fazlası ile gösteriyor. İnsan hayatta birşeyi çok isterse olur düşüncesindeyim, seninde yazılarını senaryolarını bir gün kitlelere ulaştıracağına eminim :)
    Ayrıca bir genç olarak bu kadar bilinçli olman takdir-e şayan, yukarda yazdığın bir söz çok hoşuma gitti. "Üretilmiş olan tüketmeyi değil, ürettiğim şeylerin tüketilmesini seviyorum"
    Herşey gönlünce olsun...

    YanıtlaSil
  6. haklısın kafa bu iş yaşla ilgili değil. derneklerle görüştün mü? dizi film dernekleri? kısa filmler çekip konulu youtube da kendini göstersen bence çok iyi olur.. bir de senaryo yarışmaları var onlara katıldın mı? hayallerine kavuşmanı temenni ederim.

    YanıtlaSil
  7. Galiba bu işe erken atılmak için para lazım :( en azından bizim ülkemiz için bu böyle. Yeteneğiyle yükselen çok az insan var gibi geliyor. Ben de dizilerimize baktığımda diyorum mesela bu neyin kafası abi? Genç düşünen, yeni çağa adapte olmuş, mizah yeteneği yüksek gençler senaryo yazsın izleyelim istiyorum...Umarım hayallerin bir gün gerçek olur. Yazmak benim için her zaman istediğim ama ön plana koymaya cesaret edemediğim bir aktivite oldu. O yüzden şimdi bambaşka bir bölümdeyim. Sana çok imrendim hayatta başarılar dilerim.

    YanıtlaSil
  8. Dürüstçe konuşalım mı? Yapman gereken; gurur yapmadan, birilerinin seni keşfetmesini beklemeden, yazdıklarını yayınlayacak bir yayınevi bulmak amacıyla tüm yayınevlerinin kapısını aşındırman. Sende bu azim var. Derslerden vaktin de kalıyor madem... Okulunu 2 yılda bitir mesela, bekleme. Potansiyelin varsa, harcama zamanını. Düşmeyeceğin tek hata, birilerinin seni keşfetmesini beklemek olsun. Ha o da olur, ama belki olur. Tüm meslek gruplarında sistem böyle işliyor aslında. Tecrübe, iş deneyimi, belki biraz yaşın ilerlemesi... Ama sanatçı ruhlu insanların buna tahammülü ve zamanı yok. Olmasın da zaten. Dilerim yolun açık olur...

    YanıtlaSil
  9. Umuyorum hayallerini en kısa zamanda gerçekleştirebilirsin. Bizim ülkemizde bu işler tanıdığın varsa yürüyor maalesef. Eğer o tanıdık yoksa ve bulunamıyorsa hepimizin işi çok zor. Beklediğin cevap olumlu olursa inan senin kadar sevinirim. Kitabını alıp okumak için şimdiden bir heyecan duydum :)

    YanıtlaSil
  10. Çok güzel, her satır bende de heyecan yarattı, seni gayet iyi anlıyorum, senli benli konuşuyorum dilerim seni rahatsız etmez, bloğumda bana madem "Handan Abla" dedin. İlkokuldayken ben de senin gibi ödüller almış hatta lisedeyken illa ki kompozisyonlarım yarışmalara gönderilmek üzere seçilir ortaokuldayken en iyi günlük yazan öğrenci olarak seçilmiş ve örnek gösterilmiştim. Kendimi görür gibi oldum, ama seninki bambaşka birşey! Ben öyle gördüm açıkçası. Benim çalıştığım dergiyi sormuştun, gmail adresim: gooogoook@gmail.com
    bir Ce eee dersen derginin adını yazar hatta linkini de gönderebilirim; yayıncılıkla ilgili bilgilerimi paylaşırım diyeceğim ama pek lüzum görmüyorum, senin maşallahın var;) çalışmalarını çok çok güzel buldum. Ayrıca, yazarlık, kitap çıkartmak, editörlük işleri ya da senaryo yazmak ile ilgili düşüncelerine tamamen katılıyorum, tamamen!!! Bunlar için ille de o yaşlara gelmeye gerek olmayabilir. Bu işlere erken atılmak en iyisi, onun dışında yaşın ilerlemesi de geç kalınmışlık gibi algılanmamalı, ben yaş konularını asla kafaya takmayan biriyimdir. Yalnız yaş ile anlatılmak istenen nacizane (ki bunu mutlaka ilerleyen yıllarda sen de göreceksin) edindiğin tecrübelerin zaman zaman insanları önceden inandıklarından farklı yönlere de itebildiği, e bu da normal bence insanoğlu ilerlemeli değil mi;)) Gençler, gençliklerinde daha rahat iddia ettikleri şeylerin ilerleyen zamanlarda öyle de hemen olmayabildiğini gördüklerinde biraz şaşkınlığa uğruyorlar açıkçası, o nedenle insanların biraz daha olgunlaşmayı beklemekten kastı ( düşüncelerin bir yerine otursun arkadaş) demek. Ama gözden şu nokta kaçıyor, insanoğlu sürekli büyüyor!! Her zaman bu büyüme zaten devam ediyor!!! O nedenle ne kadar erken atılırsan o kadar iyi bence;)) Şansın ve azmin daim olsun.

    YanıtlaSil
  11. 1- Çok uzun yazmışım 2- Minik bir rica ile yorum kısmındaki yazı karakterlerini daha anlaşılır bir şekliyle değiştirmek mümkün olabilir mi;) İmza: Stil Editörü;))! Şaka bir yana benim yaptığım iş biraz da bu. Kendi bloğumda rahat takıldığıma bakma, sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de size katılıyorum. Yorumlar kısmındaki yazı karakterini değiştirir misin sevgili Kafadergi. Lütfennnnn :)

      Sil
    2. Yorumlari okurken aklimdan gecen seyi die getirmissiniz.

      Sil
    3. Insaallah bu yazini okuyan yapimcilar olur.Her sey gönlünce olsun.

      Sil
  12. Doğru söylüyorsun.Senin gibi sürekli üreten insanları nerde bulabilirsin bilemiyorum ama girdiğimiz ortamlar çoğu zaman bizi hayal kırıklığına uğratıyor

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...